11 Ekim 2012 Perşembe

anla

ben senin yüzüne baktığımda sadece seni görmücem. yok saydığım geçmişini hatta bir dakika önceni görücem. gözlerinin içine bakıcam. doğrularını, yanlışlarını bir arada toplayıp önüne gelene umarsızca savurduğun o alaycı bakışlarını. ben sana zorda kalmadıkça sarılmıcam mesela sokulmucam, dokunmucam. çünkü yaparsam senden biraz daha nefret edicek kalbim, biraz daha üzülücek ve intikam isticek senin hakettiğin ama benim yapmaya kıyamadığım...
sen teninde ve kalbinde büyük bir aşkla geliceksin bana, başkasına ait, çokça inkar ettiğin. ben ise seni bütün samimiyetimle, elimden gelen sıcaklığımla karşılıcam. sen benim için seni gördüğüm o ilk andan itibaren aşık olduğum adam değil, sadece bir misafir olucaksın. çok eski bir arkadaş belki.. neden geldin gibisinden bakıcam gözlerine. neler bekliyor bizi. artık güvenmeyi geçtim inanabilirmiyim sana, başarabilirmiyim? güven gibi inançta tek kullanımlık çoğu zaman. bu zamanda onlardan biri şimdi. seni sevdim seni çok sevdim. ama artık geri dönüşü yok sen beni hiç istemediğim haketmediğim kalıpların içine soktun. sen bana sacma sapan sıfatlar yükleyip mahvettin. kaldıramam. bugüne kadar herseyi her seferinde sildim yok saydım, görmezden gelmeye çalıştım ama artık asla. sadece tek dileğim yasadıklarımı sana yasatmak. sadece beni anlamanı istiyorum. sadece beni.

YazarHATUN

25 Eylül 2012 Salı

Hoşçakal.

Ne demeliyim ki sana -ben gidiyorum- dedin. Senin için bu gayet doğal, normal birşeyken, bu senin için sadece şehir değiştirmek, ev değiştirmek, okul değiştirmekten ibaretken, bu benim için bir terkediş bir kez daha bitiş demek. Ben yine kafamda bir sürü soru işaretiyle sen ise vurdumduymaz gamsızken.. Ben seni bi kez daha bitirdim kalbimde, sen bir kez daha öldün bende.
Ben bi kere daha yanıyorum şimdi. Bir kez daha sensiz. Sen nerden anlayabilirsin ki. Ve bu son yazım. senin için, seni düşünürek yazılan. Sen ki kalbinde herkes yer açmıs, kimi sevdiği kime ne hissettiği hiçbir zaman belli olmayan yüce insan(!) hayattan ne istediğini bilmeyen, bazen kaybetmeye korkan, kaybetmemek için büyük bir cesaret gösteremeyen sen ... Hayatnda arafta kalmamı bekliyorsun. Yapamıyorum bunu. Sen beni sadece arafta koymadın, ruhumu hergün her sabah her gece girdaba attın .. girdap. senin hiç girmediğin ruhunun sıkışmadığı bir yer. Biz ki hiçbir zaman doğru düzgün anlamamış 2 insan. Ne ben senin istediklerini, söylediklerini anladım, ne de sen benim söylediklerimin altındaki anlamı kavradın. Ama ben bu kadar uyumsuzluk varken yine de çabaladım. Neden çabaladım işe yaradı mı? hayır. sen ki herşeyin üstünde atlayıp geçmek, cevapsız kaldığın yerleri söküp atmak isterken ben hep üstünde durdum. Boşa konuştum bazen boşa sustum.
Artık yolun açık olsun çoçuk. Kendine iyi bak. Benliğini kaybetme. Ne kadar benliğin bana ters olsa da sen onu kaybetme. Belki de seni -sen- yapan odur. Hoşçakal...

Melis ŞAHİN

24 Ağustos 2012 Cuma

gidiyorum ben.

Yarım, parçalara ayrılmış sevgiler tatmin etmiyor artık beni... kırıntılar doyurmuyor kalbimi. Soylenecek ne varsa yutuyorum şimdi.
Yorgunum. Yorgun düştü kelimelerim. Yolumu çizdim. Yolumuzu çizdik artık.
Yeter !!!
Soyleme artık, inanmamı bekleme inancından yoksun kalmış cümlelerine...
Sus !!!
Kendini anlatma bana, gerek yok. Yalanların doğruları olmaz hernasılsa...
ve....
Elveda.
Soylenmemiş ne varsa dilimde... bana dair, bize dair.. gidiyorum ben.

Melis ŞAHİN

14 Ağustos 2012 Salı

..............

Onümüzde koca bir sınav var. Dayanma, sabretme sınavı olacak bu. Burdan gidicez ve herşey yeniden başlıcak, hissediyorum herşey değişicek. Gitmeden bir sürü değişiklik yapmaya başladım. Eskilerin üstüne sünger çekiyorum. Bütün eski hatıra defterlerimi, yazdıklarımı, şiirlerimi yırttım attım. Binbir duygu vardı içnde ve yoruyordu. Okudukça yoruluyordum. Eski fotoğrafları rafların arkalarına sakladım, bazılarını cdlere çektim. Ortada kalmamalıydı geçmiş. Sonra hayatımdaki insanları gozden geçirmeye başladım. Ağırlık yapanları kalbimden attım. Bazılarınında yerlerini sağlamlaştırdım. Kalitesi artmalıydı ki kalıcı olsun. Anladım ki yıllanmış olanlar değil, bana değer verenler kalmalıydı. Mizacımı tekrardan sertleştirdim, kolay kolay kimse yaklaşmasın diye. Biraz duygusuz biraz da ruhsuz olalım dedik. Boylesi güzel mi denicez.  "Büyüdün" diye teskin ediyorum kendimi, gorende küçük bir çoçuğa diyorum sanır. Burdan gideceğimi düşününce artık gozlerim doluyor, eskisi kadar mutlu olamıyorum. Kardeşime her bağırışımda direk aklıma gelen "bağırmayı bile ozleyeceksin".. sadece bu. Gozlerim doluyor hemen sarılıyorum ona. Sanki olüme gidiyorum :D Anneme konusunu acınca oda kapatıyor, dayanamıyor. Ayrı kalmadık, kalamadık, dayanamadık :(
Şimdi neden anlatıyorum bunları bilmiyorum. İhtiyac belki de. Biliyorum ki benim bu hissettiğim duygu yumağının içinden onlarda dolandı geçti, basardılar. basarıcam. Ozlücem.

Melis ŞAHİN

4 Ağustos 2012 Cumartesi

Kimim ben?

Birbiriyle tamamiyle zıt olan 2 insanın kızıyım ben. Yüzüm bazen batıya donük, bazen doğuya... Ama kendimde oluşan zıtlıkları da seviyorum ben. Duygularımın, düşüncelerimin inişli-çıkışlı olması bu yüzden. Bazen kişiliksiz miyim ben? diye soruyorum kendime, oyle ki bu beden, içinde bir sürü insanı barındırıyor. Bana bağlı, bana benzeyen, benden uzak.. Ama ne hikmetse bütün hepsi tek bir kapıya çıkıyor.

Kopup gidiyorum, kendimin otesinde oluyor davranışlarım. Bunu yapan ben miyim? diye soruyorum kendime. Bazense kendimi çok dizginliyorum. Duygusuz, kibirli ve fazla gururlu olduğum zamanlar oluyor. Ben ki romantik komedinin, en basit aşk sahnesinde gozleri dolup, sonra hüngür hüngür ağlayan sıradan bir kızım. Etrafımdaki insanların çoğuda ruh halimin sık sık değişmesinden şikayetçi. Elimde değil.

Bazen sanki ne istediğimi bilmiyorum. Hiçbir zaman bir beklentim tam olarak gerçekleşmiş ve beni tatmin etmiş değil. Hayallerim var... Başarabileceğim meçhul olan. Çok yolum var...

Melis ŞAHİN

18 Temmuz 2012 Çarşamba

mükemmel aşk?

Hemen hemen herkese o mükemmel aşkı bulmak, yasamak hatta bazıları parmakla gosterilmek ister. Kısacası herkes mükemmel aşka sahip olmak ister, gel gor ki kimse o mükemmel aşka sahip olabilmek için mükemmel insan olmak istemez. Hep karşı taraftan beklenir fedakarlık hatta bazıları kendini kusursuz sanır. Unutulmamalıdır ki aşk 2 kişiyle tek ruhtan oluşur. Bu ruhun ritmini yapılan fedakarlıklar ve verilen değerler oluşturur. Bunun için sağlam, cesur bir karakter gerekir. Günümüzde bu sağlam ve cesur karakterlere pek rastlamamaktayız. Neden diye sordunuz mu hiç kendinize? Ben sordum ve cevap aynen soyle "Herşeyin ucuzlaştığı dünyamızda, mükemmel bir aşk yasamak mümkün deil :) " Cevap ne kadar acık ve net değil mi? Çoğu insan herşeyi basit, ucuz, elde edilebilir gorüyor ki bu yüzden yüzsüzce hatta terbiyesizce bu mükemmel aşkı yasabileceğini sanıyor. Yasanmaz efendim,  yasayamazsınız. Egolarınız tavan yapmışken olmaz. İlişkiniz için kendinizden fedakarlık etmediğiniz sürece o pahalı duyguya sahip olup, ona yakışamazsınız. Benim bile sevebilme kabiliyetim bu kadar geniş ve gelişmişken hala kendimi mükemmel aşka layık goremiyorum. Kat edilmesi gereken çok yol var onümde. Yasanacak bir sürü kişinin hayatı var. Tecrübe edilmesi gereken çok şey...

Melis ŞAHİN

Piremses :)

İlişkiler karmaşık döngüler, benzer şemalar ve görünmez terazisi bulunan derin yapılardır. Değişen toplum koşulları, ahlak ve etik değerlerl...