15 Aralık 2015 Salı

Kapalılık

Kapalılık kavramı hakkında herkesin kafasında deli soru işaretleri var. Herkesin kendince tarzı. Mezhebimi, tarzımı, bilhassa düşünüş tarzımı eleştiren çok insanla karşılaştım. Beni aykırı bulan insanlığımı sevsede, beni yanlış bulan. Aldırış etmedim hatta umursamadım bile.
Kim oldukları, benim hayatımda kapladıkları kısım beni etkilemedi. Ama dilleri uzamış insanlara kendimi daha iyi savunabilmek için Kuran'ı Kerim'i okudum. Okumadan önce de biliyordum kapanmak farz, emir, ayet. Kitapta var  bir kere inkar edemezsin. Evet bir kez daha öğrendim bu sefer gözümle. Ama kapanamayacağımı, kapansam da dayanamacağımı biliyorum. Çünkü ne anne ne de baba tarafım kapalı değil. Bünye alışık değil bir kere. Ancak şundan da eminim kapalı olursam zamane kapalılardan daha kapalı olacağımı da biliyorum.
Başımı kapatıp daracık tayt ya da pantolon giymezdim. Zaten makyaj yapmam kolay kolay, bilen bilir beni o zaman hiç yapmam. Erkeklerle davranışlarıma dikkat ediyorum ama o zaman özeni daha çok artırırım. Kuranda baş örtünüz omuzlarından aşağı inecek şekilde örtünün diyor, ziynet eşyalarınızı mahreminiz dışında kimse görmesin diyor ooo ben kapalı bacımın iç çamaşırının izini görüyorum sen diyorsun ya.
Şimdikilerin kapalılığını açık olduğum halde eleştirme hakkını kendimde görüyorum. Çünkü açıksan bu ülkede, kendini bilmez, başını boğazını sıkmış kadınların daha doğrusu -dini çenesine vurmuş beynini kaybetmiş- kadınların altlarındaki daracık pantolonlarla bana orospu yaftası yapıştırmaya çalıştıklarını biliyorum.  Etek giyerim, elbise giyerim mevsim zaman mekan fark etmez benim için
en azından onun içinde nasıl davranmam gerektiğini biliyorum.
Beni tanıyan erkeklerin beni gördükleri halde orospu damgaları vurmamaları ne kadar güzel bir şey haberiniz var mı? İnsanlar içimi biliyor ve bu kız yapmaz diyebiliyor.
Bedenimi öne sürmem hiç bir zaman, insanlığımı sevenler çevremde. Neden etek, elbise giyiyorsun?Yazın sıcağında pantolon giyde göreyim seni diyorum, ben yapamıyorum.
Gerçekten olmuyor. Kışın neden giyiyorsun? Kendimi iyi hissediyorum her gün pantolon giymekten sıkılıyorum.
Erkeklerin bakışları...  diye cümlelerini başlatıp bana çenelerini açıyorlar. Sanane! vallahi sanane...
-Erkekler nefslerine hakim olamıyorlar- sebebiyle baş örtüsünü sadece onlar azmasın ya da
bakmasın diye takmak ne kadar doğru? Bir erkeğe biat etmek için kendimi kapatmam ne kadar doğru?
Baş örtüsündeki maksat Allah'a biat etmek değil mi?
Zamanla insanların baş örtüsüne ve kapalı insanlara bakış açısının değişmeye başladığını fark edersiniz. Aslında onlardan bazılarının bizden daha fena olduklarını fark edersiniz. Daha orospu daha yalancı daha iki yüzlü. Amacım kapalı-açık ayrımına düşürmek değil. Bir kadının açık olsa da kapalıdan daha namuslu daha imanlı, bir kadının kapalıda olsa bir açığa yapıştırdığı yaftadan daha orospu daha karaktersiz olabileceği. Gerçek olan kalpte, Allah aşkıda Allah'a imanda kalpte... orda başlıyor. Ondan geldik ona döneceğiz...

Yazar Hatun


Farklı Ol

"İnsanların bana baktığı noktadan kendimle tanışmak isterdim." Ne kadar güzel bir cümle değil mi bilhassa ince düşünen beyinler için. Beni tanımayan ancak hakkımda belli bir düşünceye sahip olan insanlarla ilerde tanıştığımda hakkımda sahip oldukları o düşünceleri öğrenmek beni mutlu ediyor. Sert duruyorsun, gözlüklerinle beraber disiplin sahibi biri imajını çiziyorsun, çok somurtkansın bazıları ise çok güzel gülüyorsun, seni okulda gördüm eğlenceli birine benziyordun bla bla bla... Hep benzer düşünceler, aşina olduğum söylemler... Beni tanıdıkları andan itibaren aslında hiç bir zaman tam anlamıyla tanıyamacakları biriyle muhattap olduklarını fark ediyorlar. İşte o anda başlıyor her şey. Bazen diyorum keşke onların düşündükleri, bana baktıkları noktadaki gibi sert, disiplin sahibi, despot ya da tam tersi her daim eğlenceli. Ama hiç bir zaman keskin bir karaktere sahip olmadım. Ben kime nasıl davrandığımı kontrol eden bir insan olmadım. Kime nasıl istiyorsam öyle davranırım diyen biri asla... Hep kalbimle yöneldim. Duygularım yönetti beni genellikle. O gün mutluysam bambaşka bir kızı gördüler, üzgünsem bambaşka, sinirliysem apayrı... Sevgimi göstermekte sınırlama koymadım kendime. Kimi ne kadar seviyorsam, hareketlerim ile karşımdakinin kalbini dolduruyordum işte.  Birini sevdiğim zaman kendimi sevdirebildiğimi fark ettim öncelikle. Ben kimi seversem seveyim can-ı gönülden severim. Annem kızar bazen çok değer veriyorsun insanlara diye. Ben insanım işte insan gibi insan olan böyle davranır eğer gerçekten insansa özünde. Bunu okuyup taklit etmeye çalışacak çok insan var çevremde orda burda şurda. Buna rağmen yazıyorum işte. Ancak hayatımda kendime koyduğum sonsuz bir hedef var "Farklı Ol." Sana yaklaşmak isteyen insanların sende buldukları, farklı olman ya da onlara yaşattığın benzersiz farklılıklar olmalı. Her durumda her zaman geçmişte ya da şimdi diyebilecekleri "O Farklı." Bu yüzdendir belki de herkesin verdiği tepkileri vermem, herkesle aynı düşünmem, herkes gibi asla sevmem... Öz'üm bambaşka benim. Mutluyum kendimle...

Yazar Hatun

Kaçıncı Güven?

"Güven". Eminim güven hakkında çok yazım vardır eskiye bakarsak. Şimdi bir daha dökmek istedi kalbim cümlelerini... "Melis koyul yazmaya, dillendirdiklerimi dök." dedi. Biat ettiğim somut, tek varlık o. Güveni iki boyuttan üç boyuta çıkardım (kendi benliğimde). Birincisi; birinin seni fiziksel olarak koruyacağına inandığın durum, ikincisi; birinin sana yalan söylemeyeceğine, bir şeyler saklamayacağına inandığın durum, üçüncüsü; birinin sözüne güvenerek bir işe ya da işlere kalkışmak ve onun hem sana verdiği sözde hemde arkanda durmasına inandığın durum. Açıklayıcı olduğumu düşünüyorum. Birbirlerini kandırmak, yalan söylemek ve bencil olmak için yarışan insanlar varken güveni arıyor insan "kayda değer olmayan insan ruhlarının boş sokaklarında..."
İsterdim insanlara öğretmeyi küçük  yalanların ve sırların büyük yaralara yol açtığını. İsterdim göstermeyi bok insanlara bulaşınca, yüzlere sıçrayan pislikleri ve yine isterdim hissettirmeyi basit insanların ruhları ne kadar kötüye yönelttiklerini... Güven şimdi nerede? İnsanlara yalan söylemeyi sevmem. Yalan söylemeyi becersem de sevdiğim ama çok sevdiğim insanlara yalan söylemem.  Saklamak benim için sakladıklarımda boğulmak demek. Zor durumda olmadıkça saklamam kimseden kolay kolay bir şey. Kimseyi yarı yolda bırakmam. Nefret etsem de o insandan kolay kolay çekip gitmem. İşin ucunda pişmanlıkta var, haksızlık yapmışta olabilirim belki ilerde anlarım. Bu hisler ya da insanları kaybetmek hissi iğrenç bir şey. Ondan kimseden gitmem. Ben böyleyken ve ben bu denli ince düşünüp insanların bana güvenmesini sağlıyorken, karşımdakilerin benimle derdi ne? Çözemedim. Gerçekten çözemedim. Ey ahali ne istediğiniz belli ne istemediğiniz ne sevdiğiniz belli ne sevmediğiniz... Adam gibi sözde durmak çok mu zor. Şerefsizlik paçalardan akıyorken hayata ve hayallere doğru yürümek zor olmuyor mu? Gerçekler zorlaştırmıyor mu adımları? Peki ya vicdan o bas bas bağırırken siz nasıl susuyorsunuz? Cesaret dna'da yoksa sizde haklısınız çok zor.

Yazar Hatun

14 Aralık 2015 Pazartesi

Şarap

Bazen hayata karşı olan yorgunluğunu
İki kadeh şarap geçirebilir mi?
Biri sana diğeri ona...
Aralığın başında, kışın soğunda,
Ilık bir akşam hissettin mi hiç
yüzüne çarpan hafif rüzgarda?
Sessizliğe vurdun mu kendini onunla;
bir kapının tokmağında,
metruk bir köşkte,
güzel şekillendirilmiş demir bir korkulukta?
gizlice öpüşmek istedin mi
sokak lambasının hemen altında,
o boş sokaklarda?
Samimiyeti bir fotoğraf karesinde ölümsüzleştirmek istedin mi,
sana bakan o bir çift gözü yakaladığında?
Gökyüzüne bakarak söylenen bir şarkıda buldun mu kendini
yıldızlar izlerken sizi?
Bir yasemin kopardın mi 
hayalini kurduğunuz o şirin evin bahçesinden?
Ah ne güzel kokar o yaseminler...
Peki ya en güzel an'ı bir kokuya sığdırdın mı 
Sana sarıldığında?
İşte o iki kadehtir güzel bir gecenin sonu
Sıcak bir öpüştür o gecenin sonu...

Yazar Hatun




8 Aralık 2015 Salı

Etrafım yarım kalmış aşklarla dolu, benzer bitiş hikayeleri...
Dön bak aşk bir keredir işte kim ne derse desin kime ne söylerse söylesin.
Seversin ama nasıl seversin söyleyim mi?
İnsanlığını seversin,
Seni sevdiği için seversin,
İlgilendiği için seversin,
Arkanı toparladığı için seversin
Ama birini "BAŞKA" seversin.
İşte Aşk o bAŞKanin içinde...
Bir erkek içinde bAŞKa olmakta onda "KADINIM" olmaktır...
Bir gün "kadınım" der, bir gün "hatunum"...
Çok iyi bilirim bu kelimeleri ve yarattığı hisleri. Ne güzeldir bir adamın kadını olmak, hatunu olmak...
Senden öncesi de olabilir senden sonrası da.
Hatta belki biriyle seninle mutlu olduğundan daha çok mutlu olabilir, ona değer verebilir, belki zorlarsa sevebilir hatta onunla evlenip yuva bile kurabilir.  Çocuklarının annesi olduğu için değer verir yine hatta kıskanadabilir. Ama kalbi mahremidir, dokundurtmaz kimseyi. Bazen -Mış gibi yapar. Seviyormuş gibi değer veriyormuş gibi mutluymuş gibi...
Ama adam hayatında bir kere evlenmeden bir yuva kurar kendine,
Bir kadını hem sevgilisi, hem çocuğu, hem kadını yapar,
Bir adam ilk kez bu denli hayal kurar...
Bitsin ne önemi var. Nasıl bittiğinin ne önemi var...
Karısı olamasam da Kadını olarak kalacağım nasıl olsa...
Bir adamın en büyük pişmanlığı, ağzından çıkan en değerli keşkesi, yarım kalan hayalleri...
Ama Ben olacağım işte...
Bir sır gibi kalbinde gölge gibi belli belirsiz yanında...
Bakan yüzlerin göremeyeceği kadar derinde...

Yazar HATUN

7 Aralık 2015 Pazartesi

ukde

her kadına yakışmaz kadeh
kadın önce kalbe yakışmalı
sonra bir erkeğin gözlerine
içinden zikrettiği tek isim senin ki olmalı
yanında olmasına gerek var mı
milyonlarca km uzakta da olsa
siz aynı masada
birbirinizin gözlerinin içine bakarak içmiyor musunuz zaten
dilinizden dökülen nağmeler birbirinizin kulaklarına dolmuyor mu inceden
buruk bir gülümseme ile selamlamıyor musunuz birbirinizi
birinizin gözleri doluyorsa
diğeri devamını getirip
dökmüyor mu gözlerden o naif taneleri
rakıyı anlamlı kılan zaten bu değil mi? AŞK
o kadar yakışıyor ki kadeh ellerime
dalıyor derinlere gözlerim
biliyorum uzaklarda sende oturmuş beni izliyorsun
herkesi yok sayıyoruz,
siliyoruz,
bir tek biz kalıyoruz.
seviyorum bu tadı, ağzımda bıraktığı acıyı...
her yudumda dinliyorum yarım kalmış bir öyküyü
pisliğe bulanmış şimdiyi, ilerisini göremediğimiz geleceği...
biz sadece geçmişi izliyoruz onu rakının beyazıyla temizliyoruz...

Artık ukde içimizde;
edemediğimiz iki kelam, karşılıklı içemediğimiz rakı...

Yazar Hatun


Piremses :)

İlişkiler karmaşık döngüler, benzer şemalar ve görünmez terazisi bulunan derin yapılardır. Değişen toplum koşulları, ahlak ve etik değerlerl...