bilişim etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
bilişim etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

5 Ocak 2015 Pazartesi

Acı gerçek...

          Buda oldu. "İthal Bilişimci" .   Evet duyduğunuz gibi ithal bilişimci tam 100 bin adet... Bilim, sanayi ve teknoloji bakanı Fikri Işık 100 bin bilişimci açığı olduğunu söylemiş. Güney Kore'de 122 milyar dolar yüksek teknoloji üretiliyormuş ve Türkiye'de ise 2 milyar dolar...
İnsanın aklına şu soru geliyor biz neyiz ya? Aynen böyle lakayt bir biçimde.
          Bazılarımız lisede öğrendi, temelini attı; bazılarımız üniversite öğrendi, kendini geliştirdi. İşin tuhaf tarafı ne biliyor musunuz lisede veri tabanı yada web tasarımı görmüş bizler, lisede verilen eğitimin üniversite verilen eğitimden kat be kat daha, iyi daha detaylı olduğunu düşünüyoruz. Kendimden örnek vermek istiyorum. Anadolu Meslek lisesi çıkışlıyım. Bölümüm "Bilişim Teknolojileri", dalım "Veri Tabanı". 12 kişilik sınıfta, öğretmenlerimizin özel ilgisi ile sevdik bu dalı. Herkes zor dedi biz yapacağız dedik, herkes karışık dedi biz öğreneceğiz dedik. Nitekim yüzlerini kara çıkarmadık. Çabaladık hem eğlendik hem öğrendik. Bilgisayardan, daha doğrusu birşeyler yazıp çizmekten korkmaz haldeydik. Öğretmenimiz, bu zamanın tabiri ile hocamız bize pek bilgisayarı gereksiz yere kullanmamıza izin vermezdi. Ders esnasında ekranlarımızı kendi bilgisayarına yönlendirir teker teker detaylarına kadar anlatırdı. Sonra tekrar tekrar anlamadığımız birşey var mı onu sorar, püf noktalarını not etmemiz için bize zaman verirdi. Üniversiteye geldik ilgimiz uçtu gitti. Gerçekten liseden bu bölümden çıkıp da gelen arkadaşlar yükseldilerse kendi çabaları sayesinde. Çünkü biz istedik ki üniversitede, lisede görülen eğitimin daha gelişmişini görelim. Olmadı. Lisede access, visual basic ve c# gördük. Üniversitede yine c# ile başladık. Sql gördük. Web tasarıma giriş yaptık evet kattıkları var üniversitenin ancak yeterli değil.
          Bilişim üzerine her branşın öğretmen eksiği çok fazla. Bir öğretmen bir sürü branşa hakim olmaya,  öğretmeye çalışıyor. Kalabalık sınıflarda projeksiyon aleti ile hızlıca bir ders görüyoruz. Bir kere sorsan bilemediğini bazen soramıyorsun ikincisini. İlk önce öğretmenlerimizi geliştirmek gerek belki de... Daha çok mesleğinde başarılı kalifiyeli öğretmen... Ve şu tablet dağıtılan kardeşlerimiz içinde küçük yaşta bilgi teknolojilerini öğretmemiz gerekiyor ki ellerindeki o teknolojik cihaz ile geleceğe başka ülkelerdeki yaşıtları gibi adım atabilsinler...

Melis ŞAHİN


26 Aralık 2014 Cuma

Benim gözümden 'Dijital Avrupa'

Dijital deyince herkesin aklına geldiği gibi benim de elektronik aletler geliyor. Çok basit bir giriş cümlesi. Ama gerçek bu. Dijital dünya hayatımızın her yerinde bize kolaylık sağlarken bir yandan da esiri haline getirdi. Gecen gün okulumda düzenlenen sosyal medya okuryazarlığı semineri de bunun bir kez daha fark etmemizi sağladı. Teknolojinin yıllar içersinde nasıl geliştiği, hayatımızı nasıl, ne şekilde kapladığı ve bizim bu süreçte nasıl hareket ettiğimiz... Görülen o ki dijital dünya dediğimiz kavram internetin doğuşu ile yıllar içersinde geçirdiği evrimle bu duruma geldi. En başta insanlar ile iletişim diyerek başladık bu yolculuğa. Sonra bu internet denilen meretle neler yapabileceğimizi fark ettik. Bütün resmi, kurumsal, kişisel işlerimizi bu yol üzerinden halletmeye başladık. Şuan interneti kullanabildiğimiz bütün elektronik araçlar vasıtasıyla yapabildiklerimiz, fatura bilgilerimizi görebiliyoruz, her gün her dakika dünya gündeminde olanları takip edebiliyoruz hem de gazeteye ihtiyaç duymadan. Buna örnek verebileceğimiz Radikal gazetesi artık online gazete olarak basın dünyasında yaşamını sürdürmeye devam ediyor. E-kitap denilen olay ile yine kağıt israfına dur denilebiliniyor. Dijital imza ile elektronik belgelerimizi, postalarımızı ve ticari işlerimizi güvenli hale getirebiliyoruz. İnternet üzerinden eğitim alabiliyoruz. E-devlet üzerinden kurumsal işlerimizi halledebiliyoruz. Kısaca Dijital vatandaş oluyoruz. Bunlar sadece bu dijital dünyanın ufak bir parçasını oluşturuyor.
Bu konuma gelmemiz ülkece yıllarımızı aldı. Ve hala 6-7 yıl geride olduğumuz ayrı bir gerçek. Bizden istisnasız bir adım önde olan Avrupa.  Övündüğümüz Genç nüfusumuz olmasına karşı onlar yaptıkları ile bize örnek oluşturup kapı açıyorlar. Bizim dijital üzerine çalışmalarımız yok mu? Tabi var, ancak onlardan bir adım önce olacak kadar güçlü ve yoğun değil.  Avrupa birliğine girmek isterken dijital dünya kullanımını kısıtlayarak bunu yapabileceğimizi sanan bir ülkeyiz. Bu ayrı bir ironi. Nitekim bu duruma karşı Bilişim fuarları, seminerleri, konferansları, zirveleri düzenleyen dernekler ve öğrenci arkadaşlarımız mevcut. Bu yıl içersinde 6-9 Kasım  tarihlerinde Ankara Ticaret Odası (ATO) Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı'nda  düzenlenen gelenekselleşmiş Ulusal Bilişim Kurultayı’nın 31'incisi Bilişim 2014, Türkiye Bilişim Derneği (TBD) tarafından  bu yıl ilk kez CITEX'2014 Ankara Bilişim Fuarı'yla birlikte gerçekleştirildi  . Bu bir örnek oluşturabilir.  

Kısacası Avrupa Dijital Dünyayı hayatlarının her alanında aktif biçimde kullanabiliyor. Bunu insan hakkı olarak sayıp özgürce kullanılmasını sağlıyor. İnsanlarını bu dijital dünyada dijital vatandaş olarak görmeyi istiyor. Neden bizim vatandaşımızda böyle olmasın, nasıl yapabiliriz?

Piremses :)

İlişkiler karmaşık döngüler, benzer şemalar ve görünmez terazisi bulunan derin yapılardır. Değişen toplum koşulları, ahlak ve etik değerlerl...