29 Kasım 2014 Cumartesi

Mutlu :)

          Seni bırakıp gidenler dışında bir de iyi geldiğin insanlar var. Varlığından huzur ve mutluluk duyanlar... Seninle konuşup rahatlıyorlar, dinliyorsun mutlu oluyorlar, onlara zaman ayırıyorsun kendilerini değerli hissediyorlar. Mutlu olmaları için birşeyler söylüyorsun kahkahalarla gülüyorlar. En güzeli insanları nasıl mutlu edebileceğini öğreniyorsun. Bakıyorsun çevren genişliyor hatta o denli samimi buluyorlar ki seni birde triplerini, nazlarını çekiyorsun kim olduğu fark etmeksizin :) Seninle vakit geçirmeye çalışıyorlar. Arıyorlar, mesaj atıyorlar. Başka şehirde olanlar ise yolunu gözlüyor, sırf seninle görüşebilmek için bazen senden önce ayarlıyorlar buluşmayı . Kendini özel hissediyorsun an geliyor, ve basardım diyorsun.
          Ben inanıyorum ki insanlara değer verdiğinde ve bunu onlara gösterdiğinde üstünden çok zaman geçse de fark ediyorlar. Ya değer vermeyi kestiğinde ya vazgeçtiğinde ya da çevreni değiştirdiğinde. Bana değer veriyormuş diyorlar. Mesela sevdiğiniz insanlara zaman ayırmakta mühim. Buna da inanıyorum. Sevdiklerinize zaman ayırmazsanız, zaman sizi sevdiklerinizden ayırır. Bu da çok doğru. Yoğun da geçse günlerin, yetişemesen de çoğu işine insan sevdiklerine zaman ayırmalı. Ben bunu yapıyorum ve karşılığını görüyorum.

                                           Melis ŞAHİN

24 Kasım 2014 Pazartesi

çözün beni :)

Kolaysa çözün beni. Anlayıp yola koyabilecek misiniz, bakınca anlaşılır mı herşey? Okunur mu gözlerimden gördüğünüz kişinin çok ötesindeki ben? Bu kadar basit mi bir insanı çözüp sen busun demek? Diyemezsiniz onu bunu bilmem, bana diyemezsiniz. Siz beni tanımadınız ki tanıdığınızı sandınız ya hep yanımdaydınız ya da tam karşımda. Olduğum gibi kabul etmek zor geldi size. Çünkü bana dayanabilecek ne sabrınız ne zamanınız ne de doğru düzgün bağlı olduğunuz bir duygunuz vardı. Siz bende zaman öldürmeye geldiniz belki de... ve bitti. Ne doğru düzgün yola çıkabildiniz benimle ne de çıksanız bile devam etmeyi bildiniz. Hep virajlardan kaçıp geri döndünüz. Hiç biriniz anlamadınız ben kimseyi kolay kolay bırakmam oralarda. Hepiniz. Arkadaş, dost, sevgili hepsi bir yerde hep yabancı oldu bana. Korktuğum düşünceler başıma geldi birer birer, görmek istemediğim, tahmin etmediğim yüzler fark ettim. Yoldan her vazgeçişlerinde, bitişlerinde sende mi böylesin sen bu muydun demekten yorgun düşürdünüz beni. Her seferinde arkamı dönüp yola devam etmesini bildim. Biliyorum ki bir gün yine bir arkadaş, bir dost, bir sevgili korkup dönecek bu engebeli yoldan. Söküğü tamamlar gibi biri girip devam edecek ve sonra oda vazgeçecek. Herkesten önce yalnızlığı sevmeli insan. Seni seviyorum diyenlerin bırakacağını dostumsun diyenlerin sırtından vuracağını hep yanındayım diyenlerin gözlerini açtığında yanında olmayacağını iyi bilmelisin. En çokta kendini sevmelisin. Seninle konuşacak bir beynin, duygularını seninle paylaşacak bir kalbin, her yola seni yalnız göndermeyen bir bedenin var. Kendini çift kişi hayal edip yaşamalısın. Yalnızlığın gerekliliği budur.

Melis ŞAHİN

13 Kasım 2014 Perşembe

gözyaşı

13/11/2014 
02.38

        İçtense acın, içtense sevdan gözyaşın damla damla akar, süzülür yanaklarından. Belli eder kendini, bu acı taze değildir. Bu acı çok eski, bu alev çok büyük, bu yara çok derin.
        Hıçkıra hıçkıra ağladığın zamanlar eskide kalmıştır artık. Yara kabuk bağlamıştır, ama altı hala kanar. Kıpkırmızı, kan kırmızısı aşk gibi, gül gibi, yangın gibi alev alev... tende, ruhta, gözlerinin içinde, kalbinin derinliklerinde...
                                               Melis ŞAHİN 

8 Kasım 2014 Cumartesi

Arafta.

                                                                                                                                       08/11/2014

          Tomris Uyar demiş ki : "Uykunuz kaçtı mı kültürünüz artıyor." Ben nedense kendimi o kefeye koyuyorum. Belki her zaman kitap okuyamıyorum ancak yazıyorum. KıŞ geceleri uzun olunca ellerim klavyenin üzerinde dolaşmaya başlıyor ve yine kendimi veriyorum yazmaya. Gömülüyorum cümlelere bütünleşiyorum kelimelerle... ve sunuyorum kendimi. En büyük amacım etkileyebiliyorsam yazdıklarım ile okuyanları, en azından şuan için en büyük servet bu bana.
Bu gecenin konusu ağlamak olsun mesela. İnsanoğlu neden ağlar hiç düşündünüz? %70 i üzüntüden %30u mutluluktan olur. Ben hiç mutluluktan ağlamadım mesela. Bunu yasamadan ölmek istemem şahsen. Yaşadığın mutluluğun nirvanaya ulaştığının göstergesi o gözyaşları. Peki siz hiç biriyle beraber ağladınız mı? Kilometrelerce uzaktasınız. Canınız sıkılmış birden ağzınızdan dökülmeye başlamış cümleler, gözyaşları süzülmeye başlamış gözlerden. Telefonda seni dinleyen biri ve oda başlamış ağlamaya işin tuhafı aynı şeye ağlıyorsunuz. Mevzu aynı o başlar sonra konuşmaya siz dinlersiniz, o susar siz tamamlarsınız cümleleri. Konu dert olur, dertler alev olur. Yakar, yakar da geçer sizi. Ben öyle seviyorum işte. Beraber ağlayacaksın. Gözyaşları her zaman yalnızlık istemez sizden, bazen ortak bir payda da buluşmayı da teklif eder. Bazen de ifşa etmez seni. Tek gelirsen susar saklarım seni der ve şefkatine gömer. Artık araftayım...

                                                                                                        Melis ŞAHİN

7 Kasım 2014 Cuma

döndüm.

Şimdi dilimde eski bir ninni,
Şimdi dilimde bizden nağmeler...
Kendimi tozlu sayfalar arasında kalmış bir karakter gibi hissediyorum.
Sanki hiç buraya ait olmamışım
Gelmişim, sana katmışım kendimi.
Sonra çekilmişim sessizce.
Var olduğuma tek kanıt göremiyorum şimdi.
Beni anlatan şarkılar var sadece ortada,
Anılarımı birbir yaşatan bana...
Sebebi yok, gömüldüm sanki toprağa,
Geri döndüm geldiğim yere.
Hiç var olmamışcasına sana hiç dokunmamışçasına
O kadar sessiz, bir o kadar tas gibi.

Melis ŞAHİN


6 Kasım 2014 Perşembe

Kabus.

İnsan hep ister. İhtiyaç duyar. İnsan bir kahveye ihtiyaç duyar, bir müziğe, bir fotoğrafa, bir sese, bazen bir yüze, belki sana ihtiyaç duyar...
Bazen bir kahveye ihtiyaç duyar ki 40 yıl hatırı olsun diye, bazen bir müziğe ihtiyaç duyar ki anılarını saklayabilsin diye bazen birinin deklanşöre basmasına ihtiyaç duyar. Anı ölümsüzleştirmek için belki son gülüş, belki son bakış, belki birlikte yasanacak en son an; o dakikadan o saniyeden hatta o saliseden ibarettir.
Düştü sandalyeden yere karşıma yığıldı. O kocaman gülümsemesi ile karşıma yığılı verdi son kahveydi beraber içilen, dinlenen son şarkıydı "hoşçakal" ve ben basmıştım deklanşöre hemde son kez. Onun kahkasını ölümsüzleştirmek için.
Acil servisi aradım hemen. Apar topar hastaneye sonra... "kalp krizi. "  2 kelime 4 hece. hayat bize en ağır şakasını yaptı. En eşeğinden en koyusundan. Canımı benden aldı. Ne demeliydim şimdi ailesine ne diyecektim? Ben yapamam dedim. Doktor bey aradı, söyledi. Gelenler, bağıranlar, ağlayanlar benim gibi pusup kenara köseye çekilenler... Evet çok garip kendimden zerre bu denli soğuk kanlılık beklemezdim. Sindim köşeme canımın içinin... yazması bile çok zor canımın içinin gidişini izledim. beden orada o beden onun ama konuşmuyor, gözleri kapalı. Gidip yanına onu sarsmak uyan demek istiyorum. Uyan yasanacak çok şey var, uyan bu kadar çabuk nasıl pes ettin? Önümüzde yaşanacak uzunca seneler var her anımı görmeni hep yanımda olmanı istiyorum. Daha bundan bir kaç saat öncesine kadar beni kızdıran, sinirlendirip karşıma geçip kakır kakır gülen sen değil miydin? Bu sefer fazla kızdım çoook kızdım tarif edilemez bir şekilde... uyan artık bak bu şakaya gülmedim.

Ama ben uyandım. Kabusun doktora yapmış hali. Kanter içinde kalmışım. Direk telefona yapıştım. saat yanlış hatırlamıyorsam 4 buçuk suları... "Alo.." yine o sevimli ses. "İyi misin?" dedim  "Nasıl iyi miyim?" dedi "Kabus gördüm çok korktum iyi misin?" dedim. "İyiyim canım benim" dedi. "Yarın konuşuruz." dedim. güzel dilekler tatlı rüyalar dileyerek kapadık telefonları. Dost. Kardeşim o benim. 8.yılın içersindeyiz. Meleğim benim. Dert ortağım, sırdaşım. Zıt kutupların mükemmel uyumu bizdeki...  Sen hep benimle kal. Kedili teyzeler olarak yaşlanmak istiyorum seninle. Hişt sarışın ! ;)

                                                                                      Melis ŞAHİN

Piremses :)

İlişkiler karmaşık döngüler, benzer şemalar ve görünmez terazisi bulunan derin yapılardır. Değişen toplum koşulları, ahlak ve etik değerlerl...