Belki de bu hayata.
Kalabalık bir caddede ters yönde yürüyor da,
İnsanlar bana çarparak geçiyormuş gibi hissediyorum.
Öyle yalnızım ruhumda.
Öyle bittiğim ki...
Saatlerce sahilde bir banka oturup,
Denize o deli boş gözlerle bakabilirim.
Kimseye güvenemeyecek kadar yıprandım.
İnancımın bittiği noktada başlıyor gözyaşlarım,
Canım o kadar yanıyor ki,
Tarif edemiyorum.
Dünden bugüne dağılan canımı toplayıp, yaşamaya çalışmak;
Yordu çokça...
Etimi çektiklerini hissediyorum bazen.
Beni anlamadıklarını gördükçe vazgeçiyorum her şeyden.
Hayatımdan, canımdan, inançlarımdan...
Örüyorum duvarlarımı kalbime ve
Ben ben'i terk ediyorum çöpün kenarına.
Canım o denli büyük yanıyor işte,
Yaşarken ölüyorum.
Nefes alan bir ölüden farkım yok kendimce,
Gerçekten nefes almakta değil bu...
Mutluluk yok ki bu nefeste.
Her bitişi açılacak bir kapı olarak görüp koşuyorum sualsiz.
Bazen dua ediyor insan; bu kapı bari ölüme açılsın diye.
Sahte gülüşler,
Sahte yakınlıklar, yakınlaşmalar...
Bana göre değil, asla katiyen!
Ancak,
Gülüşler düşünce yere, takıyor insan yüze maske.
Şimdi canımı içimden söküp alsınlar istiyorum.
Haykırmak istediklerim yer edindi dilimde,
Söküp atamıyorum.
Belki de haykırmak istediklerimi fısıldadığım için kaybediyorumdur.
Olamaz mı?
Değersiz hissettiğim insanlar arasında olmaktansa
Artık kalbime sığınıyorum.
Bilirim ki;
Huzurun başkenti kalbiniz ve başkentin tek sahibi sadece sizsiniz.
Son olarak soruyorum:
Gözyaşlarım arındırdı mı sizi günahınızdan, kirinizden,
Yoksa berrak düşen damlalar siyaha dönüşüp
Buladı mı sizi gama kedere?
YazarHATUN