9 Kasım 2011 Çarşamba

Sonsuzsun...

1881-

Sonsuzsun atam...
Seni içinde arayıpta bulamayan kaybolup gitsin bu cihandan...
Sözümüz var atam...
Seni, devrimlerini, yoktan var ettiğin bu ülkeyi ve varmak istediğin yeri unutmayacağız onlar için savaşacak gençlerin senin için savaşacak askerlerin var... Seni ancak bu yollarla sonsuza dek yaşatabiliriz...
Sonsuzsun atam...
Bu cihanda senin için çırpınan tek bir kişide kalsa sen sonsuzsun atam... Sarı saçlım, Mavi Gözlüm...

Melis ŞAHİN

8 Ekim 2011 Cumartesi

Ne yapılır?

   Ne yapılır? ne yapılabilir ki bu durumda herşey bir gün ortaya çıkacağını bile bile devam mı edilir?.. devam ediyim mi? ya sonra herşey öğrenilirse... kötüyü çekmek istesemde yaratılacak kaosu düşünüyorum. Yaşadıklarımı yaşayacaklarımı düşünüyorum hazır mıyım acaba? hazır olabilirmiyim bir gün gerçekten? gerçek anlamda herşeyin karşısına çıkabilecek kadar güçlü olabilir miyim? korkmadan yaşadıklarımı savunup yaşayacaklarımın sorumluluğunu üstlenebilir miyim? peki bu olanlar tesadüf mü? kader mi? Peki ya geleceği yaşar pişman olursam ya bazı şeyler dönülemez yollara saparsa... Ya geçmişi ister, geleceği kaybedersem... kararsızlık içinde kaybolmak istemiyorum. Kendimi kurtarabilir miyim?

6 Ekim 2011 Perşembe

??

    İnsanlardan vazgeçtiğinizde neden bütün çarkların yönü sizden tarafa döner hiç düşündünüz? Hayatınızın her döneminde bir sürü insan... kalplerde, akıllarda farklı yerler tutmuş onca insan (aile, dost, sevgili, arkadaş, akraba...), getirdikleri değişim... Getirdikleri değişim ve sizden alıp götürdükleri onca şey olgunlaşmanızı sağlar farklı düşünme farklı bakış açısı yaratır. O insanlara karşı olan bütün durum ve davranışlar bir süreç içersinde değişir. Onlarında alıştıkları belli bir davranış biçimi vardır. Bekledikleri, umdukları ya da umut ettikleri tutumu bir süre sonra göstermediğiniz zaman psikolojik olarak düşüş yaşarlar, aynı sizde onlar gittiğinde oluşan çöküş gibi...
    Bazen sizden alıp götürdükleri onca şey için onlara tşk.etmeye başlarsınız, bazen iyi ki gitmiş dersiniz, bazen hiç olmamış sayarsınız, bazen özlersiniz, bazen onun yokluğuna alışsanız bile ona ayrılan yeri hep boş bırakırsınız... onlarda bazen sizin ilginizi özlerler... Bekledikleri davranış karşılanmadığı için onlarda da kaybetmenin acısı oluşur... ve böyle sürmeye devam eder.

Melis Şahin

2 Ekim 2011 Pazar

geç kalmak

   Hiç bazı şeyler için geç kaldığınızı düşündünüz mü? Ben nedense hiç oyle bir duyguya kapılmadım. Ama etrafımda o duyguya kapılan çok insan gordüm. Yaptığım ve yaşadığım şeyler için pişmanlık duymadım ama yine birtane "keşke"m oldu. " Keşke daha iyisini yapabilseydim."
   Bazen de bir sürü "keşke"si olan insanlar gordüm. Her anıya bir "keşke" saklamış hepsi... "Keşke"leri akıllarına gelince acı çekiyorlar... onlara bakınca üzülüyorum. Geçmişlerini "keşke"lerle yoğurmuşlar, geleceklerini mahvediyorlar, "şimdi" desen geçmişe ait bir an zaten, elinizde ne kaldı geriye?... nedir yaşanılanlar için duyduğunuz bu pişmanlıklar?...

-Melis-

30 Eylül 2011 Cuma

Puzzle (yap-boz)

   Hayatlarımız aslında birer puzzle... yaşadıklarımız çerçevesini oluşturuyor, herkesin görebildiği, yorum yapabildiği yada dıştan bakıldığında puzzlen ne kadar büyük olduğunu gösteren yeri... her yaşadığımız deneyim, yenilik birer puzzledır, bahsettiğimiz çerçeve ise deneyimin büyüklüğünü gösterir. İlk önce şeklini yaparız herkese gösteririz sonra çerçeveyi bitirip önümüze çekeriz puzzleı, diğer parçaları toplarız. Birleştirmeye çalışırız, didinip dururuz, sonra başarırız. Her parçayı taktıkça bütünü görürüz, bilmediklerimiz ortaya çıkar gerçekler gözükür, bazen kaçar bazen üzülür ama eninde sonunda görürüz görmemiz gereken büyük resmi... sonra puzzle biter bir kenara fırlatır çoğumuz, çoğumuz ise bir köşeye saklarız, koruruz. Emek vermişizdir çünkü zamanında, çabalamışızdır bizim için basit değildir bu deneyim... Benim için önemli olan kaç puzzle yaptığım değil; puzzlen büyüklüğüdür. Biriktiririm... çünkü kenardan köşeden çıkarıp baktığımda kendimi görürüm. Büyüklüğü ise; çabamı, verdiğim değeri gösterir. Aslında bu benim büyüklüğümdür.

   Bazılarımızda bitirdiğimiz puzzle(yap-boz)ı geri bozarız... Emek verip, vazgeçmek niye? ya da sıkılıp yaptığımız yere kadar bozup kutuya kaldırmak niye? Kesmedi mi gözümüz, korktuk mu toparlayıp herşeyi bir kenara geçmek iyi gelir çoğumuza. Yaptığımız yeri hiç yapmamış farzedip, hiç o puzzleı almamış gibi devam ederiz hayata, günlük yaşantımıza. Bu da benim gözümde, karşımdaki insanın karakterini oluşturur. Kimseye gidipte karaktersiz diyemem herkesin iyi-kötü bir karakteri vardır... bu sadece puzzle(deneyim) verdiğin değeri ve sabırı gösterir... emek ister bu işler.

Melis ŞAHİN

22 Eylül 2011 Perşembe

Yanında Kalmam

Başta her an gidecekmiş gibi yanında kalmam, korkutuyordu seni. Bana her bakışın korku doluydu her gülüşün melankoliye kaçık... Ne sımsıkı sarıyordun ne de tamamiyle bırakıyordun beni, bir nevi varla yok arasındaydım sende, ellerinde... Günler geçtikçe gozlerin dolmaya başladı, günler geçtikçe ağırlaştı yükün. Sonra tamamiyle susmaya karar verdin, kendi içinde çelişkide kaldın... kendinle konuştun günlerce, cevaplarını bildiğin sorular sordun kendine... sonra cevapsız sorularından biri oldum bende, benide gomdün suskunluğa sonra gittin, yarattığın kaos ile başbaşa bıraktın beni. Giderken elinde kalan, cevaplarını bildiğin sorularını da bana bıraktın...

Piremses :)

İlişkiler karmaşık döngüler, benzer şemalar ve görünmez terazisi bulunan derin yapılardır. Değişen toplum koşulları, ahlak ve etik değerlerl...