30 Aralık 2015 Çarşamba

Tarifsizliğin ötesinde
Kalbimde bilmediğim bir sokaktayım şimdi
Sapaklar, çıkmaz sokaklar bana göre değildi
Hem de hiç bir zaman...
Ama şimdi neredeyim?
Kimin kalbindeyim?
Ben bu hayatın neresindeyim?
Düşüncelerimi birinin esintisine verebilir miyim?
yeniden...
Birinin rüzgarına karışabilir miyim
ya da
Kaybolup gidebilir miyiz bir fırtınada?
Derin bir ruh, sokulabilir mi kalbime...

Yazar Hatun


26 Aralık 2015 Cumartesi

İyi ki...

Gönlü (gerçekten) güzel olan insanları yazmakta benim işim. Murat'ın paylaştığı bir şarkı ile bu geceki duygusallığım daha da arttı. Kent Şarkıları-Hayat Devam Ediyor... Kısa sürede can olduk kan olduk destek olduk birbirimize. Herkesin bende yarattığı yeri bambaşka oldu. En büyük Keşke'msiniz şimdi. Keşke birinci sınıfta tanısaydım sizi keşke birbirimize bu denli o zaman karışabilseydik. Eminim ki çok güzel işler başarıp mükemmel anılar biriktirebilirdik. Ben orada bir iş çıkarmak için uğraşmadım aksine ben eğlenmek için oradaydım. Provalar ah o provalar bilhassa Perşembe gün ki olan... Hepinizin farklı yönlerini gördüm. Bazılarını çabaladı didindi bugünü planladı. Hatta çabalarken kafayı yedi. Biriniz kendini zorladı hazırladığım kareografide bana eşlik etti. Benim için kalıplarının dışına çıktı. Bazılarınız ruhunu notalara döktü. Biriniz çabaladı şiirime ortak oldu, yoldaş oldu. Hatta alkışlarıma kardeş oldu. Şiirim bittiğinde ise sevincime eş oldu. Bazen de çok güzel şarkı söyledi. Hep söyle olur mu? Ruhundan dökülen parçalar başka kalplere çarpsın. Biriniz içindeki cesareti ortaya çıkardı benimle dans etti benimle eğlendi. Enerjisi enerjime karıştı. Belki de benim hissettiğim duyguları hissetti. Mutlu oldu, heyecanlandı belki de yıldız oldu sahnede. Hani herkesin ennn imrendiğinden. Unutma; "Cesurların işidir Dans, ruhunu yüzüne giyebilecek kadar cesur olanların..." İyi ki tanımışım seni, yüreği güzel insan...  Biriniz beni gülerken yakaladı hep en güzel karelerimi çekti. Hemde hep güldü yüzünü gördüğümde ise enerjiyi hissettim. Ve daha nicesi... Çook teşekkür ederim... çoook... Bir gün bir yerlerde yine aynı samimiyette buluşmak dileğiyle. Göz yaşlarım klavyeme damlarken dinlediğim şarkı ile selamlıyorum sizleri. Sevgilerimle...


Yazar Hatun




21 Aralık 2015 Pazartesi

...

bazen gerçekleri örtmeye çalışır kalbin
bazı gerçekleri de gizli tutar
itiraf etmez çoğu zaman
yeniden başlamak istersin
yeniden sevmek
ben bir adama tekrar tekrar aşık olmak istiyorum şimdi
ben bir adamın yanında ölene dek uyuyup,
ölene dek  onun yüzünü görerek uyanmak istiyorum
ben bir adamı çok seviyorum
boşluklarımı geçmişteki güzel anılarla sarmaya çalışarak
ben bir adamın geleceği olmak istiyorum
bazen çok yoruluyorum
gözlerimi kapatıyorum kıyısındayım
bir tepenin...
bakıyorum engine
önümde uçsuz bucaksız bir deniz
rüzgar esip saçlarımı dağıtıyor
bırakmak istiyorum boşluğa kendimi,
önümde asi Karadeniz
en güzel anılarımı ben orada bıraktım
ben en güzel geceleri, en güzel sabahları
denize bakan bir eve sığdırdım.
ben en güzel yolları elimi sımsıkı tutan bir erkekle arşınladım
ben aşkı bir erkeğin kollarında tattım
sıcak öpüşünde...
ben bir erkeğin masumiyet'iydim
öylece de kaldım...


18 Aralık 2015 Cuma

Tek Gerçek

(Taslaklarda kalmış, şu an'a fırlayan bir yazı)
Bazı insanlar gerçekleri bilir, susmak isterler.
Gerçekleri hatırlatacak her şeyden herkesten koşarak uzaklaşırlar.
Ve zamanla kendini kandırmaya başlar insanoğlu
Öyle güzel kandırır ki...
Kalp hariç.
Anlık oyalarsın onu
Yalnız kalana kadar...
Sonra ışığı kapatırsın yavaşça,
Gerçekler canlanır sessizce izlersin
Her gece,
Kendini kandırdığın her gece
Kendine lanet edersin
Hayatını, edindiğin meşgalelerle götürmeye çalışırsın.
An gelir sakladığın gerçekleri yavaştan da olsa yaşatmaya başlarsın.
Uğraşların üzerinde gerçeklerin ile hareket edersin.
Gerçekleri sığdırabildiğin ölçüde, dünyana katarsın.
Çünkü içten içe olmaz bilirsin.
Herkesi kandırırsın da bir o kalbi kandıramaz insan
İçinde o kadar koca boşluk açarsın ki yalanlarla
Meşgalelerle kapatma telaşına varırsın...
Bolca gülmek istersin; unutmak için.
Düşüncelerin mezara gömer seni; bilirsin.
Gözlerini de dahil edersin büyük yalanlarına...
Yine bilirsin ki kandırmaya önce oradan başlamak gerek.
Gerçeklerini başka yüzlere katarsın
Gerçeklerini başka tenlere
Belki başka seslere...
Elinden dökülen cümlelere bile aslında gerçeklerini katarsın
Hatta gerçeklerini yaşatmak için ona yaptığın aynı şeyleri yaparsın
Çünkü gözlerini kapadığında önüne gelen suret farklıdır.
Herkese her şeye sevmiyorum der kandırırsın hatta belki kötülersin de
Elini soluna koyduğunda "köööpek gibi seviyorummm" dersin ya
biliyorum öylesin.
Bu gerçeği inkar etsen de ikimizde biliyor olacağız...
Hatta bu gerçeğimizle mezara gireceğiz.
Çünkü bunu sen öğrettin bana
"Aşk" bir kere...
"Kadınım" bir kere
"Erkeğim" bir kere

Yazar Hatun



15 Aralık 2015 Salı

Kapalılık

Kapalılık kavramı hakkında herkesin kafasında deli soru işaretleri var. Herkesin kendince tarzı. Mezhebimi, tarzımı, bilhassa düşünüş tarzımı eleştiren çok insanla karşılaştım. Beni aykırı bulan insanlığımı sevsede, beni yanlış bulan. Aldırış etmedim hatta umursamadım bile.
Kim oldukları, benim hayatımda kapladıkları kısım beni etkilemedi. Ama dilleri uzamış insanlara kendimi daha iyi savunabilmek için Kuran'ı Kerim'i okudum. Okumadan önce de biliyordum kapanmak farz, emir, ayet. Kitapta var  bir kere inkar edemezsin. Evet bir kez daha öğrendim bu sefer gözümle. Ama kapanamayacağımı, kapansam da dayanamacağımı biliyorum. Çünkü ne anne ne de baba tarafım kapalı değil. Bünye alışık değil bir kere. Ancak şundan da eminim kapalı olursam zamane kapalılardan daha kapalı olacağımı da biliyorum.
Başımı kapatıp daracık tayt ya da pantolon giymezdim. Zaten makyaj yapmam kolay kolay, bilen bilir beni o zaman hiç yapmam. Erkeklerle davranışlarıma dikkat ediyorum ama o zaman özeni daha çok artırırım. Kuranda baş örtünüz omuzlarından aşağı inecek şekilde örtünün diyor, ziynet eşyalarınızı mahreminiz dışında kimse görmesin diyor ooo ben kapalı bacımın iç çamaşırının izini görüyorum sen diyorsun ya.
Şimdikilerin kapalılığını açık olduğum halde eleştirme hakkını kendimde görüyorum. Çünkü açıksan bu ülkede, kendini bilmez, başını boğazını sıkmış kadınların daha doğrusu -dini çenesine vurmuş beynini kaybetmiş- kadınların altlarındaki daracık pantolonlarla bana orospu yaftası yapıştırmaya çalıştıklarını biliyorum.  Etek giyerim, elbise giyerim mevsim zaman mekan fark etmez benim için
en azından onun içinde nasıl davranmam gerektiğini biliyorum.
Beni tanıyan erkeklerin beni gördükleri halde orospu damgaları vurmamaları ne kadar güzel bir şey haberiniz var mı? İnsanlar içimi biliyor ve bu kız yapmaz diyebiliyor.
Bedenimi öne sürmem hiç bir zaman, insanlığımı sevenler çevremde. Neden etek, elbise giyiyorsun?Yazın sıcağında pantolon giyde göreyim seni diyorum, ben yapamıyorum.
Gerçekten olmuyor. Kışın neden giyiyorsun? Kendimi iyi hissediyorum her gün pantolon giymekten sıkılıyorum.
Erkeklerin bakışları...  diye cümlelerini başlatıp bana çenelerini açıyorlar. Sanane! vallahi sanane...
-Erkekler nefslerine hakim olamıyorlar- sebebiyle baş örtüsünü sadece onlar azmasın ya da
bakmasın diye takmak ne kadar doğru? Bir erkeğe biat etmek için kendimi kapatmam ne kadar doğru?
Baş örtüsündeki maksat Allah'a biat etmek değil mi?
Zamanla insanların baş örtüsüne ve kapalı insanlara bakış açısının değişmeye başladığını fark edersiniz. Aslında onlardan bazılarının bizden daha fena olduklarını fark edersiniz. Daha orospu daha yalancı daha iki yüzlü. Amacım kapalı-açık ayrımına düşürmek değil. Bir kadının açık olsa da kapalıdan daha namuslu daha imanlı, bir kadının kapalıda olsa bir açığa yapıştırdığı yaftadan daha orospu daha karaktersiz olabileceği. Gerçek olan kalpte, Allah aşkıda Allah'a imanda kalpte... orda başlıyor. Ondan geldik ona döneceğiz...

Yazar Hatun


Farklı Ol

"İnsanların bana baktığı noktadan kendimle tanışmak isterdim." Ne kadar güzel bir cümle değil mi bilhassa ince düşünen beyinler için. Beni tanımayan ancak hakkımda belli bir düşünceye sahip olan insanlarla ilerde tanıştığımda hakkımda sahip oldukları o düşünceleri öğrenmek beni mutlu ediyor. Sert duruyorsun, gözlüklerinle beraber disiplin sahibi biri imajını çiziyorsun, çok somurtkansın bazıları ise çok güzel gülüyorsun, seni okulda gördüm eğlenceli birine benziyordun bla bla bla... Hep benzer düşünceler, aşina olduğum söylemler... Beni tanıdıkları andan itibaren aslında hiç bir zaman tam anlamıyla tanıyamacakları biriyle muhattap olduklarını fark ediyorlar. İşte o anda başlıyor her şey. Bazen diyorum keşke onların düşündükleri, bana baktıkları noktadaki gibi sert, disiplin sahibi, despot ya da tam tersi her daim eğlenceli. Ama hiç bir zaman keskin bir karaktere sahip olmadım. Ben kime nasıl davrandığımı kontrol eden bir insan olmadım. Kime nasıl istiyorsam öyle davranırım diyen biri asla... Hep kalbimle yöneldim. Duygularım yönetti beni genellikle. O gün mutluysam bambaşka bir kızı gördüler, üzgünsem bambaşka, sinirliysem apayrı... Sevgimi göstermekte sınırlama koymadım kendime. Kimi ne kadar seviyorsam, hareketlerim ile karşımdakinin kalbini dolduruyordum işte.  Birini sevdiğim zaman kendimi sevdirebildiğimi fark ettim öncelikle. Ben kimi seversem seveyim can-ı gönülden severim. Annem kızar bazen çok değer veriyorsun insanlara diye. Ben insanım işte insan gibi insan olan böyle davranır eğer gerçekten insansa özünde. Bunu okuyup taklit etmeye çalışacak çok insan var çevremde orda burda şurda. Buna rağmen yazıyorum işte. Ancak hayatımda kendime koyduğum sonsuz bir hedef var "Farklı Ol." Sana yaklaşmak isteyen insanların sende buldukları, farklı olman ya da onlara yaşattığın benzersiz farklılıklar olmalı. Her durumda her zaman geçmişte ya da şimdi diyebilecekleri "O Farklı." Bu yüzdendir belki de herkesin verdiği tepkileri vermem, herkesle aynı düşünmem, herkes gibi asla sevmem... Öz'üm bambaşka benim. Mutluyum kendimle...

Yazar Hatun

Piremses :)

İlişkiler karmaşık döngüler, benzer şemalar ve görünmez terazisi bulunan derin yapılardır. Değişen toplum koşulları, ahlak ve etik değerlerl...