İlişkiler karmaşık döngüler, benzer şemalar ve görünmez terazisi bulunan derin yapılardır. Değişen toplum koşulları, ahlak ve etik değerlerle birlikte ilişkilerin kalitesi, süresi, amacı da değişkenlik göstermeye başladı. Hepsi paralel bir düzlemde cehenneme doğru yol alıyordu.
Artık 6 aylık ilişkiler uzun ilişki, evlenip boşanmalar çocuk oyuncağına döndü.
Aman yanlış anlaşılmasın mutsuz bir ilişki tabi ki de devam ettirilmemeli ancak
evlenmeden önce de her anlamda geniş bir perspektiften de düşünülmeli.
Evlilikte her şeyin olabileceği; siyahları, beyazları, sıkılmaları,
heyecanları, huzurları, kaosları, aşkı, tutkusu, kavgaları ve nicesinin
barındığı dalgalı bir deniz. Kimin elini tutup bu yola çıkacağın çok mühim…
Şu sıralar “Prenses Erkek” kavramı türedi gitti. Kadın
doğası gereği elini sımsıkı tutan, saran sarmalayan, koruyan ve kendisine yeri
geldiğinde liderlik edip yol gösterecek aklı selim bir erkeğe ihtiyaç duyar. İç
güdüsel olsa da bu bir gerçek…
Her prenses olmadığı iddia eden erkek bu devirde günün sonunda prenses oldu.
Prenses değilmiş gibi davranırken birden taktik yapan dişil güçlere dönüştüler.
İlk adımdan tutun da bir erkek olarak doğası gereği yapmaları gereken her şeyi
kadınlardan beklediler. Ya da ilk adımı attılar ta ki kadın onlara bağlanana
kadar…
Trip attılar, tavır aldılar, ortadan kayboldular, naz niyaz ettiler; garip bir
şekilde entrika ve manipülasyon sevdalısı olarak “güzel erkekler” oldular 😊
Biz dişi olduğumuz halde kendimiz olmaktan vazgeçmiyorken onlar ince düşünceyi bizi
mutlu etmek için değil taktik için kullanmayı seçtiler. Ki biz kadınlar
sufleden bile çok mutlu olan canlılar iken bir sufle olamadınız be!
(Sufledaşım
hatuna buradan selamlar 😊)
Sonuç olarak;
En “özel”i olduğunuz adamları sevin,
En “derin”i en “mahrem”i en “kıymetli”si…
Seviyormuş gibi yapıp hayatının ikinci üçüncü katmanına öteleyen biriyle değil…
Sizi seven adamları sevin, sevmeyeni de sevdirmeye; sizinle aynı yolda yürüyemeyen
erkeği çekiştirip aynı yolda yürütmeye çalışmayın çünkü bir kadının zorlayarak
yürütmeye çalıştığı hiçbir ikili ilişki mutlu sona erememiştir.
Seven erkek mi?
O zaten kendini belli eder, gerçekten seven bir erkek saklayamaz kendini;
Lafta değil bu söylediğim, onların davranışları ve o sıcaklığı işler içinize,
Sevmeyeceğiniz varsa da sevdirebilirler kendilerini öyle bir pozitif
yetenekleri olabiliyor bazı zamanlarda…
Tabi bu sunulan güzellikleri taktik için yapıp, siz bağlandıktan sonra sizden
almazlar ise seviyorlardır. Geçmişte yaptıkları pozitif, güzel eylemlere takılı
kalarak sevmeye devam etmeyin. An içerisinde hala aynı güzellikleri
sürdürüyorlar mı ona bakın. Kısaca ne yaptıklarına odaklanarak sevin ya da
bitirin. Çünkü geçmişte yaşamıyorsunuz. Zaman denilen an çizgisinden kendi
zaman kavramı doğrultusunda ileri doğru gider insanlar…
Hiçbir zaman azıyla yetinmeyin, tadımız kaçmasın aman
susayım demeyin. Dişil enerjiniz siz istedikçe bu bir erkekten ya da evrenden
olur fark etmez çalışmaya devam edecek. İsteyin ve bırakın ama ısrarcı olmayın çünkü
sizi seven bir erkek ne istediğinizi bir kere de anlayacak, anlamazsa soracak
ve bir şekilde bunu olduracaktır. İsteyip de yapamayan bir erkek yoktur. Evrene
gelirse sıra zaten sözler büyüdür yani Abra Kadabra (sözümle yaratırım) 😊
Dansın hayatımdaki yerini, çocukluğumdan beri beni
tanıyanlar iyi bilir.
Derim ki; Tango kadın ve erkeğin büyük cümlelerinin ve gürültülü duygularının
tensel olarak fısıltı şeklinde anlatılmasıdır. İki vücudun birbirine duyarlı
olup, birbirini anlamaya hevesli olmasıyla başlar her şey. Bakıldığında
genellikle bir erkeğin liderliğinde giden ama kadını da duyan yapıda bir
danstır.
Dün ki dersimizde hocamız, bir liderin tereddütlü bir şekilde değil aksine
kendinden emin bir şekilde takipçiye dans esnasında bir şeyin olmayacağının garantisini
vermesi, kontrolünün kendisinde olduğunu hissettirmesi ve takipçiyi dinlemesi,
dans içerisinde ne yapmak istediğini anlaması gerektiğinden bahsetti.
Gerçek hayatta da böyle değil miydi?
Bu yaşıma kadar bir erkekte hep bunu aradım. Birinin beni
tüy kadar hafif, kuş kadar özgür, yuva kadar huzurlu, su kadar şeffaf ve
samimi, ateş kadar sıcak hissettirmesini; yeri geldiğinde sırtımı yasladığım
sert kaya, kafamı çevirdiğimde göreceğimden emin olduğum manzaram olmasını
diledim.
Böyle birinin olabileceğini
düşündüğüm zamanlarda öyle olmadığını görmek hayal kırıklığımı her seferinde daha
da arttırdı.
Tekrardan söylüyorum ki kadınlar kendisini dinleyen ve anlayan, bu doğrultuda
bir alan yaratan ve yol gösteren bir erkeğin liderliğini istediler ve eş olarak
bunu yapabilen bir erkekle birlikte olmayı seçtiler, tarih ve genetik…
Gün sonunda birbirlerine karışıp, birbiri içerisinden
gerçekten kaybolanlar çok şanslıydı çünkü bütün olmayı, kendi dillerini
yaratmayı öğrenmişlerdi.
Çift olmanın keyfini iki beden tek ruh olarak
deneyimleyip, dışarıdan gelen etkenlere koruyucu bir tabaka yaratmayı, dışarıya
duvar örmeyi becerebilmişlerdi.
Dilerim bir gün bizde (bu yazıyı okuyan kadınlar olarak) bir yerlerde böyle bir krala denk gelip bunu deneyimleyebiliriz. 😊
#YazarHATUN