yol etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
yol etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

9 Mayıs 2022 Pazartesi

Labirent

Ruhum karanlık bir labirentin içinde çıkış yolu ararken kendine,
Kapkara elbisesiyle ışığını arayan küçük bir kızım şimdi.
Gökyüzü bana ağlayıp bana üzülüyor.
Hem üzülüp hem kıyıyor ıslata ıslata…
Gök gürlüyor.
Bağırıyor, akıtıyor içindeki kinini…
“Yanlışlar içinde doğruyu nasıl bulacaksın?” derken,
Bir yandan çakıyor şimşekler kalbimin en derin yerinde.
Kendini bilmez bulutlar yine çok konuştular.
Hem koruyup hem konuştular…

Soğuğa çalan hava, ruhumu üşütürken kendine döndürüyordu, buza çeviriyordu bedenimi.
Labiretin dikenlerle dolu köşesine çöküp kaldığımda,
Nefes nefese kaldığımda çaresizce,
Tenime batan diken değil; gerçeklerdi.
Labiretin taş duvarları dayanağım değildi,
Aksine olmam gereken yeri gösteriyordu tüm gerçekler.

Uzaklarda gökyüzünü kırmızıya çalan ateşi görüyordu gözlerim.
Ne beni ısıtacak kadar yakın ne de bana yaklaşması mümkündü.
Ya benim yağmurum onun ateşini söndürür ya da onun ateşi beni yakar kül ederdi.

Küçük bir kız uyandı uykusundan bitti o güzel rüyalar…

#YazarHATUN

16 Mayıs 2018 Çarşamba

Kara.

Bazen insanların öyle yalnızlıkları olur
Delip geçmek istersin
Onlarda açmaya meyillidir kapılarını
Ancak kimse cesaret edemez tam manasıyla içeri buyurmayı
İşte öyle bir yerdeyim ki...
Bir insanın hissettiklerini istisnasız hissedebilmek
Bazen konuşmadan anlamak
Bazen birlikte susup oturmak
Bir insanın canı acıdığında hissedebiliyor musunuz canınızda?
Ne dile dökülür daha fazlası
Ne isim konulabilir hislere
Sadece iki üç cümle sığar beyaz bir sayfaya
O anlayamaz. Ruhunu kapatır derininden gelen seslere
Bazen istese de anlatmak kaçar, susar.
İnsanoğlu nasıl korkar ayağının yere değmediği derin denizden,
Kolay kolay kimse cesaret edemez deli deli yüzmeye
Aynı o şekilde derin olan her şey ürkütür bazılarını.
Ne yaşayacağını kestiremediğin şey merakta uyandırır
Sonra seversin işte korka korka...Bilhassa sessizce.
Korkuyor musun?

Derdine derman olmak amacım...
Diğerlerine yaptığım gibi değil...
Bazılarına yol gösterirsin.
Bazılarının ellerinden tutar yollarında ne olduğunu bilmeden yoldaş olursun.
Yol ayrımında oturuyorsun.
Sessizce izliyorum.
Derinin yolunu bulamazsa, sakın korkuya kapılma!
Gel beraber yürüyelim yolumda...
Ya da çizelim baştan.

Göz gezdir sadece yüzümde değil gözlerimde
Ordan dal yollarıma...
Belki kesiştiği bir nokta bulabilirsin.
Kendime sözüm var.
Susup bekleyeceğim.
Gelmek istersen bir gün,
Gitmezsem başka diyarlara... Görüşürüz kara gözlü.

YazarHATUN

3 Ağustos 2017 Perşembe

koş...

soluk soluğa kaldığım bir yolun başındayım
çok koştum oraya gelebilmek için
çok yoruldum kaybolurken defalarca
aşk mı?
aşk bu yolun yardımcısıydı
koyulan hedefler bazen bir durak
bazense az soluklu bir mola
hayallerimdi asolan.
koşarken gördüğüm silik suretlerden tutun da
durup sarıldıklarım bile el verip, yol gösterdiler
kaybolduğum her anlarda birine ihtiyacım oldu
bazen ufak kaçamaklarımın sebebiydi onlar,
yolumdan caydırıcı olsa da bazıları
onlar bana gerçeklerimi hatırlattılar
Önümde iskambil kağıdı gibi teker teker dağılıp, açılan kapılarım var
arkamdan cesaretlendiren sert bir rüzgar
akıp gidiyorum kumlar bazen siyah yollar üzerinde
işte şimdi soluklanıp size bunları yazıyorum
yolun ortasına dikildiğim anda açılacak kapılarım
biliyorum.
çekiyorum ellerimi kağıdın kalemin üzerinden
koşmaya gidiyorum...

#YazarHATUN


23 Haziran 2017 Cuma

ben-cil

Gizlice ateşlendi fitiller
Hoş görü ile açtığım kapıları birer birer hızlıca çarptım suratlarına
Nefretimle sinirimin içimden büyüdüğünü hissediyorum
İyilikle iyilikleri, keyifleri için huzurları için kalıplara sokarken şekil almaya çalışırken sessizce
Kendimi ihmal ettiğimi fark ettim
Ben o gece sadece giden emeklerime ağlamadım, yoluma engel koyduğunuz için de ağladım
Güzeli hoşluğu elimden kendi bencilliğiniz ile aldığınız da yorulmuştum... Bittim.
Ailen yok hayatında, arkadaşların yok ve bir sevgilin de yok yoluna yoldaşlık edecek.
Yol senin, karar senin. Hayatın ellerinde...
Senin haricinde herkes figüran hayatında.
Yolunu çiz, gelmek isteyen tutsun elinden yürüsün yolundan
Beğenmeyen soldaki durakta bekleyebilir. Geldiği yere baka baka dönebilir.
Anladım ki herkes keyfince davranıyor...
Beni sıkıştırıyorlar dört duvara üstüme üstüme geliyor her şey.
Şimdi umrumda değil sizin söyledikleriniz, sizin hayatlarınız, yaşadıklarınız
Bencilliklerinizden sıkıldım
Bencilliğim ile artık karşınızdayım.
Bugüne kadar nadirdir kendi derdimi kendi derdi sayan
Maksatım yalnızlığı somut olarak göz önüne sermek
Yoksa tek başıma da baş ediyorum dertlerimle
Yalan yere şefkate bulamayın kaskatı tutmuş ruhunuzu...

#YazarHATUN

13 Nisan 2017 Perşembe

Zamanla...

Zamanla kabullenir insan her şeyi
Büyüyorsun.
Büyütüyorlar.
Sen görevini tamamlamışsın.
Simdi büyüdüğünü sanan sen,
Daha büyümemişsin daha bitmemiş işim.
Şimdi benim geçtiğim yollardan geç.
Durduğum hanlarda konakla.
Soluduğum havayı solu.
Beni yaşayacak, beni anlayacak,
Kalbimi daha derinden tanıyacaksın.
Kıymet bilmeyi öğrenecek,
Gözlerini daha iyi açacaksın.
Daha iyi tanıyacaksın insanları.
Herkes ben gibi sanma.
Herkes ben gibi yumuşak olmayacak sana.
İlk önce canını acıtanların peşinden gideceksin.
Yaş ilerleyince canını sevenlerin kıymetini anlayacaksın.
Dürüstlüğün ne büyük bir erdem olduğunu,
Herkeste olmadığını göreceksin.
O erdemi aramak için düşeceksin bu sefer yollara.
Gerçek olan her şey şeffaftır.
Bunu tatmak isteyeceksin.
Zamanla sen koşacaksın,
Yüzlerdeki maskeleri sökmek için düşmelerini beklemeden…

Haksızlık etmemeyi öğreneceksin,
Bilhassa insan olma sanatını.
Can yakmamak için kaçacaksın insanlardan.
Her ahin bir bedeli vardır elbet bilirsin.
Haksızlık edilecek milyonlarca kez sana,
Emeğinin hiçe harcandığını,
Olmayacak insanlara emek verdiğini…
Ahların olacak senin de
Yani iç çekişlerin, pişmanlıkların.
Ben sana insanların gerçek yüzünü gösteremedim.
Ben sadece -ben-i gösterdim.
-Ben-i öğrettim.
Sen her vardığın kapıyı ben sandın.
Çok yanıldın.
İyi niyetini suistimal etmezler sandın.
Simdi yolum yolundur,  ben artık farklı bir sapaktayım.
Hak ettiğim yerdeyim.
Sen layığını ararken çıkmaz sokaklarda kaybolma sakın!
Harcarlar.                        

Simdi her ınsan birdir senin icin.
Onların ıcınde onlar gibi olmaya devam et.
Kırıntılarla yetinip soytarılarla şekillere girmeye.
Umarım bir gun kalbinin kötülüğünü silip perdesini indirirsin.
Gerçekler gerçek insanlara yakışır.

YazarHATUN

24 Mart 2017 Cuma

Bilirsin

Bazen her şeyi yapacak gücü bulursun kendinde:
Her şeyi silebilecek,
Her şeyi kurabilecek.
Sen seni mutlu etmenin büyüsünü bilirsin aslında;
Bir kitapta yazar,
Bir resim gösterir,
Bir söz hatırlatır.

Peşinden milyonlarca düşünce kalakalırsın
Adım atacakken kapıdan, geri dönüşün olur.
Bazen düşünceler bastırır
Beklersin eşikte,
"Eski bir Rus geleneği vardır; yola gidecek yolcu,
kapının eşiğinden dışarı adım atmadan önce birkaç dakika sessiz durur,
geri de bıraktığı eve dağılmış olan ruhunun toparlanıp bedenine girmesini bekler."[1]
Defalarca o eşiğe geçtim evimi terk etmek için,
Senin için yanıma milyonlarca kez ruhumu çağırdım.
Varılacak yer kapı duvar, bilirim.

Kapılar her zaman çalınmazmış,
Her zaman her kapıya gidilmez!
Şimdi kapısına gelinenler bilmeli evini terk etmeyi...
Bu zamanın kalpleri göze almaz cesur olmayı
Ben eski sevenlerdendim.
Kalbimi terk etmeden önce...

Yüce his ilmek ilmek işlenmeyi ister
Feda etmek, koşulsuz sevmek, sevilmek ister.
Şarap gibidir yüce his beklemek ister,
Büyük güne saklar kendini.
Sabır ister
Sabrın yoksa uzun yola
Merakın yoksa varacağın kapıya
Ya da beklerken umudun yoksa kapını çalacaktan
Bırakırsın. Benim gibi.

Kalbimi bıraktım.
Hislerimi bıraktım.
Yaşıyorum.

Gerçekten tam anlamıyla seven kalpler çok az artık...
Sadece gerçek seven kalpler kapıların, duvarların, zamanın, mekanın üstesinden gelebiliyor.
Kimse tam anlamıyla kalbini açmıyor
Kimse yüce hisse nail olmak için çabalamıyor
Mantığını bir kenara koyup kendini atmıyor derin denize...
Sığ deniz herkese ait; derin ise cesurların...
Derin...



 YazarHATUN





[1] Alev ALATLI, “Aydınlanma Değil, Merhamet!”, (2004)

18 Ekim 2016 Salı

Yolcu

Elinde valiziyle bekler,
Bir yolcudur o yabancı şehirlere.
Yolcudur, kalamaz nefesinin son damlasına kadar.
Gitmek zorundadır; istemez bu şehri.
Gitmek ister; özlemiştir bir şehri.
Belki çok mutlu;
Belki payidar kalacak bir mutsuzlukla terk etmek,
Memleket bellediğin o hırçın şehri.
An gelir arşınlarsın yolları tek bir insana.
Arşınlarsın kalbinle geçip gittiğin,
Onun için terkettiğin şehirleri
Değer...
O'na değer...
-Sol'un derin mabedine- el sürmek için gidilir yollar.
Peki ya defalarca ağlayarak ayrıldığın bir yerse o koca şehir...
Yüzeyi küçük, anlamı büyük!
İçindeki o tek insanın kalbi kadar temiz ise o şehir,
Memleket bellenmez mi hiç!
Bazense son veda demektir yolculuk,
Son kez arşınlamak bir şehri.
Türkülerle özlemek.
Gözlerden akması demektir,
Kalpten gelen derin damlaların...
Tek suçlusu türküdür, türkü...
Milyonlarca söz verilir kalbe "bir gün gideceğim o şehre..."
Avunsun cenan...
Bilir yürek milyonlarca şehirde tek bir kapı vardır çalınacak.
Yemini vardır bir gün çalacak!
Sokaklar, caddeler, yüzler değişebilir ama gidilecek
Ev tektir...
Sadece o eve gönderilir özlem mektupları.
Sadece o mektup için saklanır en güzel kağıtlar.
Sadece o kağıt için tutulur kalem, dökülür kelam;
En güzelinden...
Ve ben bir yolcuyum yolunda
Arşınlarım kalbini milyonlarca kez
Geceler benimdir
Dayarım canımı gözlerinin kahvesine
İzlerim dünyayı gözlerinden...

YazarHATUN


4 Ağustos 2012 Cumartesi

Kimim ben?

Birbiriyle tamamiyle zıt olan 2 insanın kızıyım ben. Yüzüm bazen batıya donük, bazen doğuya... Ama kendimde oluşan zıtlıkları da seviyorum ben. Duygularımın, düşüncelerimin inişli-çıkışlı olması bu yüzden. Bazen kişiliksiz miyim ben? diye soruyorum kendime, oyle ki bu beden, içinde bir sürü insanı barındırıyor. Bana bağlı, bana benzeyen, benden uzak.. Ama ne hikmetse bütün hepsi tek bir kapıya çıkıyor.

Kopup gidiyorum, kendimin otesinde oluyor davranışlarım. Bunu yapan ben miyim? diye soruyorum kendime. Bazense kendimi çok dizginliyorum. Duygusuz, kibirli ve fazla gururlu olduğum zamanlar oluyor. Ben ki romantik komedinin, en basit aşk sahnesinde gozleri dolup, sonra hüngür hüngür ağlayan sıradan bir kızım. Etrafımdaki insanların çoğuda ruh halimin sık sık değişmesinden şikayetçi. Elimde değil.

Bazen sanki ne istediğimi bilmiyorum. Hiçbir zaman bir beklentim tam olarak gerçekleşmiş ve beni tatmin etmiş değil. Hayallerim var... Başarabileceğim meçhul olan. Çok yolum var...

Melis ŞAHİN

18 Temmuz 2012 Çarşamba

mükemmel aşk?

Hemen hemen herkese o mükemmel aşkı bulmak, yasamak hatta bazıları parmakla gosterilmek ister. Kısacası herkes mükemmel aşka sahip olmak ister, gel gor ki kimse o mükemmel aşka sahip olabilmek için mükemmel insan olmak istemez. Hep karşı taraftan beklenir fedakarlık hatta bazıları kendini kusursuz sanır. Unutulmamalıdır ki aşk 2 kişiyle tek ruhtan oluşur. Bu ruhun ritmini yapılan fedakarlıklar ve verilen değerler oluşturur. Bunun için sağlam, cesur bir karakter gerekir. Günümüzde bu sağlam ve cesur karakterlere pek rastlamamaktayız. Neden diye sordunuz mu hiç kendinize? Ben sordum ve cevap aynen soyle "Herşeyin ucuzlaştığı dünyamızda, mükemmel bir aşk yasamak mümkün deil :) " Cevap ne kadar acık ve net değil mi? Çoğu insan herşeyi basit, ucuz, elde edilebilir gorüyor ki bu yüzden yüzsüzce hatta terbiyesizce bu mükemmel aşkı yasabileceğini sanıyor. Yasanmaz efendim,  yasayamazsınız. Egolarınız tavan yapmışken olmaz. İlişkiniz için kendinizden fedakarlık etmediğiniz sürece o pahalı duyguya sahip olup, ona yakışamazsınız. Benim bile sevebilme kabiliyetim bu kadar geniş ve gelişmişken hala kendimi mükemmel aşka layık goremiyorum. Kat edilmesi gereken çok yol var onümde. Yasanacak bir sürü kişinin hayatı var. Tecrübe edilmesi gereken çok şey...

Melis ŞAHİN

Piremses :)

İlişkiler karmaşık döngüler, benzer şemalar ve görünmez terazisi bulunan derin yapılardır. Değişen toplum koşulları, ahlak ve etik değerlerl...