Planlı yazabilen bir insan değilim ben
Perilerim ansızın gelir.
Bana her şey aniden gelir,
Her şeye ani karar verip, ani işleme koyarım.
Arada otokontrol devreye girerse paçayı kurtardım sayılır,
Yoksa af edersiniz ayvayı yerim.
Olmayacak şeyler yapabilirim, aniden her şeyi söyleyebilirim.
Emek emek işlediğimi bir anda çöpe atabilirim.
Kapıları çarpıp vazgeçmişliğim çoktur.
Ancak önce inat eder üstüne giderim.
Çekiştiririm sağından solundan
tersini düz eder kendime uygun bir şekle getiririm.
Hayatta kalben istenilen her şey çabalamaya değer
Sevdiğim ve istediğim her şey için çabalarım.
Dört elle sarılmam ben öyle kol kanat gere gere sarılırım
Kokum isteklerime sinmeli,
Benliğim kabul etmeli onu.
Bugüne kadar kalben isteyip de, alamadığım hiç bir şey olmadı
Gerçekten kalbimi ortaya sürmem gerek.
Bazen kendime en yakın olduğum zamanlar,
Benliğimle konuştuğum zamanlardır.
Üstünde durduğum konuya karşı bakış açımı sorgularım.
Gerçekten istiyor muyum?
Neden istiyorum?
İstekler amaçların birer araçlarıdır.
Küçükken bilinçsizce ister insan,
Farketmez, hayaller kurar.
Önceden her yatağa yattığımda hayaller kurardım çeşit çeşit renk renk
Bütün sevdiklerimle koca bir evde yaşadığımı hayal ederdim.
Hep mutlu olduğumuzu, dans ettiğimi, bolca yüzdüğümü... çocukluk işte.
Sonra insanları tanıdıkça, evimde hayal ettiklerimi dışarda tanımaz oldum.
Hayaller yaşla birlikte büyür ve değişir
Ufak bir parçasını yaşadım
Bakıyorsun hayaller gerçekleşse de
Devamlılığı olmayınca vazgeçiyorsun zamanla.
Şimdi yatar yatmaz uyur oldum, nadirdir artık kurduğum hayaller.
Artık gerçeklere bakıyorum
Sözlere kanmıyorum, gördüğümü yaşıyorum.
İnsanın niyetini davranışları gösterir.
Seven gelir, seven sabreder, seven çabalar.
Gidenler korkaklardır, gidenler sevmeyenlerdir
Gidenler hayallerine kol kanat geremeyenlerdir.
Önceden dizlerimiz kanasa öpülünce geçecek sandığımız yaralarımız,
Bu düşüncenin meydana gelmesine sebebiyet veren masumiyet,
Hayatın getirdikleriyle kayboluyor zamanla...
Dizlerimizin yaraları geçeli çok oldu
Aksine en çok kalbim yara aldı benim
Yanaklarımda çizikler, ellerimde bıçak kesikleri
Dudağımın kanı durmaz,
Boynumdaki parmak,
Kollarımda kalın sicim izleri
Ve sırtımda hançer...
Hepsi birer geçmiş
Ne dikiş tutar, ne su paklar.
Ne de izi geçer dokunulmuş hayatımdan.
Demem o ki;
İnsan sadece inancı olduğuna çabalar.
Yıkıyorlarsa başkaları bütün umutları, bütün şevki,
Koca aşkı, emsalsiz sevgiyi;
Geriye kalan koca bir harabe
Ve sönmüş muma benzeyen hayaller...
YazarHATUN
4 Nisan 2017 Salı
28 Mart 2017 Salı
Kırmızı Fular
Uzun bir düştür insan ömrü.
Gelmiş geçmiş en görkemli ziyafetlerin,
En matemli, kalabalık ölüm törenlerinin meskenidir ruh.
Yüz binlerce kez,
Yüz binlerce insan,
Yüz binlerce mezarlığa gömülüdür.
Dilsizdir ruh her şeyini dökmez ortaya
Masa başına aldığı yüce konuğunu,
Diğer misafirlerin önünde acımasızca katledebilir.
Yine bir kölesini alıp başının tacıda yapabilir.
Sınırlara göre değişir sıfatlar.
El bildiğin can,
Dost bildiğin düşman oluverir.
Deniz kenarında elimden kaçıp,
Gökyüzüne uçup giden,
Hür ve kırmızı fularım hatırlatır bana,
Özgürleşmenin bir çift kanada ait olmadığını...
Gökyüzü güneşli ve parlak
Gözlerimi kapatıp, başımı yukarı kaldırıyorum.
Yüzümden sebepsiz bir gülümseme...
Ben mutluyum; uçup giden bir fular,
Kıyıya çarpan bir dalga,
Uzaklara kaçıp giden bir insan gibi...
Korku en büyük düşman hayatta.
Korkunu geri de bıraktığın kadar özgür ruhun,
Düşünceleri kenara bırakabildiğin sürece cesur!
21 gram gitmeden farkına varmak lazım her şeyin bir son olduğunu...
Zamanı geldiğinde mutlaka gidecektir 21 gram
Ya gökyüzüne ya birinin kalbine doğru.
Ölmek mi istiyorsun?
Öl! birisinin aşkı için öl.
Ama yanlış insana kurban gitme.
Öleceksen bir kere öl.
Kendini öldü sayıp her seferinde sekteye uğramasın kalbin...
Ha öldüysen şayet kendini diriltmeye uğraşma.
Üstünde geçmişin tozu toprağı varken
Dikiş tutar sanma.
Yaşadığın sadece geçmişin gölgesi olur.
Bulabildiğin parçaları birleştirip, üstüne hayalleri ekleyip,
olmadık şeyler yaşar; kırılırsın.
21 gramı gökyüzüne göndermeden, dağıtma yersiz yere sağa sola
Bazen sadece 21 gramı yerinde tutup, bir fular olmak gerekir.
Ölmeden, sadece olmuş olmak için olmak...
24 Mart 2017 Cuma
Bilirsin
Bazen her şeyi yapacak gücü bulursun kendinde:
Her şeyi silebilecek,
Her şeyi kurabilecek.
Sen seni mutlu etmenin büyüsünü bilirsin aslında;
Bir kitapta yazar,
Bir resim gösterir,
Bir söz hatırlatır.
Peşinden milyonlarca düşünce kalakalırsın
Adım atacakken kapıdan, geri dönüşün olur.
Bazen düşünceler bastırır
Beklersin eşikte,
"Eski bir Rus geleneği vardır; yola gidecek yolcu,
kapının eşiğinden dışarı adım atmadan önce birkaç dakika
sessiz durur,
geri de bıraktığı eve dağılmış olan ruhunun toparlanıp
bedenine girmesini bekler."[1]
Defalarca o eşiğe geçtim evimi terk etmek için,
Senin için yanıma milyonlarca kez ruhumu çağırdım.
Varılacak yer kapı duvar, bilirim.
Kapılar her zaman çalınmazmış,
Her zaman her kapıya gidilmez!
Şimdi kapısına gelinenler bilmeli evini terk etmeyi...
Bu zamanın kalpleri göze almaz cesur olmayı
Ben eski sevenlerdendim.
Kalbimi terk etmeden önce...
Yüce his ilmek ilmek işlenmeyi ister
Feda etmek, koşulsuz sevmek, sevilmek ister.
Şarap gibidir yüce his beklemek ister,
Büyük güne saklar kendini.
Sabır ister
Sabrın yoksa uzun yola
Merakın yoksa varacağın kapıya
Ya da beklerken umudun yoksa kapını çalacaktan
Bırakırsın. Benim gibi.
Kalbimi bıraktım.
Hislerimi bıraktım.
Yaşıyorum.
Gerçekten tam anlamıyla seven kalpler çok az artık...
Sadece gerçek seven kalpler kapıların, duvarların, zamanın,
mekanın üstesinden gelebiliyor.
Kimse tam anlamıyla kalbini açmıyor
Kimse yüce hisse nail olmak için çabalamıyor
Mantığını bir kenara koyup kendini atmıyor derin denize...
Sığ deniz herkese ait; derin ise cesurların...
Derin...
[1] Alev
ALATLI, “Aydınlanma Değil, Merhamet!”, (2004)
Etiketler:
aşk,
derin,
gerçek,
hayal,
hayat,
melisyazar,
sevda,
sevgi,
yazarhatun,
yol
22 Mart 2017 Çarşamba
Fısıltı
Bir fısıltı diledim gecelerce
Diledim Allah'tan
Dinledi gökyüzü, ay, yıldız.
Ağaçlar, çiçekler, çatıdaki kuş eşlik etti.
Yol göstersin istedim.
Sapaklara daldım, dardayım.
Bir fısıltıya kurban ettim ruhumu...
Havaya karışan cümlelerimi anlasın istedim.
Anlasın da bir cevap versin istedim.
Sicim gibi inen yaşlara dur desin;
Araftayken tutup çeksin istedim.
Tüm yüklerimden kurtulmaya bir fısıltı yeterdi
Hürce yaşamam için bana yol göstermeli...
Sızı hissediyorum bedenimde,
Dokunmak istiyorum sızımı dindirecek her şeye.
Bir çiçeğe, bir denize, birde o'na.
Elim varmıyor günah gibi...
Tarif edemiyorum sızıyı
Şekillenmiyor dilimde, sadece acıyor.
Ne hissediyorum bilmiyorum
Bir fısıltı istiyorum.
Yalvarırım bir fısıltı sadece
Çok mu zor gün ışığına çıkmam
Niye duvarsız bir hapishanede ruhum
Yolu bilen de sensin varılacak yeri de
Gerçeği söyleyecek olan da, ne yapmam gerekeni de
Bir tek sen!
Yol göster!
Senden gelen bir parçaya bile ihtiyacım var.
Cana ihtiyacım var yaşamak için...
Kime söylüyorum bunları biliyor musunuz?
Uğruna bütün yanlışlara boyun eğdiğim,
Günahlara koşa koşa gittiğim,
Düşünmeden yoluna düştüğüme bunca haykırışım...
Sadece
Kalbime!
Diledim Allah'tan
Dinledi gökyüzü, ay, yıldız.
Ağaçlar, çiçekler, çatıdaki kuş eşlik etti.
Yol göstersin istedim.
Sapaklara daldım, dardayım.
Bir fısıltıya kurban ettim ruhumu...
Havaya karışan cümlelerimi anlasın istedim.
Anlasın da bir cevap versin istedim.
Sicim gibi inen yaşlara dur desin;
Araftayken tutup çeksin istedim.
Tüm yüklerimden kurtulmaya bir fısıltı yeterdi
Hürce yaşamam için bana yol göstermeli...
Sızı hissediyorum bedenimde,
Dokunmak istiyorum sızımı dindirecek her şeye.
Bir çiçeğe, bir denize, birde o'na.
Elim varmıyor günah gibi...
Tarif edemiyorum sızıyı
Şekillenmiyor dilimde, sadece acıyor.
Ne hissediyorum bilmiyorum
Bir fısıltı istiyorum.
Yalvarırım bir fısıltı sadece
Çok mu zor gün ışığına çıkmam
Niye duvarsız bir hapishanede ruhum
Yolu bilen de sensin varılacak yeri de
Gerçeği söyleyecek olan da, ne yapmam gerekeni de
Bir tek sen!
Yol göster!
Senden gelen bir parçaya bile ihtiyacım var.
Cana ihtiyacım var yaşamak için...
Kime söylüyorum bunları biliyor musunuz?
Uğruna bütün yanlışlara boyun eğdiğim,
Günahlara koşa koşa gittiğim,
Düşünmeden yoluna düştüğüme bunca haykırışım...
Sadece
Kalbime!
YazarHATUN
Etiketler:
acı,
aşk,
can,
duygu,
fısıltı,
hayal,
hayat,
melisyazar,
ruh,
yazarhatun
20 Mart 2017 Pazartesi
Hata
Hayatta hatalar yapılarak doğrular
bulunur.
Hata yaparak yanlış
sandıklarının
doğru olduğunu anlarsın.
Hatalar büyütür insanı,
Hatalar yaptıkça anlarsın saçma
bulduklarının yerinde olduğunu.
Hata yaptıkça öğrenirsin
gerçekleri,
Öğrenirsin
berraklığın
aslını.
Hatalar bir daha doğurur
seni hayata,
Bu sefer gerçekten gözlerini açmış
olursun gün ışığına.
Ama bir o kadar da gardını almış.
Hatalar olman gereken insanı yaratır.
Çokça yüz tanıman demektir bu;
Çokça düşmen, yine bir o
kadar tek başına kalkman demektir.
Canını acıtanlarla kendine duvarlar
örüp güçlenmendir sessizce…
Hatalar doğru
insanı görmeni sağlar.
Ya da doğru sandıklarınla
hata yaptırarak doğruyu çeker
sana adım adım…
Hataların anlamlarını yakalaman için
zamanın geçmesi gerekir.
Düşman sandıklarının
aslında dostluğunu hatalar öğretir.
Can bildiklerinin yalancı olduğunu,
Asla dediklerinin mümkün...
İnsana zaman şahittir.
Söylenen bir cümle, yazılan bir yazı şahittir
gerçeklere...
Gerçeğe aşık bir insan korkar mı
kapının önündeki
gerçeklerden?
Her an çalmaya hazırlar kapıyı.
Şimdi sebepsizce
suskunlar,
Korkar insan.
Söyleyeceklerinden,
hissettireceklerinden...
Çalmak için kapıyı neyi beklerler
bilinmez…
Bir şarkı
mı, bir derin söz mü?
Korkar da söyleyemez insan.
Ne bir şarkı
söylemeye sesi çıkar;
Ne de derin bir söz söylemeye, bir yazı
okumaya…
YazarHATUN
17 Mart 2017 Cuma
peki ben
bir kadehin hürmeti ile oturuyoruz karşılıklı
ama kadehle...
sebepsizce üşüşüyor düşünceler aklıma
bir kayayı kaldıracak güç arıyorum kendimde
önümde el yazması kağıtlarım duruyor üç beş tane
kimsenin duymak istemediği şeylerde var
herşeyi değiştirebilecek cümlelerde
Hayatını mahvedeceğim insanlarda var
Hayallerini yıkacağımda...
Yeni bir hayatta kurabilirim bu insanlara
Güzelliklerde sunabilirim gümüş tepside
Aslında benim bir saate ihtiyacım var
Bilemediniz sonsuz bir güne...
saman sarısı kağıtların tavırlı duruşları canımı acıtıyor artık
ellerimin izleri üzerlerinde
mürekkep lekeleride...
yüzük parmağım kesilmiş gibi duruyor kağıtta
sahi bir yüzük neden geçerdi ele?
yerli yersiz altında milyonlarca niyetle takılmış şu alyansların hükmü var mıydı kalpte
yüzüğü parmağına geçirmesi yeter miydi kalbi bir kişiye ait kılmaya
kilit miydi kafes miydi şu halka...
Neydi benim nezdimde...
Evliliğin simgesi diyip geçen dümdüz düşünen kıvrımını yitirmiş düzbeyinler
Peki ben evliyim mesajı verip nefsine ket vuranların simgesi;
Ya da aşık iki bedenin yana yakıla kalptekini göstermelerinin hoş detayı da olabilir.
Evlilik kiminle, neden yapılır?
Ölümüne, karşındakini ve çevredekileri mutlu etmeye söz verilmiş bir evrak parçası değil mi
Her daim bir insanı idare etmeye yemin etmek mi yoksa?
aşamaları güzel eğlenceli; peki içeriği nasıl olursa güzel olur?
frangmanına göre hareket edilmez değil mi bir filmde?
peki hayatta bir film değil midir?
evlilik bir kumar mı?
peki evli miyim ben...
YazarHATUN
Etiketler:
alyans,
aşk,
evlilik,
hayal,
hayat,
kadeh,
melisyazar,
sevgi,
yazarhatun,
yüzük
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Piremses :)
İlişkiler karmaşık döngüler, benzer şemalar ve görünmez terazisi bulunan derin yapılardır. Değişen toplum koşulları, ahlak ve etik değerlerl...
-
Bazen bir adamın doğan Güneş'i, gecesini aydınlatan Ay'ı olursun. Hayatındaki büyük resmi, biricik öznesi; ruhunun ilk gördüğü hep s...
-
Eleftheria Arvanitaki - Gia Ton Motion Sou To Chroma Yakan güneşin batışını izleyecekler birlikte, güneş geziyor tenlerinde şimdi ateşi...