duygu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
duygu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

27 Ağustos 2017 Pazar

İkili

Bazen susarsınız
Susarsınız çünkü sessizliğinizin büyüklüğünü ölçmek isterseniz,
susarsınız çünkü sessizliğinize koşup gelenleri görmek ister gözleriniz...
Susuş, şimdi dopdolu bir bedende kısık bir isyan
susuşlar ki hiç dile dökülmeyenleri bağıra çağıra anlatmaktır...

sürekli kağıtlara bir şeyler yazıp çizerken görüyorum kendimi
anlatıyorum başkalarına kağıtlarla kendimi
bazen tasvir ediyorum yüzümü
gösteriyorum hislerimi yüzümde, gözlerimde;
bazen öyle bir susuş ki hislerimde,
bir kelime yazıyor ellerim tek bir kağıda
bir kelime ki her şeyim oluyor yoklukta...

Yoruldum dile döktüklerimin ağırlığında ezilmekten
Bir beden, bir kelime, bin his...
Payidar kalacağını sandıklarımın,
Akıp gidişini hissediyorum kalbimden
Yoruldum diğerlerinden
İşte sırf bu yüzden yalnızlığın parlak yüzünü tercih ediyorum...
Hayatta yalnız, hayallerde yalnızlık, kalabalıklarda yalnız
işte bu yüzden iki yüzüm var.
Dilimin durmadığı hiç susmadığı herkesin bildiğini anlatıp döken;
Öyle biri var ki içimde kimsenin bilmediğini, hissettmediğini, yaşamadığını;
Bilen, hisseden ve gören...

Bir duvar ki kalın,
Herkesi sokmam kalbime;
Bir duvar ki belli belirsiz,
Bazıları ha var ha yok...

YazarHATUN



6 Haziran 2017 Salı

maske

             Her gün insanların durum ve duygularına göre milyon tane maske takarsın suratına. Hatta bazen mutsuzken bile mutluluk maskesi takıp kalplerde çiçek açtırmak için yollara düşersin iyi niyetin ile... Maskelerini hürce indirebildiğin insan sayısı azdır. Gün gelir maske çıkardıklarının yanında bile maske takmak zorunda kalabilirsin. O maskeyi hangi yakın bildiklerine yanında takarsın biliyor musun? Yardıma ihtiyacın olduğunda senden kaçanlara; kalbini kırıp, dönüp bakmayanlara; çok yalnızken daha da yalnızlaştıranlara; derdini anlattığında, dinleyip oralı olmayanlara hatta bundan memnun olanlara... 
            Yaş büyüdükçe elersin birer birer. Sonra kendi kendine yetmeyi öğrenirsin. En başta öğrenerek başlaman gereken dersi, seni harcaya harcaya öğretirler. Anlam denizde boğulursun birazcık anlaşılmak için. Tek başına geçmeyecek yaralarınla seni baş başa bırakırlar. Seni dinlerler ama tek kelam etmezler hepsi beyin denilen haznede gizlidir. 
            İste benimde size verebileceğim sadece dört duvarım var artık... 

YazarHATUN


22 Mart 2017 Çarşamba

Fısıltı

Bir fısıltı diledim gecelerce
Diledim Allah'tan
Dinledi gökyüzü, ay, yıldız.
Ağaçlar, çiçekler, çatıdaki kuş eşlik etti.
Yol göstersin istedim.
Sapaklara daldım, dardayım.

Bir fısıltıya kurban ettim ruhumu...
Havaya karışan cümlelerimi anlasın istedim.
Anlasın da bir cevap versin istedim.
Sicim gibi inen yaşlara dur desin;
Araftayken tutup çeksin istedim.

Tüm yüklerimden kurtulmaya bir fısıltı yeterdi
Hürce yaşamam için bana yol göstermeli...
Sızı hissediyorum bedenimde,
Dokunmak istiyorum sızımı dindirecek her şeye.
Bir çiçeğe, bir denize, birde o'na.
Elim varmıyor günah gibi...
Tarif edemiyorum sızıyı
Şekillenmiyor dilimde, sadece acıyor.

Ne hissediyorum bilmiyorum
Bir fısıltı istiyorum.
Yalvarırım bir fısıltı sadece
Çok mu zor gün ışığına çıkmam
Niye duvarsız bir hapishanede ruhum
Yolu bilen de sensin varılacak yeri de
Gerçeği söyleyecek olan da, ne yapmam gerekeni de
Bir tek sen!
Yol göster!
Senden gelen bir parçaya bile ihtiyacım var.
Cana ihtiyacım var yaşamak için...

Kime söylüyorum bunları biliyor musunuz?
Uğruna bütün yanlışlara boyun eğdiğim,
Günahlara koşa koşa gittiğim,
Düşünmeden yoluna düştüğüme bunca haykırışım...




Sadece
Kalbime!


YazarHATUN

15 Aralık 2015 Salı

Farklı Ol

"İnsanların bana baktığı noktadan kendimle tanışmak isterdim." Ne kadar güzel bir cümle değil mi bilhassa ince düşünen beyinler için. Beni tanımayan ancak hakkımda belli bir düşünceye sahip olan insanlarla ilerde tanıştığımda hakkımda sahip oldukları o düşünceleri öğrenmek beni mutlu ediyor. Sert duruyorsun, gözlüklerinle beraber disiplin sahibi biri imajını çiziyorsun, çok somurtkansın bazıları ise çok güzel gülüyorsun, seni okulda gördüm eğlenceli birine benziyordun bla bla bla... Hep benzer düşünceler, aşina olduğum söylemler... Beni tanıdıkları andan itibaren aslında hiç bir zaman tam anlamıyla tanıyamacakları biriyle muhattap olduklarını fark ediyorlar. İşte o anda başlıyor her şey. Bazen diyorum keşke onların düşündükleri, bana baktıkları noktadaki gibi sert, disiplin sahibi, despot ya da tam tersi her daim eğlenceli. Ama hiç bir zaman keskin bir karaktere sahip olmadım. Ben kime nasıl davrandığımı kontrol eden bir insan olmadım. Kime nasıl istiyorsam öyle davranırım diyen biri asla... Hep kalbimle yöneldim. Duygularım yönetti beni genellikle. O gün mutluysam bambaşka bir kızı gördüler, üzgünsem bambaşka, sinirliysem apayrı... Sevgimi göstermekte sınırlama koymadım kendime. Kimi ne kadar seviyorsam, hareketlerim ile karşımdakinin kalbini dolduruyordum işte.  Birini sevdiğim zaman kendimi sevdirebildiğimi fark ettim öncelikle. Ben kimi seversem seveyim can-ı gönülden severim. Annem kızar bazen çok değer veriyorsun insanlara diye. Ben insanım işte insan gibi insan olan böyle davranır eğer gerçekten insansa özünde. Bunu okuyup taklit etmeye çalışacak çok insan var çevremde orda burda şurda. Buna rağmen yazıyorum işte. Ancak hayatımda kendime koyduğum sonsuz bir hedef var "Farklı Ol." Sana yaklaşmak isteyen insanların sende buldukları, farklı olman ya da onlara yaşattığın benzersiz farklılıklar olmalı. Her durumda her zaman geçmişte ya da şimdi diyebilecekleri "O Farklı." Bu yüzdendir belki de herkesin verdiği tepkileri vermem, herkesle aynı düşünmem, herkes gibi asla sevmem... Öz'üm bambaşka benim. Mutluyum kendimle...

Yazar Hatun

24 Ekim 2014 Cuma

İncir Reçeli 2

          Kongreyi yarıda bırakıp kendimizi sinemada bulduk. "İncir reçeli2" merak konumuzdu ilk çıktığından beri. Ancak tek kelime ile benim için fiyaskoydu. Yanımdaki arkadaşım ne kadar etkilense de bende birinci filmin yarattığı etkiyi vermedi. Birincisini 3 kere izledim. 3 kere ağladım. Ya bunda insanın hiç mi gözleri dolmaz ya zerre dolmadı. Aksine kızdım. Arkadaşımla ikimiz ilişkilerimizde benzer durumları yaşamış olsak bile ciddi derece de filme verdiğimiz tepkiler bambaşkaydı. Nitekim bu filmde de tesadüfler peşimi bırakmadı. Kendimden bir parça bulmasam şaşarım.
          Beğendiğim yanları olmadı mı tabiki de oldu. İlk başta Gizem. Tuttuğunu koparan asi yapısı, inatçı tavrı adamı çekip çevirmeye yetti, kendine katmaya yetti. Replikler aynı şekilde öyle. Resmen ses kaydı yapmak istedim o an.
"herkesin bir hikayesi vardır. kimi kağıda yazar hikayesini kimi etine. kağıt yanınca et gömülünce biter hikaye" bu repliği çek istediğin yere... ölünce sevmek biter mi, yeni birini sevmek kolay mı? bu kafada filmi izledim resmen hem hoşuma gitti replik ince düşününce darmadağın oldu aklımda.
Ölmek eylemi. bir insan nasıl ölür? ölmesi için illaki toprağa mı gömülmesi gerekir?

"onu 40 yıl beklersin ve hayat bazen özür dileyecek 5 saniyeyi çok görür sana  " deyip herşeye herkese geç kalmak mı lazım? Bazen insanların birşeyleri anlayabilmeleri için geç kalmaları ya da sonsuza dek kaybetmeleri gerekir.

"zaten eksiğiz, ne kadar azalabiliriz" deyip yaramıza yarası eş birini mi bulmak gerek? Ya da başkalarının sözlerinde gözlerinde öleni mi aramak gerek?

"en çok arkadaşlar acıtır... daha fazla kanamasın diye ellerini yaraya her bastıklarında acıtırlar" Belki de arkadaş dediğimizi sevmeye başlamalıyız. Nitekim bu repliğin geçtiği sahne bunu verdi bize. Arkadaştan sevgili olurmuş. Bunu yapacak çok insan tanıyorum. Önemli olan belki de şu ortada dolaşan mutlak güven duygusudur...

Kendime ders çıkarmalı mıyım şimdi o filmden? Bir insan aynı anda iki kişiyi sevebilir mi? Benimle aynı şeyleri yaşamış bir insanı mı hayatıma katmalıyım... Yarama yarası denk olan birini mi... Şimdi Metin, Gizem ile huzura mı erdi yoksa kendine yara bandı mı yaptı? Yoksa Duygu'yu mu yaşatıyor?

Bana göre seviyorsan birini, ister toprağın altında olsun ister yeryüzünde isterse cehennemin dibinde seviyorsan tek o vardır. Bu film sadece saçmalamış...
                                                                                                                       Melis ŞAHİN


Piremses :)

İlişkiler karmaşık döngüler, benzer şemalar ve görünmez terazisi bulunan derin yapılardır. Değişen toplum koşulları, ahlak ve etik değerlerl...