his etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
his etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

6 Mart 2019 Çarşamba

Bencil Ol!

Başlar.
Fark etmezsin
Tarihi yoktur, an'ı vardır.
Hissi vardır.
O sen misin diye sorarken içinden
Ruh denizinde boğulurken bulursun kendini
Gözlerinin önünden geçen siluetlerin şekillerinden ve renklerinden ziyade
Gözlerini ışıldatacak bir his ararsın.
Hissettiğimin peşinden giden oldum, gördüğümün değil.
Korkmadım.
Bana verilmiş olan nadir bir his, bir güzel an,
Belki bir daha böyle hissetmeyeceğim.
Belki de bu son, yakında öleceğim.
Çarpan kalbim, ölümden daha büyük daha derin...
Üstünden milyonlarca kez geçen sıvının renginden daha sıcak...
Gel buraya.
Dinle, kulak ver bana.
Şimdi koş.
Hissettiğinin peşinden, hissedebildiğin kadar, daha fazlası için kalbini büyüterek...
Tutup çek kendine güzellikleri.
Güzel histe bencil ol.
Yarışa girmek isterse ruhun, bedenin
Güzel sevmekle başlayabilirsin.
Çabalamakta ve göstermekte kendini
Kaçamak bakışları sonlandırıp, birlikte gülmek için çabaladığın anları arttırmanın bir yolunu bulmalısın.
Kaybedebileceğin bir şey yok.
Ölüm, üflenen ruhundan büyük değil ama daha acımasız.
Bunu sakın unutma.
Herkesin bu kadar birbirine benzemek için çabaladığı bir yerde
Ruhun farklı ve özeli arıyorsa
Kalbin çarpıyorsa hala
Gözlerin parıldıyorsa bir bakışta, bir isimde, uzaktan geçen bir siluette gerçekten yaşıyorsun işte...
Gördüğün gözlerin güzelliği burada işte,
Ne renkte ne şekilde sadece ufak bir ışıltıda...
Unutma bir insanın gülüşü güzel değildir, sadece içinizi başka ısıtır
Farklı bakmaz sana, gözlerinin sana bakarken aldığı haldir seni heyecanlandıran
Dediğim gibi güzel histe bencil ol ama kazandığın hisleri elinin altında bilip nankör olma
Bir sabah kalbin atmaz olur
Ya ölüm gelip almıştır ruhunu, ya kalbin feragat etmiştir hislerinden...

YazarHATUN





3 Eylül 2017 Pazar

O

Ben kışın bıçak gibi kesen soğuğunda
gecenin bir yarısı tuttuğum o elleri özledim
otogarın penceresinden titreyerek dısarıyı seyredip
susup karanlığa kendimi bıraktığım geceleri özledim
ayaklarım yürüyemez hale gelene kadar sessiz sokaklarda dolanıp
kosarak girdiğim yatağımda onu hayal ederek uyumayı özledim
onunla üşüyüp onunla ısınmak
varlığıyla düşüncesiyle ruhuyla bir olmak...
masumiyet denilen olgunun çara çura harcandığı şu günlerde
yabanilerin sokağında tek başına duran çocuktu o
ayakları müziğin ritmine kapıldığı o akşam onu buldum ben
ismini koyamadığım hislerin her daim peşine düşen o kız ben..
hissiyatın dili; benim ise geçmiş ya da gelecek olgum yok...
an'a dalmayı an'da yaşamayı düşüncesizse konuşmayı onunla sevdim ben
dilimden çıkan cümleleri harap etmedi
bana taşıdığı en ufak bir duyguyu
bir kızgınlık damlası olsa bile yalana bulamadı
teşekkür ederim

gecenin dört buçuğunda dilime nerden gelir,
elimde nasıl şekillenir cümleler?
unutmuştum, şimdi hatırladım.
Şimdi İstanbul serindir gecenin bu saatlerinde
Küsmüş ben gibi soğuk
Antalya deli gibi sıcak
Ya deli gibi sevişmiş veyahut ağlamaktan yüzü kıpkırmızı
onunla ağlamayı özledim
onunla gülmeyi
bunları uzaktaki tek yakın olarak değil
gözlerinin içine bakarak yaşamayı özledim
kelimelerimiz susar bazen
cümleler dökülmez kalpten
bazen suskunluğumu sever
Suskun olduğum vakitlerde yüzümü çevirdiğimde karşımda belirdiği için
Ölüm isterken ruhum,
Tutup onu gökkuşağına çaldığı için
Bembeyaz karlarda içimdeki masumu hatırlattığı için
Teşekkür ederim...
Harcadığı kalbi,
Biriktirdiği yolları,
Bana döktüğü dilleri için
Minnettarım...
Bana huzurun kıymetini
Bir gülümsemenin bin yürek ısıtabileceği gösterdi.
Bilirim aramıza yollar, insanlar, sebepler girse de
Kapını çaldığımda bulacağım tek masum o...
İşte bu gece bu yüzden ömrümü emanet ediyorum.
...

YazarHATUN

27 Ağustos 2017 Pazar

İkili

Bazen susarsınız
Susarsınız çünkü sessizliğinizin büyüklüğünü ölçmek isterseniz,
susarsınız çünkü sessizliğinize koşup gelenleri görmek ister gözleriniz...
Susuş, şimdi dopdolu bir bedende kısık bir isyan
susuşlar ki hiç dile dökülmeyenleri bağıra çağıra anlatmaktır...

sürekli kağıtlara bir şeyler yazıp çizerken görüyorum kendimi
anlatıyorum başkalarına kağıtlarla kendimi
bazen tasvir ediyorum yüzümü
gösteriyorum hislerimi yüzümde, gözlerimde;
bazen öyle bir susuş ki hislerimde,
bir kelime yazıyor ellerim tek bir kağıda
bir kelime ki her şeyim oluyor yoklukta...

Yoruldum dile döktüklerimin ağırlığında ezilmekten
Bir beden, bir kelime, bin his...
Payidar kalacağını sandıklarımın,
Akıp gidişini hissediyorum kalbimden
Yoruldum diğerlerinden
İşte sırf bu yüzden yalnızlığın parlak yüzünü tercih ediyorum...
Hayatta yalnız, hayallerde yalnızlık, kalabalıklarda yalnız
işte bu yüzden iki yüzüm var.
Dilimin durmadığı hiç susmadığı herkesin bildiğini anlatıp döken;
Öyle biri var ki içimde kimsenin bilmediğini, hissettmediğini, yaşamadığını;
Bilen, hisseden ve gören...

Bir duvar ki kalın,
Herkesi sokmam kalbime;
Bir duvar ki belli belirsiz,
Bazıları ha var ha yok...

YazarHATUN



Piremses :)

İlişkiler karmaşık döngüler, benzer şemalar ve görünmez terazisi bulunan derin yapılardır. Değişen toplum koşulları, ahlak ve etik değerlerl...