1 Mayıs 2016 Pazar


Bir gün yine gördü rüyasında kadın,
(-ama nasıl bir kadın?
 -kimin kadını?)
hüngür hüngür ağlıyordu adam
"cennetin kapısına gitsem, yanımda kul diye seni götürürüm." diyordu,
yüzünü gömerek avuçlarıma...
derin iz, derin etki, inkar edilemez gerçek burada başlıyor işte.
burada kimdi masum, sen mi ben mi?
derinliğin son'u var mıydı yarattığımız sonsuzlukta?
ruhsuz yazışlarıma anlam veremeyebilirsin
ama bu yaşanılanlar gerçek.
ben her zamanki gibi kendimde değilim en iyi sen bilirsin
göz yaşlarıma maruz kalan bilir elbet.
benden uzak bir adam nasıl bilebilir ki içimi...
belki de bilmiyorsun beni?
bilmiyorsun bendeki sen'i !
yazdıklarımda derin mana var,
belki ince sırlar...
konuşarak anlatamıyorum,
ağlayarak asla
belki bilir bir gün anlar beni bana karışan biri
kanıma, ruhuma...

Yazar HATUN


23 Nisan 2016 Cumartesi

Kadın!


*Kadın olmak...
-Ama nasıl bir kadın?
*Birinin kadını olmak...
-Anlat bana nasıl?

Unutulmaz aşklar yaşatıp, 
kazınmak bilhassa kalplerinin en derin yerine
unutma sen derin olansın !
Milyonlarca sıfata, söze, şarkıya iliştirilmeli ad'ın
sevdikçe sevilmelisin...
boynunu, boynundaki fuları
saçlarını, saçına bağladığın bandanayı,
belki iliştirdiğin narin bir yasemini,
hatta dudağının kenarından akan bir damla rakıyı bile
taparcasına sevebilmeli,
o adam. 
söylediğin bir söz,
dokunduğun bir yüz,
kaç yıl saklanabilir?
o adamda bulabilirsin cevabını
seninle ya da sensiz
nefesin teninde ya da bilinmez bir yerde
bir rüyada...
belki sadece kilometrelerce uzakta...
öyle bir kadın olmalısın ki
seni aradığı kollarda,
yollarda karanlığa düşüp;
seni benzettiği bin bir türlü yüzde, sözde, davranışta
aslında hiç birinin,
"sen gibi olamayacağını" milyonlarca kez fark ettiğinde,
öldürmeli yokluğun...
Olmaman düşüncesi delirtmeli adamı.
Ayrıldıktan dakikalar sonra delice özlemek
Aşk bu işte !
Dedirtebilmek sevdiğin adama  "o bambaşka"
açtığın yarayla,
sardığın aşkla,
ona her sımsıkı sarılışında...
bitişinde başlangıcında...
en büyük sırlarını dudaklarında saklamalı
ya da milim milim öptüğü sırtında..
bir adamın "herşey"i olmaktır aşk
unutulmaz olmak gibi bir kaygın olmamalı
delice sevmelisin
canını vere vere
öz'ünle...
Korkma,
Dokunduğun her aşkta sonsuz olan sen'sin...

'Yazar HATUN'


3 Nisan 2016 Pazar

halsizliğin yüze yansımış iki bambaşka insanız biz
bahadır sağlam söylüyor seni bana 
"...aşk olsun sana güzel, gözün doysun..." diyor senin ağzından bana
gitmiyor gözümden gözlerin
aklımdan gitmiyor beni öpüşün,
fırsat kolladığımız kısa karanlıklar... 
aynı şeyleri aynı anda düşünmenin zevkini yasadığımız güzel günlerimiz...
gözyaşlarımı durduran sadece güzel gelecek umudu,
biliyorum gelecek...
yorgunum dostum, sevgilim, kardeşim... 
yorgunum ey sırdaşım.
sırlarımı, dertlerimi paylaşmayı unuttuğum günleri yaşıyorum seninle
kafamda milyonlarca dert 
ruhum hapishanede. 
şimdi yazıyorum seni sana, beni sana, bizi sana...
yazıyorum dün geceki gibi... 
boğulurken hayat denizinde
ısrarlıyım, inatçıyım güldürmeyeceğim o martıları kendime.
birinin -Dur!- demesi gerekiyor.
birinin sarsması gerekiyor; seni, beni, bizi...
sarsması gerekiyor ki,
düzeltilmeyecek kadar derin değil dertlerimiz
canım, yarim, sevdiğim.
bilmem ki güzel canın ne zaman ister bunları okumayı...
bilirim bir gün görecek canım gözlerin.
boğulurken biz, seni kıyıya çekeceğim söz veriyorum sana
ellerine ihtiyacım var, en çokta sıcak omzuna.
gözyaşlarıma kayıtsız kalmayan, hisseden, yaşayan güzel canına
ihtiyacım var canım, dostum, yoldaşım
dinle beni!
istersen sus, konuşma
kimse beklemiyor sevdiğim dediğini
uzakta da olsan canını, canımdan esirgemediğin sürece beklerim seni...
yüz çevirirsen bana, dayanağım kalmaz ki benim...
anladın biliyorum.
her bir zerresine kadar işledi kalbine biliyorum
tenime dokunduğunda, sıkıca sarıldığında 
sarıldığın tenim değil, ben değilim...
sarıldığın kalbim canımın canı.
şimdi susuyorum.
biliyorum sessizliğimden anlayacaksın,
anlarsın tanırım seni.
unutma hayat engellerini döşeyecek,
duvarlarını örecek.
hayat bu ayırmayı sever.
tecrübe eden bizler ya da başkaları bunu iyi bilir
hayata olan kavganda ya galip gelirsin ya da çiğner tükürür seni
bütün ağır hakaretlerin tek sahibi, sebebi bu hayat.
bozdukça morali gelir insanın üstüne 
çektikçe kendini yürür üstüne üstüne
şimdi susuyorum.
biliyorum sessizliğimden anlayacaksın,
anlarsın tanırım seni.

'Yazar HATUN'

1 Nisan 2016 Cuma

(Taslaklardan fırlayan bir yazı)

Bir şarkı size ruhunuzu yazdırabilir mi?
Sizi on dokuz yaşında, ruhu taptaze bir kız yapabilir mi?
Masumca sevdirebilir mi yine birini?
İllaki o uçurumdan atılmak mı gerekliydi?
Aynaya baktığında değişmemiş suretime sevinmeli,
Ancak yorulmuş ruhuma her sabah, 
İstisnasız her sabah üzülmeli miyim böyle?
Ne güzel söylüyor laz kızı,
Ne güzel götürüyor beni yüzyıllar öncesine...
Kalbimin kapısını çalıyor önce,
Cevap yok, biliyor açılmayacak.
Sonra yumrukluyor, tırnakları ile çiziyor yüreğimi...
Açmam.
Yine ağlayamam.
Kendimi bulduğum kayalıkların,
Çakıl taşlarının üzerinden izliyorum güneşimi.
Biraz rahatsız ama çok huzurlu. 
Hızla giden bir otobüsün içersindeyim,
Gidiyorum denizin kıyısından.
Ve gittim sayısını bilmediğim kadar...
Gide gele büyüdü ruhum, köreldi masumiyetim...
Ben adım attığımda yağmurunu kesen,
Güneşini açan şehir,
Artık düşman bana...

'Yazar HATUN'

31 Mart 2016 Perşembe

Ben Bilirim

Loş odalarda bırakın beni,
Kulağım, kimsenin duymadığı ezgilere dolansın.
Beni kağıda, kaleme boğun,
Kalbim ellerimden aksın...
Dilim söylesin, duymadıklarınızı;
Görsün gözlerim, kimsenin görmediklerini.
Bütün güzellikleri bana getirin,
Şekillensin ruhumla,
Gösterebilirim size gerçekleri...
Gerçekler, bir mum ışığının değmesidir kadehe,
Gerçekler, bir sevgilinin silüetidir boş duvarda
Ve gerçekler dolanmaktır Edith'in sesine...
En nihayetinde teslim etmektir Aşk'ı kara mürekkebe...



'  Yazar HATUN  '

25 Mart 2016 Cuma

...

Sarar mısın belimi esen rüzgara karşı?
yolun son'una gelmiş gibi...
Bütün kötü günler geride kalmış gibi...
Bakar mıyız son kez uzaklara
arkamızı dönüp gidebilir miyiz mutluluğa?
küçük bir evimiz olur mu hayalini kurduğumuz gibi...
Ben gömebilir miyim yüzümü sonsuza kadar sol'una?
Sarar mısın beni,
Korur musun mutsuzluğa, kötülüğe ve göz yaslarına karşı?
Ama mutluluk için akan hiç bir damlaya engel olma !
bizi huzura boğan her gülümsemeye kapımız acık olmalı
Masamızdan çiçek hiç eksik olmamalı
Yüzümde öpücüklerin,
Yüreğinden ise aşk'ım...
Her gün anahtarını evde unutmalısın mesela
senden önce, senin için koşarak eve gitmeliyim
sırf sana açabilmek için neşe kapısını
Her gün gülerek karşılayabilmek için can bildiğimi.
Huzuruna gömebilir misin?
Var mı kalbinin derinliklerinde benim için
kapısız dört duvar?
Çok yorgunum.
Bankta oturup denizi izleyen bir insanın çaresizliğini düşün...
hem yolun son'undasın,
hemde hiç bir şey yapmamışsın gibi...
öyle çaresiz,
öyle başı boş
Neredesin?
Bak, bıraktığın yerdeyim,
O banktayım.
Hem halsiz ve bir o kadar üşümüş,
Gelirken ceketini de getirir misin?
Kokunu öyle özledim ki...

Yazar Hatun

Piremses :)

İlişkiler karmaşık döngüler, benzer şemalar ve görünmez terazisi bulunan derin yapılardır. Değişen toplum koşulları, ahlak ve etik değerlerl...