Son etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Son etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

23 Nisan 2018 Pazartesi

aittir.

11 Kasım 2017

İnsanları tanıyorum dedikçe
Hissedilenleri hissettiğimi sandıkça
Yenileri tanır
yenileri biriktirir oldum içimde
her bir insan birer engebe kalbimde
aşılması gereken bir yol
ulaşılması gereken bir hedef
kazanılması gereken bir zafer
keşfedilmesi gereken bir mabet,
hisleri ise birer hazine bende...
nasıl tanısam sizleri dedikçe
bir yüzünüzü daha keşfediyorum
unutulan cümleler
verilmiş zamansız sözler...
samimiyetsiz samimi gülüşmeler...
Öğrenemediğim tek şey yalan yere ışıldayan gözlerle gülümsemek olsa gerek
açık kitap gibi yüzüm
gözlerim istisnasız herşeyin şahidi.
Uzun zamandan sonra koca bir sır daha sunuyorum sana
kapılar kapandıkça bir bir yüzüme sırtımdan bir kuvvet beni çekiyor karanlığına
kulağımda iskambil kağıtlarının sesleri
bir oyundayım şimdi
kazananın bellisiz kaybedenin bol olduğu bir oyun...
kim için oyundaydık
nasıl bir oyundu içine çekildiğim karanlık.
.
.
.
.
Son sadece bir cümleye aittir..
Keşke seninle başka bir zamanda karşılaşsaydık.

 YazarHATUN

12 Mart 2016 Cumartesi

Aydınlığa...

Bir küçük kız koştu yamaca,
Elinde rengarenk balonlar.
Kaldırdı kafasını batan güneşe
Vurdu güzel yüzüne terk eden güneşin son ışıkları.
Arkasında ona yaklaşan bir adam
Umutla döndü adama, baktı. 
masumiyetle parıldıyordu kızın gözleri
ona yürümeye başladı yavaşça
sonra birden koşmaya...
Durdu birden karşısında 
Uzattı elini adama,
Yüzü güldü adamın birden.
Aniden çekti küçük kızı, sarıldı sımsıkı...
Güneş son kez bu denli parıldadı.
Teker teker saldı balonları gökyüzüne,  
terk edip giden hayalleri gibiydi hepsi de...
O küçük büyümeye başladı hızla.
Büyüdükçe kız, battı güneş,
Yağmur çiselemeye başladı.
O küçük kız artık bir kadındı;
Koca yürekli küçük kadın...
Gök gürlemeye başladı.
Hızla çarpan yürekleri gibi...
Şimşekler çarpmaya başladı, kızgın...
Yağmur hızlandıkça adam daha sıkı sarılmaya başlamıştı.
Bir süre sonra dayanacak gücü kalmamış, 
kolları koca yürekli küçük kadını bırakmaya başlamıştı yavaştan.
Yağmur eşlik etti kadının sicim gibi inen gözyaşlarına.
Çarpıyordu ruhuna saplanıyordu bıçak gibi her bir damla
Etraf zifiri karanlık
*sonsuz*luğa bıraktı kadın kendini
derin, acılı bir uyku...
_____________________________***________________________________

Sonsuz sanılan uykunun son'uydu artık.
Açtığında gözlerini yapayalnızdı şimdi.
Islak zemin, karışmış saçları ve yorgun yüzü...
Neredeydi masumiyeti?
Karanlık boşluktan ibaretmiş aydınlık son'suz
Uzaktan gelen güleç yüzlü bir adam gördü.
Her adım atışında dağıldı bulutlar
Açıldı gökyüzü, 
Güneş uzun zamandır ilk kez bu denli parladı.
Oturdu yanına kadının, inceledi yüzünü.
Kadının gözleriyse güneşte idi
Ne hasretti bu güneşe duyduğu...
Sonra baktı adamın gözlerine
Gördüğü huzurdu
Gülüşü masumdu
Daha derin baktı gözlerine..
Adamın gördüğü ise cesaretti
Belki *sonsuz* okyanus,
belki karanlık bir dehliz.
Kadın anlattı gözleriyle, gösterdi yaralarını
Ve dokundu adamın kalbine...
Sahibi, sebebi, her şeyi olmak istediği tek yerdi orası
Orası öyle bir yerdi ki; 
Mutlak *sonsuz*luğundan daha büyüktü...
okşadı kadının saclarını
Döktü karanlığı, saçtı acıları orta yere
Uzandı usulca yanına, dayadı başını kadının yüreğine
Dinledi onu...
Sarıldı.
Yine küçük bir kızdı kollarında,
Her sarıldığında...
Sarıldıkça açtı çiçekler...
Bazen beyaz masum Yasemin, 
Bazen sarı narin Nergis, 
Bazense zarif bir Şebboy...
Yar oldu yaraları sardı,
Can oldu kalbinin içinde...
Her şey'i oldu...
Bir gün kadın fısıldadı adamın yüreğine:
"Beni hep sevebilir misin?"
Adam ise ...
"Evet"...


Yazar Hatun







24 Ocak 2016 Pazar

Son'lar

Son'lar; bitişler, başlangıçlar...
Gidişler bazense terk edilişler,
Hepsi insanoğlu için.
İsteyene tecrübe,
İsteyene sınav,
İsteyene dayak mahiyetinde.
Nasıl görmek istersen senin ellerinde.
Bir daha görecek olduğunu bilmek,
Onu son yapmaz mı sanıyorsun?
Uzun ya da kısa her el bırakış,
Geri çekiliş belki de dönüp gidiş,
Birer sondur kendi nezdinde
Sonlar nedir biliyor musun?
Susuştur.
Kaçıştır.
Soğumaktır belki inceden.
Çünkü Son böyle ister
Sevmemen gerekir.
Çok seversen,
Acıtır canını Son'lar.
Ağlarsın gizlice bazen de hıçkıra hıçkıra,
Acımasızdır Son'lar.
Canı isterse başlangıçlar yaratır, bencilce.
Tekrardan sev ister belki de daha çok sev ister.
Daha çok bağlar her -Son'un Başlangıcı-, gizlice,
Bağlar ruhunu bağlar bedenini, sinsice.
Vurur zincirlere, sertçe.
En Son'da ne yapar bu acımasız Son'lar bilir misin?
Onu saran kollarını,
Deli gibi seven kalbini,
Ona ait olan her şeyini söke söke...
Kanata kanata... çeker alır senden.
Seve seve yaşadığın lanet olasıca bir şehirden...

Yazar Hatun

29 Mart 2015 Pazar

Sonlar

Uzun zamandır yazmıyordum. Meziyetlerime daha sıkı sarılmam gerektiğini fark ettim. Biri çocukluğumdan beri dans diğeri ise ellerimden akan yazılarım.  İlham kaynağım geri dönünce aşk namına dökecek cümlelerim havaya uçtu sanki... Ama şunu fark ettim insan sevdiklerinin yokluğunu düşünüp o an kendine çektirdiği acı ile milyonlarca kelime sıralayabilir.
Yok olmak. yokluk... Bazen şu koskocaman dünyada minik hatta misminik işe yaramaz bir insan gibi görüyorum kendimi. Bazen dünyayı fethetmiş koskoca bir kadın gibi hissediyorum kendimi yüceleşiyorum sanki. Sonra şu hiçliğime dönüp sevdiklerime sığınıyorum. Bırakıyorum onlara kalbimi. Sonra geçip onlarsızlığı düşünüyorum. Uçurumun kenarına itiyor düşünceler gözlerimi kapadığımda boşluğa düşüyorum. Seçilmiş yalnızlık, soyludur. Ama itilmiş bir yalnızlık... Tarifsiz. Onlarsızlık sevgisizlik demek, güçsüzlük demek, sonucu hayata karşı yenik düşmek demek... Güçlü olamam. Kendimi biliyorum.
Kimse hazır değildir sonlara...

 Melis ŞAHİN
 

Piremses :)

İlişkiler karmaşık döngüler, benzer şemalar ve görünmez terazisi bulunan derin yapılardır. Değişen toplum koşulları, ahlak ve etik değerlerl...