ülke etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ülke etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

2 Mart 2017 Perşembe

Vay Halimize!

      Uzun süredir yazmayı planladığım ancak yoğun hayat temposundan elimin değmediği bir sürü konu vardı. Bugün başlangıç vakti olsa gerek. Hepsi birden dökülür mü ellerimden yoksa böler de mi anlatırım bilmiyorum. Kısa mı uzun bir yazı mı; günlerimi alır mı yoksa bir saatte biter mi bilmiyorum...
      Mesela şu -suriyeliler- deyip böyle bastırarak, küçümseyerek söylemek istediğim bir insan topluluğu var aslında sol görüşlü bir insanımdır ama arada milliyetçi tarafım çok ağır basıyor. Şu ülkede mantığı az buçuk çalışan ve vatanını seven bir insan apaçık şu sonuca ulaşabilir: "Benim ülkemin evladı suriyede savaş içerisinde ölümle yaşam arasında kalıyorken, suriyeli mülteci ülkemin sınırlarında nasıl bu kadar hür ve rahat yaşayabiliyor?". Bu cümle ne denli acı verici değil mi? Senin ülkenin çoçuğu, erkeği gitsin bedeni üç kuruş etmez insanların toprağında onlar için savaşsın en kötüsü can versin. Yine bu üç kuruş etmez insanlar, -belki 'vatansız' demek daha doğru olur çünkü vatanını seven insan burada sürtüp gezmez- senin ülkenin, vatandaşının huzurunu bozsun. Şöyle bir durum yaşamıştım bundan iki sene önce; kadının biri dokundu koluma şöyle bir baktım, kınamak için asla söylemiyorum, ülkemin insanını tenzih ediyorum ki dedim kendi kendime köylü bir abla sanırım dedim. Bana bir kuyumcu kartviziti gösterdi ve İngilizce konuşarak oraya gitmek istediğini, nasıl gidebileceğini sordu. Yüzümün aldığı ifadeyi görmeniz lazımdı o kadar akıcı ve net konuşuyordu ki. Nasıl gidebileceğini tarif ettim sonra yoluna devam etti. Ve bu insanlar çok düzgün başta İngilizce olmak üzere farklı diller konuşan, eğitim konusunda bizden ileri ama bir o kadar da uyanık insanlar. Ülkemde bedava sağlık, eğitim hizmeti alıp sınavsız, üniversitede istedikleri bölümlerde okuyabiliyorlar. En kötü tarafı buna sebebiyet veren ülkemde yüksek mevkili insanlar(!). Ufak bir mevzudan örnek vermek gerekirse Rusya bizden aldığı meyvenin, sebzenin güzelini, kontrolden geçmiş bir biçimde ülkesine alıp beğenmediğini bize geri gönderiyorken; Amerika kendi vatandaşının güvenliğini, rahatlığını öncelik yapıyorken; benim ülkem kendi vatandaşına ikinci sınıf insan muamelesi yapıyor. Ne kadar acı verici!
       Senin ülkenin çocuğu sınavlara girip, iyi bir bölüme yerleşme telaşındayken ve gelecek korkusu yaşıyorken sen el alemin üç kuruş etmez bedenli insanlarını bu ülkede, üniversitelerde nasıl böyle rahatça eğitim almasına izin verirsin! Nasıl onlarla bizi eşit tutmayı bırak, bizi aşağıda kılarsın!
Üstüne üstlük onları bu ülkenin vatandaşı yapıp, her türlü pisliği bu ülkeye sokmaya ne hakkınız vardı! Kendi ülkeleri için askerliğe davet ediyoruz da adamları umurlarında değil. Tabi neden umurlarında olsun ki Türkiye'de bu kadar imkan ve rahatlık varken, canları bu kadar tatlı geliyorken...
      Ne kadar tasvip edilmese bile, Donald Trump'ın yaptığı bazı müslüman ülkelerden Amerika'ya girişleri engellemesi bence güzel bir yaklaşım. Bizim ülkemizi baz alarak konuşursak, şayet laik bir ülke -ki lafta öyle- ise her zaman din ayrı bir boyutta tutulmalıdır. Ayrı tutmak dini değersiz kılındığı anlamına gelmez. Aslında dini siyasetten ve diğer konulardan uzak biçimde yaşamak onu yüceleştirir. Ve dini politikaya alet edildiği için suriyeliler Türkiye'ye alınıyor. Tabi bu altında bir çok özel sebep barındırıyor. Çoğunluğunun müslüman olduğu bu ülkede yaşamak, yine çoğunluğu müslüman olan ülkelerle çok samimi olmamızı gerektirmiyor bence. Daha ziyade yakın olunacaksa dini dışarda tutarak milli kimliğe yonelmek denenmeli. Jeopolitik konumumuz göz önüne alınırsa Asya ile Avrupa'yı birleştiren bir köprü görevini üstlenmiş bulunuyoruz. Ancak son yıllara bakıldığında adım adım Arap ülkelerine yüzümüz dönmüş durumdayız. Biraz üzerine düşünülmesi gereken bir durum bu.
      Eğer tarihten ders almamız gerekirse ve biliyorsak ki tarihten ders alınmazsa sadece tekerrürden ibaret olacak o vakit Osmanlı'nın çöküşünü ele alabiliriz. Hala vahdehdin diye ölen, geçmişini bilmez vatanının yoklukta imkansızlıkta kazandığı başarıların değer boyutunu fark edememiş bütün yaştan insanları geçtim geleceğe ışık tutması gereken ama olmayan gençlerle aynı havayı solumaktan utanç duyuyorum. Keşke her ülke kurulduğu düzende, istikrarla ülküsüne bağlı bir biçimde ilerleyebilseydi çöküşler ve sömürge olayı yaşanmazdı. Geçmişini iyi bilen bir gençlik olmalı, o zaman vatanını satanlara duyulmaz bu denli sevgi. Şayet Osmanlı ilk kurulduğu şekilde kalabilseydi, yozlaşma olmasaydı ve din sömürgeliğine girmeseydi, durum farklı olabilirdi.
       Rusya'da kürtlerin bulunduğu büyük çapta bir toplantı yapılıyor ve evet dış işleri bakanlığının buna herhangi bir tepkisi bulunmamaktadır. Sanırım herkes kendi menfaatine düşmüş. Yoksa normal şartlarda buna büyük çapta bir tepki verilmeliydi. Aslında ülkeye şöyle bir dışarıdan bakıldığında batıya karşı güçsüz, doğuya karşı yakın ve yancı bir konumdayız. Peki bu ülkenin gelişmesi için içeride ve dışarıda ne gibi düzenlemelere gitmesi gerek? Peki bu millet beynini nereye bıraktı? Herkes bu ülkede çeşitli olaylar meydana geldiğinde kendisini, ailesini, akrabasını düşünerek, çok şükür bize zarar gelmedi diyerek yaşıyorken; bir gün kötü olayları kendisi veya yakınlarından birinin yaşayabileceğini nasıl hesap edemez...
       Lakabım ya da mahlam ile yazı yazıyorum. Bu tercihim ki kişisel sebepler, kullandığım ismimin içindeki özel anlam ve tarz meselesiyken çoğu gazeteci, yazar ya da vatandaş düşüncelerini sosyal medya ve buna benzer mercilerden gerçek kimliğini koruyarak yazıyor. Burada sosyal medya ve benzer mercilerin özgürlüğüne vurulan kısıttan bahsediyorum. Ve denilen o ki Türkiye bir çok batı ülkesine nazaran daha çok basın özgürlüğüne sahipmiş. Basın kelime anlamı olarak: gazete, dergi gibi belirli zamanlarda çıkan yayınlarla haber ajansları ve bunların sahipleriyle çalışanlarının tümü. Bunu tam olarak buraya yazabilmek için google tarayıcısını kullandım ve altında örnek olarak yazılan cümleyi buraya aynen aktarmak istiyorum. "Bugün basının güçlükleri olduğu bir gerçek" gayet ucu açık, yorumlanmaya müsait bir cümle. 
        Referanduma değinmek istiyorum. Kişinin kendi hür iradesine, bakış açısına ket vuran bir ülkenin vatandaşlarıyız. Beyin yıkama politikasına büyük çapta giriş yapılmış olduğunu düşünüyorum. Sana sunulan iki seçenekten -hayır- ı seçtiğin zaman vatan haini yaftası yiyorsun. Benim gözümde de -evet- diyenler şuan ellerine şeker tutuşturulmuş, avutulan birer çocuk. Siyasete takım tutar bakış açısıyla yaklaşan, profesyonellikten uzak, adam sevmekle oy veren bir ülke burası. Beyni boş, süsüne düşkün kızlarla; aklı uçkurunda, dünyayı kendi çapınca kurtarmaya çalışan, ahkam kesen erkeklerin vatanı burası. Övünürüz ya genç nüfusumuz fazla diye; kendini geliştirmeye adayan, aklı dolu, düşünebilen gençlerimizi tenzih ederek soruyorum bunu peki işlevi var mı bu insanların?
Genç nüfus gelecek vaad etmiyor. Geçen gün on altı yıllık arkadaşımla tartıştım bu konuyu tabiki de siyaset aramıza asla giremez bunun farkındayız. Ama inan ileri görüşlü olup şuan ki düzenle gelecekte olacak olan düzeni göstermeye örneklemeye çalıştım. Ancak bir insan ne kadar bilhassa böyle önemli bir konuda yeni fikirlere kapalıysa en sonunda sizde anlatmaktan vazgeçiyorsunuz. Bu ülkenin büyükleri ne kadar kendi yaptıklarını ört bas etmekte ustalarsa suçlular ya piyonlar oluyor ya da düşünebilen insanlar... Bu referandum süreci bir partiyle bağdaştırılmamalı, bir adamla asla! Ne olacağını anlamak için başkanlık sistemini kullanan ülkelerin eski ve şimdiki hallerine bakmak bence yeterli. Son olarak bu ülkede asıl vatan haini "Atatürk'ü sevmeyen, onun bize armağan ettiği bu vatanı bölüp parçalamak isteyen, onun ismini sildirip başka isimleri kazıtmak isteyen insanlardır." Bu lider isteseydi kendi zamanında başkanlık sistemini getirebilirdi ama o bunu yapmadı, yapmak istemedi. Çünkü onun egosu yoktu aksine çokça vatan ve millet sevgisi vardı. 
        Söyleyeceklerim bu kadar. Yakın bir zamanda görüşmek üzere...

YazarHATUN

12 Eylül 2016 Pazartesi

ISLAM

11.09.2016

            Duyguları şaha kaldırmak, merak uyandırmak ve kalbin gümbürtüsüne kısa bir ara vermek istedim bu akşam. Her yerde maalesef laik olmaktan uzaklaşıp "biz müslüman bir ülkeyiz" diye adlandırılan kısımda bulunduğumuz için yüzümüze tokat gibi çarpacak islamofobi ile karşı karşıyayız. İslamofobi nedir? Sevgili Vikipedi diyor ki: "İslamofobi, kelime anlamı olarak "İslam korkusu" demektir. Müslümanlara ve İslam dinine karşı sürdürüle gelen ön yargı ve ayrımcılıktan kaynaklanmaktadır."[1] Belki sevgili müslimlerin hareket ve tutumlarından diyebiliriz. Bu kelime ilk kez 1991’de kullanılmış ve (şuan bu yazıyı yazdığım gün olan) Amerika’da 11 Eylül 2001’de ikiz kulelere yapılan saldırıda tekrar gündeme gelmiştir.
Övünüyorsunuz müslümanız diye, aslında dünya genelinde akseden olaylara bir göz attığımızda aslında övünülecek bir yanımızın kalmadığını görebiliyoruz.  Övünüyorsunuz dedim çünkü ben bugüne kadar milli kimliğimle övünmüş bir insanım. Çünkü bilirim vatan olmazsa, millet olmazsa ne dinin kalır ne milli kimliğin. Bu ülkeye karşı asli sorumluluğum milli kimliğimi korumak ve ona yaraşır şekilde davranmak olduğunu biliyorum. Ülkemin her insanı benimle aynı fikirde mi? Tabiki de hayır. Çünkü birbirinizi din açısından öyle güzel pof poflamışsınız ki gözlerinize kara perdeler inmiş. Son gelen din, kitap, peygambere sahip olduğumuz için şanslı hissetmemiz evet, normal. Ancak nereye kadar? Başka dindeki insanları yok sayıp, mezhep ayrımına giden şu siz müslimler değil misiniz? (Ateist, deist ve envayi çeşit bir takım, grup ve adı her neyse hiç birisine bağlılığım yok. Tek başıma parti misali konuşurum ben. ) Herkes size göre Müslüman doğmalı ya da sonradan olmalı, yoksa cehennemi boylar öyle mi? Kuran-ı Kerim’de ne söyleniyordu Arapçasını okuyup, hatim edip genellikle anlamını bilmeden hava atan insanlar ve saçma sapan duygulanıp, ağlayıp kendini yerlere vuran teyzeler varken tabi bizim bu denli cahil kalmamızda olası… Son din İslamiyet. Ancak görevlerini yerine getiren Yahudi ve Hristiyan insanlarda mükafatlandırılacaklardır. Eee tabi yine son din İslam olduğu için onu yaşanmamız da isteniyor. Ancak cennete kimin gideceğini sen değil Allah’ın yüce terazisi belirleyecek, ey müslim(!)
Neden Türkiye Cumhuriyeti farklı bir vatan denmiyor bu dünyada? Şimdi demeyin onlar bizi çekemiyor, herkes bizim düşmanımız. Evet, oraya katılıyorum. Peki düşmanına neden bunu söylettiremiyorsun. O FARKLI, diye??? :) Yine dünyada akseden olaylardan ötürü masum Müslümanların da katledildiğinin, baskı ve kötü muameleye maruz kaldıklarının farkında değil misiniz?  Uçakta inşallah demiş bir insan ne kadar zararlı olabilir yahut Müslümanlar Amerika’ya girmesin derken benim oraya adım atma hakkım neden kendini bilmezler yüzünden elimden alınıyor? Ve Avrupa…
İslamiyetten bahseden bir grubun, mezhebinden kıl kaptıkları için masum insanları öldürmesi olur iş mi mesela? Yine özellikle benim jenerasyonumun lise zamanlarında iyilikten, merhametten ve muazzam İslamiyet ışığından gem vuran bir topluluğun dünyada ve bilhassa ülkemin sınırlarında kendince küçük bir millet kurması kabul edilir mi?  Ve şuan adını sayabileceğim ve ipucu verebileceğim bir sürü bildiğim ve ayrıca bilmediğim gruplarda yine islamiyetten girip düşmanlıktan çıkmıyorlar mı?
Bunca olay, haklı ve haksız durum varken, dine bu denli körü körüne bağlı olup her yere, her koşulda onu öne sürmek ya da manasızca ona sığınmak neden? Yaptığınız onca kötülük ve terbiyesizlik islamın kanatlarına sığınınca silinecek mi sandın? Bunca Müslüman olma egonuz sizi bir yere taşıyabiliyor mu, dönüp bir baktınız mı kendinize? Bu kadar eminsen dininde sana önce beynini kullanmanı emreden bir kitabında varlığının şüphesiz farkındasındır. Peki bu bağnazlığın neden? Beynini vatanına yararlı bir şeyler sunmak, geride arkandan gelen gençliğin ufkunu açmak için kullanabilirsin. Şundan eminim içinde Allah sevgisi varsa iyi bir kul olma adına küçükte olsan büyükte bir yol bulursun, ancak vatan sevgisini çocuğuna küçüklükten aşılayamazsan; milletine yaraşır bir evladı da kaybetmiş olursun.
Neden bunca soru işareti kullandım farkında mısın? Beynini çalıştır diye…

YazarHATUN



[1] Vikipedi, “İslamofobi”,  https://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0slamofobi, (11.09.2016)

Piremses :)

İlişkiler karmaşık döngüler, benzer şemalar ve görünmez terazisi bulunan derin yapılardır. Değişen toplum koşulları, ahlak ve etik değerlerl...