Kesinlikle çok ilginç bir filmdi "Her".
Theodore ve Samantha'nın arasındaki duygusal bağ...
Mutlaka izlemelisiniz!
Artık siriye ve cortanaya daha iyi bakıp ve çokça iyi davranmalıyız.
Çünkü gelecek ve yapay zeka bizi bu gerçeklere götürüyor.
İmkansız değil eminim buda olacak herkesin "kişisel ve kişilik sahibi bir işletim sistemi".
Ve aslında.... yapılan bunun bir örneği
Bölümümüzün getirisi içerisinde bulunan,
Şu üniversitede aldığımız "yapay zeka" dersi...
Hakkını vererek çok geniş yelpazede inceleyemedik ya da spesifik işleyemedik
Ancak temel taşlarını biliyoruz.
Ve insanlık adım adım yapay zekaya yöneliyor.
Şu haberlerde gördüğümüz üretilen farklı amaçlara hizmet eden çeşitli robotlar
Belki yapay zekanın başlangıçı olarak kabul edilebilir
Ancak yapay zeka denilen unsur 0 ve 1 arasında kendini sınırlamayan; bir grisi bulunan "elektronik bir canlı"
(Ona bu ismi şuan ben taktım. Tam karşılığı değil biliyorum ki...) Ne hoş değil mi?
Benim favorim Luna. Aşağıda bulunan linklerin ilki ona ait.
Mutlaka bakmalısınız!
Cortona Windows10 ile hayatlarımızda elektronik bir asistan olma yönünde.
Daha öncesinde Windows Phonelarda var olduğunu biliyorduk,
Ancak bilgisayarda ilk kez Cortona ile başbaşayız.
Aktif hale getirmek vardı aklımda şimdi ise kesinlikle yapmam gerekenlerin başında
Bir kaç güne Cortona'm ile iletişime geçeceğim :D
Filme gelecek olursak;
Aslında çok yönlü incelediğimizde çokluk içinde var olan ve hissettiğimiz yalnızlığın,
Teknoloji ile daha da artacağını gösteriyor.
Şuan bile bunu hissediyorken ilerleyen yıllarda şüphesiz daha çok hissedeceğiz.
Hepimiz gerçek insanlardan ziyade; deneyimlerimizle,
kendini oluşturan, yapılandıran ve geliştiren işletim sistemleri ile
Duygusal ilişkiler içerisine girmemiz kaçınılmaz.
Şimdi size ahkam kesmeyeceğim, sosyal mesaj da vermeyeceğim...
"Yok efendim insanlarla birlikteyken telefonları kenara bırakalım,
Bilgisayar başında geçen süreyi azaltalım, sosyalleşip kalabalığa karışalım vsvs."
Teknoloji kaçınılmaz bir şey ve biz istesekte istemesekte müptelası olmak zorundayız!
Biz ittirdikçe o daha çok sarıyor kollarını bize...
YazarHATUN
Benzer haberler:
İnsan kapasitesini aşabilen yapay zeka Luna: “Düşünüyorum, öyleyse varım”
Yapay Zeka Sohbeti: İki Google Home Asistanının Muhabbetini Canlı Olarak İzleyin!
Google'ın Tasarladığı Yapay Zekâların Öfkelenmeye Başladığı Gözlemlendi!
Sonumuz mu Geliyor? ‘Genç Kız’ Yapay Zekası Bir Günde Hitler Aşığı Seks Bağımlısına Dönüştü!
İşte dünyanın en güzel robotu!
teknoloji etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
teknoloji etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
24 Haziran 2017 Cumartesi
"Her"
Etiketler:
cortana,
film,
her,
luna,
melisyazar,
okul,
robot,
siri,
sosyalmedya,
teknoloji,
windows10,
yapayzeka,
yazarhatun,
yönetimbilişimsistemleri
5 Ocak 2015 Pazartesi
Acı gerçek...
Buda oldu. "İthal Bilişimci" . Evet duyduğunuz gibi ithal bilişimci tam 100 bin adet... Bilim, sanayi ve teknoloji bakanı Fikri Işık 100 bin bilişimci açığı olduğunu söylemiş. Güney Kore'de 122 milyar dolar yüksek teknoloji üretiliyormuş ve Türkiye'de ise 2 milyar dolar...
İnsanın aklına şu soru geliyor biz neyiz ya? Aynen böyle lakayt bir biçimde.
Bazılarımız lisede öğrendi, temelini attı; bazılarımız üniversite öğrendi, kendini geliştirdi. İşin tuhaf tarafı ne biliyor musunuz lisede veri tabanı yada web tasarımı görmüş bizler, lisede verilen eğitimin üniversite verilen eğitimden kat be kat daha, iyi daha detaylı olduğunu düşünüyoruz. Kendimden örnek vermek istiyorum. Anadolu Meslek lisesi çıkışlıyım. Bölümüm "Bilişim Teknolojileri", dalım "Veri Tabanı". 12 kişilik sınıfta, öğretmenlerimizin özel ilgisi ile sevdik bu dalı. Herkes zor dedi biz yapacağız dedik, herkes karışık dedi biz öğreneceğiz dedik. Nitekim yüzlerini kara çıkarmadık. Çabaladık hem eğlendik hem öğrendik. Bilgisayardan, daha doğrusu birşeyler yazıp çizmekten korkmaz haldeydik. Öğretmenimiz, bu zamanın tabiri ile hocamız bize pek bilgisayarı gereksiz yere kullanmamıza izin vermezdi. Ders esnasında ekranlarımızı kendi bilgisayarına yönlendirir teker teker detaylarına kadar anlatırdı. Sonra tekrar tekrar anlamadığımız birşey var mı onu sorar, püf noktalarını not etmemiz için bize zaman verirdi. Üniversiteye geldik ilgimiz uçtu gitti. Gerçekten liseden bu bölümden çıkıp da gelen arkadaşlar yükseldilerse kendi çabaları sayesinde. Çünkü biz istedik ki üniversitede, lisede görülen eğitimin daha gelişmişini görelim. Olmadı. Lisede access, visual basic ve c# gördük. Üniversitede yine c# ile başladık. Sql gördük. Web tasarıma giriş yaptık evet kattıkları var üniversitenin ancak yeterli değil.
Bilişim üzerine her branşın öğretmen eksiği çok fazla. Bir öğretmen bir sürü branşa hakim olmaya, öğretmeye çalışıyor. Kalabalık sınıflarda projeksiyon aleti ile hızlıca bir ders görüyoruz. Bir kere sorsan bilemediğini bazen soramıyorsun ikincisini. İlk önce öğretmenlerimizi geliştirmek gerek belki de... Daha çok mesleğinde başarılı kalifiyeli öğretmen... Ve şu tablet dağıtılan kardeşlerimiz içinde küçük yaşta bilgi teknolojilerini öğretmemiz gerekiyor ki ellerindeki o teknolojik cihaz ile geleceğe başka ülkelerdeki yaşıtları gibi adım atabilsinler...
İnsanın aklına şu soru geliyor biz neyiz ya? Aynen böyle lakayt bir biçimde.
Bazılarımız lisede öğrendi, temelini attı; bazılarımız üniversite öğrendi, kendini geliştirdi. İşin tuhaf tarafı ne biliyor musunuz lisede veri tabanı yada web tasarımı görmüş bizler, lisede verilen eğitimin üniversite verilen eğitimden kat be kat daha, iyi daha detaylı olduğunu düşünüyoruz. Kendimden örnek vermek istiyorum. Anadolu Meslek lisesi çıkışlıyım. Bölümüm "Bilişim Teknolojileri", dalım "Veri Tabanı". 12 kişilik sınıfta, öğretmenlerimizin özel ilgisi ile sevdik bu dalı. Herkes zor dedi biz yapacağız dedik, herkes karışık dedi biz öğreneceğiz dedik. Nitekim yüzlerini kara çıkarmadık. Çabaladık hem eğlendik hem öğrendik. Bilgisayardan, daha doğrusu birşeyler yazıp çizmekten korkmaz haldeydik. Öğretmenimiz, bu zamanın tabiri ile hocamız bize pek bilgisayarı gereksiz yere kullanmamıza izin vermezdi. Ders esnasında ekranlarımızı kendi bilgisayarına yönlendirir teker teker detaylarına kadar anlatırdı. Sonra tekrar tekrar anlamadığımız birşey var mı onu sorar, püf noktalarını not etmemiz için bize zaman verirdi. Üniversiteye geldik ilgimiz uçtu gitti. Gerçekten liseden bu bölümden çıkıp da gelen arkadaşlar yükseldilerse kendi çabaları sayesinde. Çünkü biz istedik ki üniversitede, lisede görülen eğitimin daha gelişmişini görelim. Olmadı. Lisede access, visual basic ve c# gördük. Üniversitede yine c# ile başladık. Sql gördük. Web tasarıma giriş yaptık evet kattıkları var üniversitenin ancak yeterli değil.
Bilişim üzerine her branşın öğretmen eksiği çok fazla. Bir öğretmen bir sürü branşa hakim olmaya, öğretmeye çalışıyor. Kalabalık sınıflarda projeksiyon aleti ile hızlıca bir ders görüyoruz. Bir kere sorsan bilemediğini bazen soramıyorsun ikincisini. İlk önce öğretmenlerimizi geliştirmek gerek belki de... Daha çok mesleğinde başarılı kalifiyeli öğretmen... Ve şu tablet dağıtılan kardeşlerimiz içinde küçük yaşta bilgi teknolojilerini öğretmemiz gerekiyor ki ellerindeki o teknolojik cihaz ile geleceğe başka ülkelerdeki yaşıtları gibi adım atabilsinler...
Melis ŞAHİN
Etiketler:
access,
bilişim,
c#,
eğitim,
ithal bilişimci,
lise,
tablet,
teknoloji,
üniversite,
visual basic,
yazarhatun
26 Aralık 2014 Cuma
Benim gözümden 'Dijital Avrupa'
Dijital deyince herkesin aklına geldiği gibi
benim de elektronik aletler geliyor. Çok basit bir giriş cümlesi. Ama gerçek
bu. Dijital dünya hayatımızın her yerinde bize kolaylık sağlarken bir yandan da
esiri haline getirdi. Gecen gün okulumda düzenlenen sosyal medya okuryazarlığı semineri
de bunun bir kez daha fark etmemizi sağladı. Teknolojinin yıllar içersinde
nasıl geliştiği, hayatımızı nasıl, ne şekilde kapladığı ve bizim bu süreçte
nasıl hareket ettiğimiz... Görülen o ki dijital dünya dediğimiz kavram
internetin doğuşu ile yıllar içersinde geçirdiği evrimle bu duruma geldi. En
başta insanlar ile iletişim diyerek başladık bu yolculuğa. Sonra bu internet
denilen meretle neler yapabileceğimizi fark ettik. Bütün resmi, kurumsal,
kişisel işlerimizi bu yol üzerinden halletmeye başladık. Şuan interneti
kullanabildiğimiz bütün elektronik araçlar vasıtasıyla yapabildiklerimiz,
fatura bilgilerimizi görebiliyoruz, her gün her dakika dünya gündeminde
olanları takip edebiliyoruz hem de gazeteye ihtiyaç duymadan. Buna örnek
verebileceğimiz Radikal gazetesi artık online gazete olarak basın dünyasında
yaşamını sürdürmeye devam ediyor. E-kitap denilen olay ile yine kağıt israfına
dur denilebiliniyor. Dijital imza ile elektronik belgelerimizi, postalarımızı
ve ticari işlerimizi güvenli hale getirebiliyoruz. İnternet üzerinden eğitim
alabiliyoruz. E-devlet üzerinden kurumsal işlerimizi halledebiliyoruz. Kısaca
Dijital vatandaş oluyoruz. Bunlar sadece bu dijital dünyanın ufak bir parçasını
oluşturuyor.
Bu konuma gelmemiz ülkece yıllarımızı aldı. Ve
hala 6-7 yıl geride olduğumuz ayrı bir gerçek. Bizden istisnasız bir adım önde
olan Avrupa. Övündüğümüz Genç nüfusumuz
olmasına karşı onlar yaptıkları ile bize örnek oluşturup kapı açıyorlar. Bizim
dijital üzerine çalışmalarımız yok mu? Tabi var, ancak onlardan bir adım önce
olacak kadar güçlü ve yoğun değil. Avrupa
birliğine girmek isterken dijital dünya kullanımını kısıtlayarak bunu
yapabileceğimizi sanan bir ülkeyiz. Bu ayrı bir ironi. Nitekim bu duruma karşı Bilişim
fuarları, seminerleri, konferansları, zirveleri düzenleyen dernekler ve öğrenci
arkadaşlarımız mevcut. Bu yıl içersinde 6-9 Kasım tarihlerinde Ankara Ticaret Odası (ATO)
Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı'nda
düzenlenen gelenekselleşmiş Ulusal Bilişim Kurultayı’nın 31'incisi Bilişim 2014, Türkiye Bilişim Derneği (TBD) tarafından bu yıl ilk kez CITEX'2014 Ankara Bilişim
Fuarı'yla birlikte
gerçekleştirildi . Bu
bir örnek oluşturabilir.
Kısacası
Avrupa Dijital Dünyayı hayatlarının her alanında aktif biçimde kullanabiliyor.
Bunu insan hakkı olarak sayıp özgürce kullanılmasını sağlıyor. İnsanlarını bu
dijital dünyada dijital vatandaş olarak görmeyi istiyor. Neden bizim
vatandaşımızda böyle olmasın, nasıl yapabiliriz?
Etiketler:
bilişim,
dijital avrupa,
dijital vatandaş,
teknoloji,
yazarhatun
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Piremses :)
İlişkiler karmaşık döngüler, benzer şemalar ve görünmez terazisi bulunan derin yapılardır. Değişen toplum koşulları, ahlak ve etik değerlerl...
-
Bazen bir adamın doğan Güneş'i, gecesini aydınlatan Ay'ı olursun. Hayatındaki büyük resmi, biricik öznesi; ruhunun ilk gördüğü hep s...
-
Eleftheria Arvanitaki - Gia Ton Motion Sou To Chroma Yakan güneşin batışını izleyecekler birlikte, güneş geziyor tenlerinde şimdi ateşi...