Bazıları yazdıklarım ile aşka gelebiliyor.
Harekete geçebiliyor.
Hatta doymayıp tekrar tekrar okuyup, okutuyorlar.
Bu yazılar fasa fiso bende daha neler var neler...
Aşka gelmek istedikten sonra
Bende aşkı diriltebilecek ne yazılar var
Aşık edebilecek ne cevherler var.
Kalbin büyüklüğünü,
Bazen tek cümledeki derin mana,
Bazense koskoca bir yazıda geçen tek kelime belirler.
Kullanmasını bilene...
Şimdi belki o beyninizi bunlara yoracaksanız.
Boşver çalışmış olur.
Bak işe yaradı gördün mü?
Ustaysan şayet dilin, kıvraksa duygularda,
Aşk denildiğinde harekete geçiyorsa dolu dizgin kalbin,
Varsa sözün hayatın tecrübesine dair,
Herkesin içindekini dökersin ortaya.
Edepli sandığımızın edepsizliğini,
Hanımefendinin içindeki, gerçek yüzü olan mahalle karısını...
Kimse göründüğü gibi değil.
Kim bilir seni söyleyim mi?
Derin'in
Derinliğine giren,
Seni bulan,
Sende kendini bulan,
Seni bilir.
Senindir.
Sendendir.
YazarHATUN
15 Ağustos 2016 Pazartesi
13 Ağustos 2016 Cumartesi
Ölüm mü...
12.08.2016
Hayat sürprizleri ile meşhurdur.Sever ağlatmayı hayat,
Bazen ise güldürmeyi kıkır kıkır.
Bazense ölümle taçlandırır kötü şakalarını.
Bilirim nefesi şah damarımızda ama düşünmezdim
Bu denli yakın olacağını...
Can'ımın canının yanacağını düşünmemiştim.
Onun gözlerinden dökülen kıymetliler
İlk kez bu denli deldi işledi kalbimi.
Tuttuğun elin buz gibi olması değil de,
Onunla yaşadığın ya da yaşayacağın her anı,
Her dakikayı,
Her saati dondurmak
Hatta ertelemek sonsuza kadar...
Ve sever ölüm hiç ummadığın anda hatırlatmayı kendini.
Bir imtihan bu.
Söylemek istediği sarıl sevdiklerine,
Her an zamanı donduracaklarmış gibi
Ya da erteleyebilirlemişcesine güzel günleri...
_____________________
Seni Seviyorum Can'ım...
YazarHATUN
Etiketler:
can,
melisyazar,
ölüm,
sarılmak,
sevgi,
yazarhatun
10 Ağustos 2016 Çarşamba
geceyi bana verin gündüzler sizin olsun :)
baslangıçlar güzeldir her zaman,
merak edersiniz giz yaratır.
senle aramda olduğu gibi...
benim hayatımın amacının bazen "benzersiz olmak" olgusu olduğunu düşünüyorum
biliyorum insanlar birbirlerinden çok farklıdır
ancak içinde ben olduğum hiç bir şey sıradan olmamalı.
Fotoğraftaki samimiyet, sarıldığım bir insan, dokunduğum bir yüz
sevişirken bile ben gibi olmalı her şey...
öncelikle kendin ol diyerek başladım buna.
orta okuldaydım, kendim olmanın beni eşsiz kılacağının adımlarını attım.
sevdiğim her insan içinde bu böyle, ben gibi sevdim
prosedürsüz, adetsiz, bana özgü...
ayrıca rakıyı da çok severim :)
sevgilimle bir etkinlikle, kalabalık bir toplulukta tanıştık.
Onun müzik grubu vardı şarkı söylecekler, şiirlerimize eşlik edeceklerdi.
Ben ise hem dans edecek hemde şiir okuyacaktım.
Kapıdan girişini bana bakışını hatırlıyorum.
Önünde dans ederken beni izleyişini,
Hatta her sahneye çıkışımda, beni en önden seyredişini...
27 Aralık'ta son provada doğru düzgün konuşmadığım o kişinin,
benimle ahenkle, deli gibi dans edişini gördüm.
Biraz Barış Manço'dan, ucundan da Elvis Presley...
Bir insan beni nasıl, ne şekilde etkileyebilir bu bile net değil.
Bu başlangıçta ben gibiydi...
Yaşadığım ilişkiler, birde onların marjinal başlangıçları ileride torunlarıma anlatacağım anıların bir kısmında var.
"Ruhu çılgın, bolca duygusal bir büyükanneniz vardı." demek istiyorum.
Ruhumu uçlarda yaşamayı, kalpleri sınırsızca çarptırmayı seviyorum.
Farklı hissettirmeyi, farklı bir ilişki yaşamayı seviyorum.
Feyz alınacak çok huyum olduğunu,
Beni seven insanlarda gördüm.
Bana dönüşleri masumane bakışlarla, sıcak sarışlarla oldu.
Sıradan bir insana, sıradan kollarla sarılınmaz.
Öyle güzel sarılan bir insanda, sıradan sevilemez.
Sol'umdasın. Koy kafanı ve dinle.
Bak sana neler söylecek :)
YazarHATUN
baslangıçlar güzeldir her zaman,
merak edersiniz giz yaratır.
senle aramda olduğu gibi...
benim hayatımın amacının bazen "benzersiz olmak" olgusu olduğunu düşünüyorum
biliyorum insanlar birbirlerinden çok farklıdır
ancak içinde ben olduğum hiç bir şey sıradan olmamalı.
Fotoğraftaki samimiyet, sarıldığım bir insan, dokunduğum bir yüz
sevişirken bile ben gibi olmalı her şey...
öncelikle kendin ol diyerek başladım buna.
orta okuldaydım, kendim olmanın beni eşsiz kılacağının adımlarını attım.
sevdiğim her insan içinde bu böyle, ben gibi sevdim
prosedürsüz, adetsiz, bana özgü...
ayrıca rakıyı da çok severim :)
sevgilimle bir etkinlikle, kalabalık bir toplulukta tanıştık.
Onun müzik grubu vardı şarkı söylecekler, şiirlerimize eşlik edeceklerdi.
Ben ise hem dans edecek hemde şiir okuyacaktım.
Kapıdan girişini bana bakışını hatırlıyorum.
Önünde dans ederken beni izleyişini,
Hatta her sahneye çıkışımda, beni en önden seyredişini...
27 Aralık'ta son provada doğru düzgün konuşmadığım o kişinin,
benimle ahenkle, deli gibi dans edişini gördüm.
Biraz Barış Manço'dan, ucundan da Elvis Presley...
Bir insan beni nasıl, ne şekilde etkileyebilir bu bile net değil.
Bu başlangıçta ben gibiydi...
Yaşadığım ilişkiler, birde onların marjinal başlangıçları ileride torunlarıma anlatacağım anıların bir kısmında var.
"Ruhu çılgın, bolca duygusal bir büyükanneniz vardı." demek istiyorum.
Ruhumu uçlarda yaşamayı, kalpleri sınırsızca çarptırmayı seviyorum.
Farklı hissettirmeyi, farklı bir ilişki yaşamayı seviyorum.
Feyz alınacak çok huyum olduğunu,
Beni seven insanlarda gördüm.
Bana dönüşleri masumane bakışlarla, sıcak sarışlarla oldu.
Sıradan bir insana, sıradan kollarla sarılınmaz.
Öyle güzel sarılan bir insanda, sıradan sevilemez.
Sol'umdasın. Koy kafanı ve dinle.
Bak sana neler söylecek :)
YazarHATUN
Etiketler:
aşk,
dans,
geçmiş,
gelecek,
hayal,
hayat,
herşeyvar,
kendin ol,
kendini bul,
melisyazar,
yazarhatun
6 Ağustos 2016 Cumartesi
bak bakiyim.
Bazen yazdıklarımın dikkat çekmesini seviyorum
Bloğuma girenler oluyor
hatta her gün düzenli giriyorlar
şu sıralar bir İzmir takıldı gidiyor.
merak ediyorlar işte
içlerine kuşku düşüyor
kuskularını körüklememi isterler yoksa
susup gereksiz fazla huzurlu davranışlarda bulunmalarına eşlik mi etmeliyim?
beyinsiz olduklarına sevinip, hayatlarının sonlarına kadar böyle olacaklarına üzülmeliyi miyim?
peki gerçeklerden habersiz kendini uyanık sanan gerizekalının biriyse ne demeli ne söylesem bilemedim...
bazı şeyler silinse de, yok sayılsa da, konusulmasa da aslında yerlerinde hep durur.
silinen cümle toplulukları, beyinde saklanan anılar, kalpteki atışlar...
farz et ki saklarsın içi kırmızı kadifeden bir sandıkta...
pek yumusak, fazla özel ama dısardan sıradan
işte ben o sandıktayım :)
şimdi bunu okuyunca ne anladın bana yorum yazabilirsin :)
insanlar hep böyle..
sevdiğin, seviştiğin, söylediğin, dinlediğin senin hissiyatın kadar özel ama sana özel
baskaları bakmaz senin baktığın pencereden
aynı frekansta olan kalpler aynı hissiyatla sevişebilirler
severler, hissederler, değerli kılarlar...
ama aç gözünü iyi bak, iyi öğren
bilhassa yalanları...
sev detayları
yoksa salak yaparlar seni huzurlu ama salak.
unutma bütün gerçekler o detaylarda gizlidir
aşk diye birşey var.
kendini dünyanın en akıllı insanı sanan gerizekalının biri aşk tutkudur
internette yazan bir haberin aşk sadece cinselliktir der
ama sadece türkiye'de bu böyle.
aşk diye belledikleriniz sadece bel aşağısı olmaz
dikkat edin bel aşağısı için sizinle birlikte olanda aşk diyorsa
o adamın aşkından pek bir şey beklememek gerekir.
sonucunda aşkı zevki kadar.
gavur deyip kötülediğiniz bile yeri geldiğinde aşk ile cinselliği ayırabiliyorken
bizim insanımızın biçtiği değer bu kadar olur
kısacası
dikkat et seni seviyor mu sevmiyor mu bu insan
bugün niye bu kadar arsız yazdım bilmiyorum.
Dalda dala atladım gibi gözüküyor
biliyorum, ancak hepsi birbiriyle bağlantılı benim seviyeme yükselebilirsen tabi :)
yazı yazarken ve dans ederken ego yapmayı seviyorum
ee bazıları gibi 7/24 yürüyen balon değilim buna da şükür :)
dikkat etmedim büyük küçük harfe, kusura bakmayın.
saat 05.51 size günaydın bana iyi uykular.
YazarHATUN
Bloğuma girenler oluyor
hatta her gün düzenli giriyorlar
şu sıralar bir İzmir takıldı gidiyor.
merak ediyorlar işte
içlerine kuşku düşüyor
kuskularını körüklememi isterler yoksa
susup gereksiz fazla huzurlu davranışlarda bulunmalarına eşlik mi etmeliyim?
beyinsiz olduklarına sevinip, hayatlarının sonlarına kadar böyle olacaklarına üzülmeliyi miyim?
peki gerçeklerden habersiz kendini uyanık sanan gerizekalının biriyse ne demeli ne söylesem bilemedim...
bazı şeyler silinse de, yok sayılsa da, konusulmasa da aslında yerlerinde hep durur.
silinen cümle toplulukları, beyinde saklanan anılar, kalpteki atışlar...
farz et ki saklarsın içi kırmızı kadifeden bir sandıkta...
pek yumusak, fazla özel ama dısardan sıradan
işte ben o sandıktayım :)
şimdi bunu okuyunca ne anladın bana yorum yazabilirsin :)
insanlar hep böyle..
sevdiğin, seviştiğin, söylediğin, dinlediğin senin hissiyatın kadar özel ama sana özel
baskaları bakmaz senin baktığın pencereden
aynı frekansta olan kalpler aynı hissiyatla sevişebilirler
severler, hissederler, değerli kılarlar...
ama aç gözünü iyi bak, iyi öğren
bilhassa yalanları...
sev detayları
yoksa salak yaparlar seni huzurlu ama salak.
unutma bütün gerçekler o detaylarda gizlidir
aşk diye birşey var.
kendini dünyanın en akıllı insanı sanan gerizekalının biri aşk tutkudur
internette yazan bir haberin aşk sadece cinselliktir der
ama sadece türkiye'de bu böyle.
aşk diye belledikleriniz sadece bel aşağısı olmaz
dikkat edin bel aşağısı için sizinle birlikte olanda aşk diyorsa
o adamın aşkından pek bir şey beklememek gerekir.
sonucunda aşkı zevki kadar.
gavur deyip kötülediğiniz bile yeri geldiğinde aşk ile cinselliği ayırabiliyorken
bizim insanımızın biçtiği değer bu kadar olur
kısacası
dikkat et seni seviyor mu sevmiyor mu bu insan
bugün niye bu kadar arsız yazdım bilmiyorum.
Dalda dala atladım gibi gözüküyor
biliyorum, ancak hepsi birbiriyle bağlantılı benim seviyeme yükselebilirsen tabi :)
yazı yazarken ve dans ederken ego yapmayı seviyorum
ee bazıları gibi 7/24 yürüyen balon değilim buna da şükür :)
dikkat etmedim büyük küçük harfe, kusura bakmayın.
saat 05.51 size günaydın bana iyi uykular.
YazarHATUN
Etiketler:
dalga,
geyik,
hayat,
melisyazar,
stalk,
yazarhatun
20 Temmuz 2016 Çarşamba
Bu Kim?!
Kadın kaybolur bazen evin içinde,
Rakısı, şarabı eksik olmaz evinden.
İşin tuhaf tarafı kocası değil, kendi içer.
Evinde küçük bir odası var .
Hayallerinin bir kısmını gerçekletirmiş sayılabilir en azından evinde
Dans etmek isterken kanatları kırıldı
Kırdılar evli bir kadın dans edemezdi değil mi
Kendini hep koskocaman bir sahnede hayal etmişti
Sadece hayallerde kaldı...
Şimdi ise bu küçük odasında yazı yazar,
"Kitap çıkaracağım." deyip gecesini gündüzüne katar.
İlk basta basit bir düşünce,
Bir amaç ve bir hayali yine gerçekleştirme dürtüsü...
Aslı şu ki: o kitap onun geçmişi ve şimdisi.
Haftanın belli başlı günleri rakıysa 2 duble,
Şarapsa 3 kadeh olmak üzere odasına kapatır kendini.
Oturur orta büyüklükte bir masaya, açar lambasını.
Odasının loş ışığının ve gecenin asil karanlığını içine çeker.
Mevsim yazsa; penceresi açık olur rüzgarı misafir eder,
Tabi gelirse şayet.
Kışsa yine de o pencere açılır bir hava alınır.
Sonra eski fotoğraflar çıkar gizli kutusundan.
Hani şu kitaplığın sağ altta, kitaplarla kamufle ettiği,
O kabarık köşeden...
Dökülür masaya fotoğraflar.
Ne o, dökülen sadece fotoğraflar mı sandın?
Anılar, kahkahalar, gözyaşları ve sönüp giden hayaller yine...
O gözyaşı damlamalı o fotoğraflara bir gece de on kez,
Bir haftada 50, bir ayda belki 100.
Adet edinmiştir sonradan kendine,
Gençken klavyeye alışkın parmakları,
Şimdi saman kağıdı ve mavi tükenmez kalem ister.
Kalemin mürekkebi bittiği için tavır alan hatun o ya.
Küsüp kaleme, kağıdı bırakmışlığı çoktur masada.
Aman nostaljik hatunun teki işte.
Gramofonu kaçırabilirse şayet kocasından,
Arada odasına götürür, Müzeyyen Senar çalar.
Yoksa gramofon, devam eder eski o bol anlamlı şarkılara, türkülere.
Yazar yazdıkça milyon kere günah çıkartır.
Bazen hayalindeki olmak istediği kadını yazar,
Hayalindeki aşkı yazar.
Sonra bir iç çeker elimizdeki ile yetinmeye devam der ve yine devam eder.
Ask mı dedik biz?
Ask...
O gençliğinin başındayken yazmaya teşvik eden olgu bu değil miydi?
O mükemmeli hayal edip,
Onu yaşamak için çabaladı hatta bazen kendini ona çokça layık gördü.
Sonuç mu?
Şuan onu söyleyemeyeceğim size.
Bizim sırrımız ama hayalindeki olmadı yani bilin bunu :D
Güldüğüme kızma, hadi devam edeyim ben.
Bazen de kurguladıklarını,
Olmayan şimdiyi, belirsiz geleceği yazar önceden.
Şimdiyi değiştirme çabası, geleceğe merak diyebiliriz.
Sayfalar dolusu yazar bir gecede bir sayfa biter, bir kadeh biter.
Bir sayfa biter, bir duble biter.
Bütün gece böyle sürer.
En az bir, en fazla üç sayfa olmak üzere kendini döktünden sonra kağıda kaleme
şayet ağlayıp uyuşmuşsa bedeni
Gece on ikiyi geçtiği için kıstığı müziği kapatmayarak, odaya koyduğu kanepeye uzanıp
O sevdiği ekose desenli battaniyesi ile uykuya terk eder kendini.
Yalnızlığı seven bir kadının fiziksel olarak kendine duvar örmesini okudunuz.
İyi geceler.
YazarHATUN
Rakısı, şarabı eksik olmaz evinden.
İşin tuhaf tarafı kocası değil, kendi içer.
Evinde küçük bir odası var .
Hayallerinin bir kısmını gerçekletirmiş sayılabilir en azından evinde
Dans etmek isterken kanatları kırıldı
Kırdılar evli bir kadın dans edemezdi değil mi
Kendini hep koskocaman bir sahnede hayal etmişti
Sadece hayallerde kaldı...
Şimdi ise bu küçük odasında yazı yazar,
"Kitap çıkaracağım." deyip gecesini gündüzüne katar.
İlk basta basit bir düşünce,
Bir amaç ve bir hayali yine gerçekleştirme dürtüsü...
Aslı şu ki: o kitap onun geçmişi ve şimdisi.
Haftanın belli başlı günleri rakıysa 2 duble,
Şarapsa 3 kadeh olmak üzere odasına kapatır kendini.
Oturur orta büyüklükte bir masaya, açar lambasını.
Odasının loş ışığının ve gecenin asil karanlığını içine çeker.
Mevsim yazsa; penceresi açık olur rüzgarı misafir eder,
Tabi gelirse şayet.
Kışsa yine de o pencere açılır bir hava alınır.
Sonra eski fotoğraflar çıkar gizli kutusundan.
Hani şu kitaplığın sağ altta, kitaplarla kamufle ettiği,
O kabarık köşeden...
Dökülür masaya fotoğraflar.
Ne o, dökülen sadece fotoğraflar mı sandın?
Anılar, kahkahalar, gözyaşları ve sönüp giden hayaller yine...
O gözyaşı damlamalı o fotoğraflara bir gece de on kez,
Bir haftada 50, bir ayda belki 100.
Adet edinmiştir sonradan kendine,
Gençken klavyeye alışkın parmakları,
Şimdi saman kağıdı ve mavi tükenmez kalem ister.
Kalemin mürekkebi bittiği için tavır alan hatun o ya.
Küsüp kaleme, kağıdı bırakmışlığı çoktur masada.
Aman nostaljik hatunun teki işte.
Gramofonu kaçırabilirse şayet kocasından,
Arada odasına götürür, Müzeyyen Senar çalar.
Yoksa gramofon, devam eder eski o bol anlamlı şarkılara, türkülere.
Yazar yazdıkça milyon kere günah çıkartır.
Bazen hayalindeki olmak istediği kadını yazar,
Hayalindeki aşkı yazar.
Sonra bir iç çeker elimizdeki ile yetinmeye devam der ve yine devam eder.
Ask mı dedik biz?
Ask...
O gençliğinin başındayken yazmaya teşvik eden olgu bu değil miydi?
O mükemmeli hayal edip,
Onu yaşamak için çabaladı hatta bazen kendini ona çokça layık gördü.
Sonuç mu?
Şuan onu söyleyemeyeceğim size.
Bizim sırrımız ama hayalindeki olmadı yani bilin bunu :D
Güldüğüme kızma, hadi devam edeyim ben.
Bazen de kurguladıklarını,
Olmayan şimdiyi, belirsiz geleceği yazar önceden.
Şimdiyi değiştirme çabası, geleceğe merak diyebiliriz.
Sayfalar dolusu yazar bir gecede bir sayfa biter, bir kadeh biter.
Bir sayfa biter, bir duble biter.
Bütün gece böyle sürer.
En az bir, en fazla üç sayfa olmak üzere kendini döktünden sonra kağıda kaleme
şayet ağlayıp uyuşmuşsa bedeni
Gece on ikiyi geçtiği için kıstığı müziği kapatmayarak, odaya koyduğu kanepeye uzanıp
O sevdiği ekose desenli battaniyesi ile uykuya terk eder kendini.
Yalnızlığı seven bir kadının fiziksel olarak kendine duvar örmesini okudunuz.
İyi geceler.
YazarHATUN
14 Temmuz 2016 Perşembe
Melek
bir melek dokundu yüzüme dün gece
anlatabildiğim ölçüde anlattım ona,
günah çıkardım kendimce
bu melek kibirliydi ayrıca kendince
en az üç yüzü, milyon tane sözü...
dün gece anlattım içim'e
o melek şüphesiz derinliğimde...
kazdı kalbimi kanata kanata
yine de içimde kaldı milyon tane gerçek
ama dokundum kalbime ey melek
sana melek dersem uyanır mısın uykundan
ey içimdeki ben'le bütünleşmiş olan sen...
ey melek,
dün geceki melek...
doğruyla yanlışla cebelleştiğim tek melek...
gerçekleri siyah perdesiyle örten melek,
yanlışları kendine yol sayan son melek...
Yazar HATUN
Etiketler:
aşk,
gerçek,
hayat,
melek,
melisyazar,
rüya,
sevgi,
yalan,
yazarhatun
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Piremses :)
İlişkiler karmaşık döngüler, benzer şemalar ve görünmez terazisi bulunan derin yapılardır. Değişen toplum koşulları, ahlak ve etik değerlerl...
-
Bazen bir adamın doğan Güneş'i, gecesini aydınlatan Ay'ı olursun. Hayatındaki büyük resmi, biricik öznesi; ruhunun ilk gördüğü hep s...
-
Eleftheria Arvanitaki - Gia Ton Motion Sou To Chroma Yakan güneşin batışını izleyecekler birlikte, güneş geziyor tenlerinde şimdi ateşi...