22 Kasım 2016 Salı

Ya Rab!

Yollarım kutsal kitaplara çıktı.
Kalpte nasıl masum kalınır öğretir misin bana?
Kutsal kapılara dokundu elim.
Sürdüm yüzümü dedemin toprağına.
Ey Ya Rab !
Elimi avucumu açtığım,
Gözyaşlarımı akıttığım Ya Rab !
Kalbimi temizle desem; siler misin ruhumun en incesine kadar,
Alır mısın beni benden?
Yüz sürdüm dayandım yoluna.
Bilinmez, soyum köledir yoluna.
Alır da gömer misin beni dedemin toprağına?
Ya Rab ! sil bütün kötüleri ruhumdan.
Kıl ruhumu pak.
Sürdürmem,
Minnet etmem bir daha asla, pis ellere.
Ya Rab neyedir bu gözlerimin yaşları?
Ben bilmem,
Sen beni benden iyi bilirsin Ya Rab...
Öğrendim,
Çok seversem sana düşermiş yolum...
Masallar söyledi.
Destanlar fısıldadı.
Ellerimi, avucumu açtım sana.
Al göm beni,
Doğunun kara, yanık toprağına.
Vura vura bağrıma yalvardım sana
Bir hülya olsun;
Çöle düşen,
seraba boğulmuş kimsesiz bir bedeviyim şimdi.
Bu bir hülya olsun.
Uyansın bedenim, açılsın gözlerim.
Yanına Al beni.
Ben yüzümü sürdüm çoktan secde bildiğim toprağa
Dedemin yanına koy beni...

YazarHATUN

4 Kasım 2016 Cuma

bir ölüm atlattım yakın bir zaman önce
öğrendiğim tek şey dalga geçmek
ölümle hayatla insanlarla
dalga geçmem gereken insanların sayısını
olaylarınsa içeriğini arttırmış bulunmaktayım.
Daha bir kıymet bilir oldum.
sevmenin, beni seven insanların
ruhum dört elle sımsıkı sarıldı onlara.
bilenler vardır şüphesiz
dün yaşayan bir insanın ertesi gün tabutta görmek zordur
herkes sanki o, yerin altına girince herşey bitecek sanır
sevdikleri hariç
bilirsin olacakları dualar edersin ne olur ne olur yanmasın canı diye...
o soğuk toprakta nasıl yatar can bildiğin
azalırken kalabalık başından
onu bir toprağın basında,
kulağına gelen uğultular arasında algılamaya çalışırken
ne hisseder insan?
neyin peşinden koşuyoruz bu hayatta?
o gün sicim gibi inerken gözyaşlarım yanaklarımdan
avuçlarımı açmışken semaya
İzmir'in esintisine bıraktık bir sevdiğimizi
Ey İzmir'im güzel İzmir...
İnsanın canını en çokta o raddeden sonra bir mezar olarak görülmesi...
O oraya girdi diye öldü mü sanırsınız...
Yaşarsın hatta taşırsın canında, vücudunda...

YazarHATUN

25 Ekim 2016 Salı

Şemsiyem...

25 Ekim 2016

Burdur'da bundan tam 2 yıl önce, 
25 Ekim 2014'te çekmiş olduğum bir fotoğraf. 
Eski fotoğraflarımı karıştırırken rastladım kendisine. 
Hala sevdiğim şeffaf şemsiyelerin en güzel yanı bu bence; yağmuru izlemek. 
Gökyüzünün güzelliğini saklamıyor sizden. 
Hatta arada gökyüzüne kafamızı kaldırıp bakmamız gerektiğini hatırlatıyor kendince... 
Bütün güzellik aslında doğada. 
Bütün uyum, bütün ahenk... 


YazarHATUN


24 Ekim 2016 Pazartesi

Mavi

Sayıklanan son isimdi şüphesiz kalbimdeki,
Derinliğinden sual olunmaz baştan başa mavi.
Aşk demektir mavi telaş
Mavi, bir martının kanat çırpışıdır gökyüzünde,
Bir denizin hırçın dalgasıdır.
Güzel beyazda,
Mavi duvarlardır huzur.
Saçılır çiçeklerim gökyüzüne
İsterim kapılsınlar mavi telaşa
Bürünsünler neşeye...
Bir kızın koşan adımlarıydı mavi telaş,
Boş koridorlarda...
Huzur olmak isteyen adam ile
Asi bir küçük kızın sonsuzluğuydu kutsal renk.
Birimiz hırçın deniz, birimiz huzur dolu gökyüzü,
İşte ikimizde maviyiz.
Şuan derin bir rüyada mavi.
Uyanırsa bulanır gözleri,
Bırakın bulansın griye.
Geçer mevsimler biter yıllar, biter aylar...
Döner mavi güneşe...
Güneş parlak, güneş sıcak...
Mavi kutsal, mavi ulu...
Buluşurlar iki mavi güneşin yakıcılığında...
Ama önce yağmura katlanmamız gerek...
Sadece bilirim.
Ben bilirim.
Bir ben,
Mavinin hikayesini bilirim...

YazarHATUN

18 Ekim 2016 Salı

Yolcu

Elinde valiziyle bekler,
Bir yolcudur o yabancı şehirlere.
Yolcudur, kalamaz nefesinin son damlasına kadar.
Gitmek zorundadır; istemez bu şehri.
Gitmek ister; özlemiştir bir şehri.
Belki çok mutlu;
Belki payidar kalacak bir mutsuzlukla terk etmek,
Memleket bellediğin o hırçın şehri.
An gelir arşınlarsın yolları tek bir insana.
Arşınlarsın kalbinle geçip gittiğin,
Onun için terkettiğin şehirleri
Değer...
O'na değer...
-Sol'un derin mabedine- el sürmek için gidilir yollar.
Peki ya defalarca ağlayarak ayrıldığın bir yerse o koca şehir...
Yüzeyi küçük, anlamı büyük!
İçindeki o tek insanın kalbi kadar temiz ise o şehir,
Memleket bellenmez mi hiç!
Bazense son veda demektir yolculuk,
Son kez arşınlamak bir şehri.
Türkülerle özlemek.
Gözlerden akması demektir,
Kalpten gelen derin damlaların...
Tek suçlusu türküdür, türkü...
Milyonlarca söz verilir kalbe "bir gün gideceğim o şehre..."
Avunsun cenan...
Bilir yürek milyonlarca şehirde tek bir kapı vardır çalınacak.
Yemini vardır bir gün çalacak!
Sokaklar, caddeler, yüzler değişebilir ama gidilecek
Ev tektir...
Sadece o eve gönderilir özlem mektupları.
Sadece o mektup için saklanır en güzel kağıtlar.
Sadece o kağıt için tutulur kalem, dökülür kelam;
En güzelinden...
Ve ben bir yolcuyum yolunda
Arşınlarım kalbini milyonlarca kez
Geceler benimdir
Dayarım canımı gözlerinin kahvesine
İzlerim dünyayı gözlerinden...

YazarHATUN


16 Ekim 2016 Pazar

Yaşadığım...

Bir sır gibi yaşarım seni içimde
Dokunduğum ellerim belki benden sonra dokunacak eller bilemez
Sendekini,
Bendeki seni...
Milyonlarca yüzler geçecek belki çehrelerimizden.
Milyonlarca el tutacak sıkacak avuçlarımızı.
Herkes hayallerimizin ucundan girmeye  çalışacak geleceğimize
Belki yanlış insanların kurbanı olacağız
Karanlıkta bir sokak arasında
Umutlarımızla hayallerimizle terk edileceğiz
O zaman beni hatırla
Gökyüzündeki ayda olurum sana
Üstüne yağan yağmurda
Işıtırım geceni yıldızlarla
Belki her gece başka kollara sığınacağız yalnızlığımızdan
Sarıldığımız insanlarda zamanla unutturmaya çalıştırsa bile birbirimizi
Eminim bir gece yarısı ansızın çalacağım kalbini
Kendimizi unutmak için baskaşının acısını sarıp yalnızlığına ortak olacağız
En büyük gayemiz belki mutlu etmek olacak
Aniden beyninin içine dolacağım bir akşamüstü
Bir gün ufak bir göz yaşın benim için akacak gözlerinden
O zaman yanacak canın, canım...
Mutlu olabilirsin ya da sanabilirsin kendini
Unutma her mutlulukta bir acı
Her mutlulukta bir sahte gülüş vardır
Bir yerden burnuna çalınırsa kokum beni hatırla
Bir yasemine sığın belki bir menekşe yaprağına...
Gülüşlerimi hatırla.
Sana sarılışlarımı seni çok sevişlerimi hatırla
Benim sevdiğim gibi sevilmeyeceğini...
Ayna ararsan kendine görmek istersen sıcak bir kalp
Ben kalbinde olacağım
Sol'un benim.
Şimdi ise sımsıkı sarılma vakti
Aşka sarılma
Bu kötü ihtimallerden sıyrılma
Sevgiye sığınma vakti
Sıcaklığınla gel bana
Aralığın ortalarında
Veyahut bir bahar akşamı uçuşurken saçlarım rüzgarda
Gel, dolan belime yeniden...
İstanbul anlatsın bizi...
Her gün aşık olalım.
Her gün sevelim can içinde ki canı...
İstanbul sokaklarında...

YazarHATUN

Piremses :)

İlişkiler karmaşık döngüler, benzer şemalar ve görünmez terazisi bulunan derin yapılardır. Değişen toplum koşulları, ahlak ve etik değerlerl...