göz etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
göz etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

25 Mayıs 2021 Salı

Yalnız Gözlerimiz

Milyonlarca kez seviştik seninle,
Milyonlarca kere hem fikirdik her bakışımızda birbirimize,
Ve emindik baktığımız o gözlerden en derine indiğimize…

Her gece sarıldı bedenlerimiz birbirlerine,
Kalplerimiz aynı ritimden bir şarkı tutturdu kendilerince bize benzer…
Biz bilmesek de bildi ruhlar.

Bilmedi ötekimiz, her gece bedenini diğer yarısı ile paylaştığını…
İnlemeleri ruhlarımız duydu biz duymadık.
İsimlerimizi zikrettik birbirimize nefes nefese,
Yine birbirimizden habersiz yakarken ruhlarımız birbirlerini gün ağarırken.
Duymadı kulaklar dökülen hem şefkate hem şehvete bulanıp birbiri içinde çözülmüş cümleleri…
Ve defalarca fısıldadık birbirimize ne kadar çok sevdiğimizi,
En büyük sırrı belki de en samimi yemini söylercesine…

Ve biz her gece birbirinden uzak iki ayrı beden olarak yine birlikte uyuduk.
Sen ki rüyalarında, kırmızının siyaha bulanmış alacalı vakitlerinde,
Bu hayattaki en sıcak beyazlıkla ılık ılık akarken kasıklarıma, büyük bir savaşı kazanmış kahramandın…
En nihayetinde terli bedenlerimizi bıraktık yatağımızda,
Her sabah bu dünyaya “yalnız gözlerimiz”i açarken…

Günün en yoğun vakitlerinde aniden “yalnız gözlerimiz” daldı boşluğa,
Hayallerimizin mavili beyazlı coşkulu yerlerinde defalarca özlem giderdik geceyi beklemeden…
Yine görmedi gözlerimiz birbirlerini.
Sen orada sarıldın bana, çepeçevre sardı aşkın bedenimi;
“Kadınım” dedin, işledi içime fısıltın;
Bir kadına ait olan erkeğin, hissettiği haklı gururunu hissettirdin…
Bir dize döküldü dudaklarından, bir kez daha bildim yönümü.
Tüm kapılar sana açılsın diye yollarımı bir etmiş bir adam vardı karşımda.
Sen orada bana baktın, gördüm kendimi en derininde…  

Gün bitti.
Yine pamuk şeker tadında pembe hayallere dalmaya söz vererek,
Yumduk “yalnız gözlerimiz”i geceye.
Yine birbirimizden habersiz...

YazarHATUN

14 Ekim 2020 Çarşamba

Kendinizi Bilmez misiniz?

13.10.2020-14.10.2020

Sonunu getirdiğini düşündüğün kısa bir yolda olduğunu sanan bir kendini bilmezsin!
Şarkılara hapsedilmiş, göz bebeklerime hapsedilmiş tertemiz olansın…
Siyahımın ve beyazımın netliğinde araya gizlice sakladığım ey grim!
Gökkuşağımdan rengini alıp hani maviye boyayacaktın gri olan her şeyi?
Ellerinle dokunacaktın senin için saklanmış en ufak bir noktaya bile…
Sen ki gardımı indirip çırılçıplak sırtımı teslim ettiğimsin!
Sessizliğe bürünmek seninle, huzur bulmak yakınımda olmanın belli belirsiz sıcaklığıyla
Gurur duymak olmuş, olabilecek ve olan her şeye…
Sessizce sarılmak tarafınca bazen kollarınla, bazen gözlerinle, bazen sesinle…
Teslim olmak düşünmeden, bırakmak kendini dibini görmediğin derin denize!
Henüz tanıştırmamıştım içimdekiyle ama bilirler beni ‘Derin’ diye,
Ancak geldim sığ oldum sana, kıyı oldum. Fark ettin mi?
Kolay oldum zor bildiğin her ne varsa…
Yalvardığım her bir kelime oldun.
Ama dimdik durdum.
Hem de hiç acı çekmeden, tek damla akmadı o gözlerden.
Ruhuma fısıldanan tek cümleyi bir bilsen, ben gibi cesurdun şimdiden sende…
İçim öyle huzurla dolu ki…
Bunu asla okumayacak, asla bilmeyeceksin.
Bilebilme ihtimalini kaldırıyorum her yerden…
Bir insan en kısa sürede kime bırakır kendini?
Bıraktığın insana ne denir?
Seni sıfatsız…
Seni tek… hem de ilk kez…
Boşver…

Konuşuyorum seninle duymuyorsun.
Ruhumdan sesleniyorum sana
Gözlerimle konuşuyorum.
Gözlerimizle sevişirdik.
Korktun mu derinlikten, bir daha sevişmekten?
Korkmuyorum ister kalabalıkların içerisinde ya da bir çift gözünle baş başa kalmışken karşılıklı.
Gözlerinle seviş, gözlerinle konuş, gözlerinle sustur, gözlerinle güldür.
En büyük sırsın ruhuma üflenen…
Boynuma gömebilmek seni o ince ama ruhuma en yakın yerden…
Boynumun sol tarafına doğru minik bir ben var.
Onun yanına gömmek seni, ancak yaklaşırsan görebilirsin.
Oyun bunlar, kurmaca… Katıl bana.
Yaklaş ruhuma, ruhunu kaybettiğini sandığın anda yaklaş…
Ne hissettiğimin bir önemi yok!
Seni bir sıfata, kalıba asla sokmadım.
İzin ver, yazmalıyım!
Sana susamışçasına yazmalıyım.
Hep varmışçasına… sadece yazmalıyım.

 

Neden beklettin bu kadar? Ellerinle hayatıma ne kadar güzel dokundun asla bilemezsin.
Neleri kaldırıp attım seninle…

Seni görüyorum, bizi görüyor musun sende?
Koskocaman yeşil bir düzlüğün ortasında bulunan tek ağacın altındayız,
Her yer göz alabildiğine boş.
Biz varız rengarenk olan…
Dayanmışsın kollarına izliyorsun ileriyi, bir şey arıyormuşçasına gözlerin,
Koymuşum başımı dizlerine, gözlerim yüzünde geziniyor.
Yavaşça yüzünü çevirirken bana doğru,
Gözlerimiz buluşuyor yine, dudakların bükülüyor yukarı doğru…
Ellerin saçlarımı okşarken, yüzüme doğru kayıyor ve usulca kapanıyor gözlerim.
Sonra birden şimşek çakıyor. Yağmur yağmaya başlıyor tüm hiddetiyle…
Korkuyorum,
Bu gürültü, bu yavan ıslaklık mutlu etmiyor.
Sana sığınacağım.
Ellerim tam bacaklarına uzanacakken sadece bir örtüye dokunduğumu hissediyorum.
Gözlerimi açıp doğruluyorum. Dağılmışım. Yoksun.
Neredesin? Nereye gittin?

 Yazar HATUN

6 Mart 2019 Çarşamba

Bencil Ol!

Başlar.
Fark etmezsin
Tarihi yoktur, an'ı vardır.
Hissi vardır.
O sen misin diye sorarken içinden
Ruh denizinde boğulurken bulursun kendini
Gözlerinin önünden geçen siluetlerin şekillerinden ve renklerinden ziyade
Gözlerini ışıldatacak bir his ararsın.
Hissettiğimin peşinden giden oldum, gördüğümün değil.
Korkmadım.
Bana verilmiş olan nadir bir his, bir güzel an,
Belki bir daha böyle hissetmeyeceğim.
Belki de bu son, yakında öleceğim.
Çarpan kalbim, ölümden daha büyük daha derin...
Üstünden milyonlarca kez geçen sıvının renginden daha sıcak...
Gel buraya.
Dinle, kulak ver bana.
Şimdi koş.
Hissettiğinin peşinden, hissedebildiğin kadar, daha fazlası için kalbini büyüterek...
Tutup çek kendine güzellikleri.
Güzel histe bencil ol.
Yarışa girmek isterse ruhun, bedenin
Güzel sevmekle başlayabilirsin.
Çabalamakta ve göstermekte kendini
Kaçamak bakışları sonlandırıp, birlikte gülmek için çabaladığın anları arttırmanın bir yolunu bulmalısın.
Kaybedebileceğin bir şey yok.
Ölüm, üflenen ruhundan büyük değil ama daha acımasız.
Bunu sakın unutma.
Herkesin bu kadar birbirine benzemek için çabaladığı bir yerde
Ruhun farklı ve özeli arıyorsa
Kalbin çarpıyorsa hala
Gözlerin parıldıyorsa bir bakışta, bir isimde, uzaktan geçen bir siluette gerçekten yaşıyorsun işte...
Gördüğün gözlerin güzelliği burada işte,
Ne renkte ne şekilde sadece ufak bir ışıltıda...
Unutma bir insanın gülüşü güzel değildir, sadece içinizi başka ısıtır
Farklı bakmaz sana, gözlerinin sana bakarken aldığı haldir seni heyecanlandıran
Dediğim gibi güzel histe bencil ol ama kazandığın hisleri elinin altında bilip nankör olma
Bir sabah kalbin atmaz olur
Ya ölüm gelip almıştır ruhunu, ya kalbin feragat etmiştir hislerinden...

YazarHATUN





Piremses :)

İlişkiler karmaşık döngüler, benzer şemalar ve görünmez terazisi bulunan derin yapılardır. Değişen toplum koşulları, ahlak ve etik değerlerl...