Akıp giden su.
Sana çarpıp,
Seni arındırmak için senin parçaların ile yere düşen her bir damla...
Yüzmek kadar hürce ve coşkulu bir arındırma değil de;
Daha ziyade yağmurda tek başına yürümek gibi.
Belki daha yalnız ve çaresizce...
Bugün biraz daha yalnızım.
İnsanların istekleri hep benden ağır basarken,
Yükselen sesimin getirdiği,
Bencil hareketlerle karşı karşıyayım yine.
Sorgulamak, içine dönmek...
İçine döndüğünde, bulunduğun sokağı yoklamak yavaşça...
Çıkmaz sokakta paslı demirlere tırmanmaya çalışıp,
Çöpün üstüne düşen başı belada biri gibiyim!
Ve yine aynı sokakta, aynı yerde dikelmiş, duruyorum.
Hayata dair sorduğum milyonlarca soru,
Belki yüz binlerce kez aynı soru
ve aynı cevaplar...
Bu mantıksızlık ile farklı sonuçlar beklemek...
Yalnızım tek kelime...
Bilirsin soğursa kalbim, soğur tenim.
Şimdi ise kalbim çarpmıyor sanki
Öyle kapıldım ki bu gereksiz hengameye
Ben artık tanımıyorum ben'i!
Sırtımı dayadığım çakıl taşları rahatsız ediyor bedenimi,
Güneş batmaya başladı.
Güneşim batarsa umutlarımda söner biliyorum.
Neye umut, niçin umut?
Kalbimin kırıkları o kadar fazla ki...
Kimse yanaşmıyor toplamaya... sen bile...
Yazar HATUN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder