29 Nisan 2018 Pazar

MyB

29/04/2018   01.11
"sen gönlümdeki kuşsun, içim derin bir kafesti. Seni gökyüzüne salıyorum.
Bu benim sana son sözüm olsun...



Dedim. Durdum. Ağladım. Ağlayan gözlerini gördüm.
Bizi birbirimizi bağlayan o gözyaşlarıydı...
İlk ayrılışımızı hatırlıyorum.
Otogarda içli içli ağlayışını... bir kalbe değmenin büyük bir sorumluluk olduğunu,
Güzel şeyler hissettirmenin bir haz olduğunu öğrenmiştim.
O günden beri büyük kıymetle yaşadım...
Övgümdü, gururumdu. Herşeye rağmen...
Çarptığım kapılarımı açandı, 
Çarpmaya çalıştığı kapılara sarılandım.
Hangi şehirde olduğumuzu unutacak kadar çoktu paylaştıklarımız
Mesafelere rağmen...
Büyük bir asaletle derin yol ayrımına girdik.
Bitişi bile güzeldi...
Saygım sonsuz, iyi ki tanıdım.
Hayat oyununda en yakın takım arkadaşımdın...

Artık tanıdığım gönlü güzel bir insansın...
Hayat dokunduğun her bir ruhu güzelleştirsin.


YazarHATUN   01.45

23 Nisan 2018 Pazartesi

aittir.

11 Kasım 2017

İnsanları tanıyorum dedikçe
Hissedilenleri hissettiğimi sandıkça
Yenileri tanır
yenileri biriktirir oldum içimde
her bir insan birer engebe kalbimde
aşılması gereken bir yol
ulaşılması gereken bir hedef
kazanılması gereken bir zafer
keşfedilmesi gereken bir mabet,
hisleri ise birer hazine bende...
nasıl tanısam sizleri dedikçe
bir yüzünüzü daha keşfediyorum
unutulan cümleler
verilmiş zamansız sözler...
samimiyetsiz samimi gülüşmeler...
Öğrenemediğim tek şey yalan yere ışıldayan gözlerle gülümsemek olsa gerek
açık kitap gibi yüzüm
gözlerim istisnasız herşeyin şahidi.
Uzun zamandan sonra koca bir sır daha sunuyorum sana
kapılar kapandıkça bir bir yüzüme sırtımdan bir kuvvet beni çekiyor karanlığına
kulağımda iskambil kağıtlarının sesleri
bir oyundayım şimdi
kazananın bellisiz kaybedenin bol olduğu bir oyun...
kim için oyundaydık
nasıl bir oyundu içine çekildiğim karanlık.
.
.
.
.
Son sadece bir cümleye aittir..
Keşke seninle başka bir zamanda karşılaşsaydık.

 YazarHATUN

Oyun


23.04.2018 00.58

Hayat oyununda her rolü benimsemek lazım,
İyi bir kız, kötü bir kadın
Her daim öğretildiği gibi şeytan topuklu giyerdi.
Kız ruhunun kapılarını kapatır ayağına topuklularını geçirir kadın oluverirdi
Gülümserdi,
Açılan her kapıya gülümserdi.
Gördüğü her yüze gülümserdi.
Ve gözlere gözlerini değdirirdi.
Bilerek…
Bazen severek bazen can yakmak için
Anlatabilmek için düşündüklerini.
Gözlerinde insanların gerçeklerini görebilmek
Kalplerinden dökebilmek için…
Bilirsin sadece bazıları görebilir içindeki derini.
Susmak gerekirdi,
Çünkü anlatırdı yazılmış kelimeler,  bin bir duygu ile kurulmuş cümleler
Bir dokunuş anlatırdı yıllarca içinde büyüttüklerini
Bir şimşek çarpardı ruhta
Zihin karşı çıkar, beden geri çekilirdi.
Ruhuyla hareket edenler daha küçük bir kız şimdi
Zihnini topuklarının tıkırtısına bırakanlar için açılan kapılar hissizdi.
Bedeniyle yürüyüp gidenler ise rüzgara bırakıp başkalarının yoluna köle olanlardı
Başkalarının hayallerine yardımcı olup hayat denilen oyunda figüran olmayı tercih ederlerdi.
Kendini deneyimlemeyi öğrenmeli küçük bir kız.
Figüran olursan bir hayatta ne hissedersin?
Zihninle hareket edip bütün duygularını hiçe sayarsan mutlu olur musun?
Duygularınla hareket edip kendini yaşayınca acı çeker misin küçüğüm…

                                                                                              #YazarHATUN




23 Eylül 2017 Cumartesi

Canınızı tırnaklarını bastıra bastıra acıttıkları oldu mu
Yorgunluğunuza derman olacak bir çift kol ararken
Sizi yol kenarına elleriyle sert bir şekilde ittirdiler mi?
Söylemek istediğiniz onlarca söz varken
Boğazına sırf kalpkeri kırılmasın diye demedikleriniz
Ya da sevginizi belli etmek isterken sustuğunuz zamanlarınız
Bugün yine boşluktayım arkadaş
senin gibi ağlıyorum yine
senin gibi sövüyorum hayatıma
insanlar yaptıklarını göremeyecek kadar acımasızlar
seni ne hale soktuklarını umursamayacak kadar vicdansız
ve her gönülkapını açtığını seni suclar
parmaklarını kalbine doğrulta doğrulta
her sabah ölmeyi hesap ederek uyanırsın
adım atmadan sokağa günün kötü başlar
ya birileri laf eder ya da birşeyler duyarsın
adım atarsın dışarı sokaktaki kedi bile ters
şerefsizin biri gelir laf atar tanımazsın etmezsin
otobüse el kaldırırsın görmemezlikten gelir basar gider
herkes kendini nimetten sayar herkesin hayatı mühimdir
Ama senin ki hariç
Canlarını mı sıktın boşverir geçer insanlar
Çok mu severlerdi artık umrumda değilsin olur hem sözle hem davranışla
anlarsın işte çok sevmenin iş görmediğini herkesin senin dengin olmadığını
bu kafayla gidersen kimsenin senin dengin olamayacağını
Sen sevmenin mühim olduğu zamanda doğmuşsun
nasıl olmuşsa buraya düşmüşsün...
İnsanlar onlara iyiken iyiler
Kimse senin kötü halini düşünmez
Kimse kötü halinde destek olmak istemez bu günlerde geçer demez
Sadece kötü halinde gösterdğine istinaeden seni yargılarlar
çok yoruldum
ben her gün biraz daha ölüme yaklaşırken
siz insanoğlu hiç mi yorulmadınız bu kadar kırmaktan üzmekten
ölürsem bunun sorumlusu bir sürü insna bırakıcam geri de biliyorum.
Canım bu kadar acırken sizi affetmiyorum affetmiyorum !!

3 Eylül 2017 Pazar

O

Ben kışın bıçak gibi kesen soğuğunda
gecenin bir yarısı tuttuğum o elleri özledim
otogarın penceresinden titreyerek dısarıyı seyredip
susup karanlığa kendimi bıraktığım geceleri özledim
ayaklarım yürüyemez hale gelene kadar sessiz sokaklarda dolanıp
kosarak girdiğim yatağımda onu hayal ederek uyumayı özledim
onunla üşüyüp onunla ısınmak
varlığıyla düşüncesiyle ruhuyla bir olmak...
masumiyet denilen olgunun çara çura harcandığı şu günlerde
yabanilerin sokağında tek başına duran çocuktu o
ayakları müziğin ritmine kapıldığı o akşam onu buldum ben
ismini koyamadığım hislerin her daim peşine düşen o kız ben..
hissiyatın dili; benim ise geçmiş ya da gelecek olgum yok...
an'a dalmayı an'da yaşamayı düşüncesizse konuşmayı onunla sevdim ben
dilimden çıkan cümleleri harap etmedi
bana taşıdığı en ufak bir duyguyu
bir kızgınlık damlası olsa bile yalana bulamadı
teşekkür ederim

gecenin dört buçuğunda dilime nerden gelir,
elimde nasıl şekillenir cümleler?
unutmuştum, şimdi hatırladım.
Şimdi İstanbul serindir gecenin bu saatlerinde
Küsmüş ben gibi soğuk
Antalya deli gibi sıcak
Ya deli gibi sevişmiş veyahut ağlamaktan yüzü kıpkırmızı
onunla ağlamayı özledim
onunla gülmeyi
bunları uzaktaki tek yakın olarak değil
gözlerinin içine bakarak yaşamayı özledim
kelimelerimiz susar bazen
cümleler dökülmez kalpten
bazen suskunluğumu sever
Suskun olduğum vakitlerde yüzümü çevirdiğimde karşımda belirdiği için
Ölüm isterken ruhum,
Tutup onu gökkuşağına çaldığı için
Bembeyaz karlarda içimdeki masumu hatırlattığı için
Teşekkür ederim...
Harcadığı kalbi,
Biriktirdiği yolları,
Bana döktüğü dilleri için
Minnettarım...
Bana huzurun kıymetini
Bir gülümsemenin bin yürek ısıtabileceği gösterdi.
Bilirim aramıza yollar, insanlar, sebepler girse de
Kapını çaldığımda bulacağım tek masum o...
İşte bu gece bu yüzden ömrümü emanet ediyorum.
...

YazarHATUN

27 Ağustos 2017 Pazar

İkili

Bazen susarsınız
Susarsınız çünkü sessizliğinizin büyüklüğünü ölçmek isterseniz,
susarsınız çünkü sessizliğinize koşup gelenleri görmek ister gözleriniz...
Susuş, şimdi dopdolu bir bedende kısık bir isyan
susuşlar ki hiç dile dökülmeyenleri bağıra çağıra anlatmaktır...

sürekli kağıtlara bir şeyler yazıp çizerken görüyorum kendimi
anlatıyorum başkalarına kağıtlarla kendimi
bazen tasvir ediyorum yüzümü
gösteriyorum hislerimi yüzümde, gözlerimde;
bazen öyle bir susuş ki hislerimde,
bir kelime yazıyor ellerim tek bir kağıda
bir kelime ki her şeyim oluyor yoklukta...

Yoruldum dile döktüklerimin ağırlığında ezilmekten
Bir beden, bir kelime, bin his...
Payidar kalacağını sandıklarımın,
Akıp gidişini hissediyorum kalbimden
Yoruldum diğerlerinden
İşte sırf bu yüzden yalnızlığın parlak yüzünü tercih ediyorum...
Hayatta yalnız, hayallerde yalnızlık, kalabalıklarda yalnız
işte bu yüzden iki yüzüm var.
Dilimin durmadığı hiç susmadığı herkesin bildiğini anlatıp döken;
Öyle biri var ki içimde kimsenin bilmediğini, hissettmediğini, yaşamadığını;
Bilen, hisseden ve gören...

Bir duvar ki kalın,
Herkesi sokmam kalbime;
Bir duvar ki belli belirsiz,
Bazıları ha var ha yok...

YazarHATUN



Piremses :)

İlişkiler karmaşık döngüler, benzer şemalar ve görünmez terazisi bulunan derin yapılardır. Değişen toplum koşulları, ahlak ve etik değerlerl...