Ruhum karanlık bir labirentin içinde çıkış yolu
ararken kendine,
Kapkara elbisesiyle ışığını arayan küçük bir kızım şimdi.
Gökyüzü bana ağlayıp bana üzülüyor.
Hem üzülüp hem kıyıyor ıslata ıslata…
Gök gürlüyor.
Bağırıyor, akıtıyor içindeki kinini…
“Yanlışlar içinde doğruyu nasıl bulacaksın?” derken,
Bir yandan çakıyor
şimşekler kalbimin en derin yerinde.
Kendini bilmez bulutlar yine çok konuştular.
Hem koruyup hem konuştular…
Labiretin dikenlerle dolu köşesine çöküp kaldığımda,
Nefes nefese kaldığımda çaresizce,
Tenime batan diken değil; gerçeklerdi.
Labiretin taş duvarları dayanağım değildi,
Aksine olmam gereken yeri gösteriyordu tüm gerçekler.
Uzaklarda gökyüzünü kırmızıya çalan ateşi görüyordu gözlerim.
Ne beni ısıtacak kadar yakın ne de bana yaklaşması mümkündü.
Ya benim yağmurum onun ateşini söndürür ya da onun ateşi beni yakar kül ederdi.
Küçük bir kız uyandı uykusundan bitti o güzel rüyalar…
#YazarHATUN