31 Ekim 2015 Cumartesi

kim sever

sana beslediğim sefkatin tanımı yok bende
cocuk gibi sevdim seni
hep benim yanımda ol istedim
benim ellerimi tut istedim
sana yol göstermek istedim
seni büyütmek istedim
sana öğretmek istedim hayata dair her şeyi
kimseye güvenilmeyeceğini ama bana güvenebileceğini
herkesin yalan söyleceğini ama
benim seni gerçekten hiç bir zaman sasırtmayacağıma
sana söz verdim
defalarca milyonlarca
ama bilemezdim koskoca adam olduğunda ilk benim elimi bırakacağını
koskoca bir adam olduğunda ilk benden koşup kaçacağını
başka kollara başka ellere
yalancı sözlere
üzerler seni kıymet bilmezler
inanma onlara
sevdim derler bırakıp giderler
ama ben gitmem
kimse elini tutmasa da ben tutarım, sözzz
ne olursa olsun ben seni severim, sözzz
kim sevebilir seni böyle delicesine, öldürürcesine belki boğarcasına
vazgeçmeden-yılmadan-bıkmadan
sadece "seni"
annenden sonra kim sever böyle,
söyle bana seni en çok seni...

Yazar Hatun

Bak

Her bir zerresine öldüğüm adam...
Her bir zerresini milim milim bildiğim
Her bir zerresiyle her bir zerreme can veren adam
dayanamıyorum gidişine
bazense başka birinin kalbinde can bulma ihtimaline...
seni bu kadar çok
seni bu kadar derin
seni bu kadar deli severken,
başkasının kalbine başını yasladığını düşünemiyorum
orası benimdi be adam
sen "kadının"a söz vermiştin
"başım üstüne" demiştin
her sabah uyandığımda ölüyorum
her gece yatarken ölüyorum
kadının ölüyor
bakıyorum hayallerime
her bir parçasında milim milim işlenmiş sen
soluduğum havada sen
ruhumda sen
sen yokken seni sensiz yaşamak ne kadar zor bir bilsen
harcatma aşkımızı üç kuruşluk insanlara
dönde bir bak bana
hala nerdeyim
bak bıraktığın gibiyim...
bak hala seninim...

Yazar Hatun


Bilemezsin

ben yazarım sana
usul usul söylerim sana
fısıldarım dokunmasa da ruhuna
sen bilir misin arafta yaşamak nedir?
uykunun kollarında cennetteyim
aklım sana düşünce cehennemde
kaldım ince bir ipin üzerinde
ne gidebiliyorum bir adım ileri
ne dönebiliyorum bir geri
yanmak zamanı şimdi
sensiz solumda bir ateş
gözyaşlı gecelerde ise
koskoca bir yangın yeri
feryat figan hıçkırarak büyütürüm içimdeki seni
niyetim niyazım sanadır
ölmeden bir kere sarman beni
son kez
koymak basımı göğsüne
çekmek kokunu içime
ne zordur bilemezsin
savrulup giden aşkı göz göre göre izlemek
istenmeyen kadın olmak
birinin sonsuza kadar kadını olarak kalacak olmak
birinin bedeninde doğup başka bedenlerde ölecek olmak
ne zordur bilemezsin...

Yazar Hatun




18 Ekim 2015 Pazar

İçmelisiniz

Bir kere hayatındaki insanla her şeyi içebilmelisin,
el ele yürüyüp bir çay bahçesinde oturup karşılıklı ince bellide bir çay içmelisin, tavlasız olmaz ama...
evde baş başa Türk kahvesi içmelisiniz bilmelisiniz bir acı kahvenin kırk yıl hatrı vardır kahve acı olsa da fark etmez elinden zehir olsa içer değil mi? ;)
karşılıklı oturup birer kadeh şarap içmelisiniz yağmurlu havada cam kenarında kısık bir müzikle romantizm adına...
üzülme şarabınız biterse yağmura çıkarsınız sizde... hem sen bu sözü çok seversin değil mi? "şarabımız biterse, yağmura çıkarız..."
sonra kafanız atarsa bira alıp içmelisiniz çok mu geldi ver şişeyi devamını o bitirsin. iki arkadaş gibi dertleşmelisiniz birbirinizle...
en önemlisi kadın dediğin rakı içmesini bilecek arkadaş
en azından arka arkaya 4 kadehi devirecek
oturup içmelisiniz şu rakıyı. yer zaman mekan fark etmez ama tercihiniz deniz kenarı olursa daha bir hissedersiniz sanki rakının anlam ve önemini, ne dersin?
seni içerken izlemeli kadını ona buna değil rakıya eşlik ediyor, eşliik...
sonra usulca şarkılar dökülmeli dilinizden güzel anılarınıza ve hayalini kurduğunuz geleceğinize içmelisiniz.
Dilerim Allah hepimizin hayatında bize aşk, eş, sevgi, dost, kardeş, sırdaş, arkadaş olacak bu sıfatların tümünü üstünde taşıyacak insanı geleceğimizde yanımıza denk eder... :) :)

Yazar Hatun

17 Ekim 2015 Cumartesi

.....

kalbime her dinlediğimde huzurla, 
kendini birine adamışlık hissi veren duygular uyandırıyor bende bu şarkı...
gözlerimi kapatıyorum.
karşımda bir kadın, kadına asık bir erkek
dokunuşta dansa davet var
dansta aşka davet...
valse benzeyen adımlarla başlarlarken zarifçe
adımlarıyla dansı hızlandıran asi bir adam
aşkın eş anlamlısını tercih etti "tango"
kadını aşkla kollarının arasında dans ederken
birden kadının gözleri değiştirmeye basladı adımları
şimdi kadının peşinden deli divane adama dönmüştü o asi
yakalayıp kalbine bası verecek sanki...
adımları hızlanmıştı kadının arkasından
kırmızı elbisesi içinde eteklerini savurarak giden
deli gibi bir kadın vardı karsısında, biliyordu.
o kadın vazgeçmeden sahip olamayacaktı ona
o kadın istemeden bitmeyecekti bu dans
elinden kayıp gitmesine üzgün ama bir o kadar hırslı...




Yazar Hatun

10 Ekim 2015 Cumartesi

ey kadın


Ey kadın Unutma, onu adam yerine koyan da sensin Hiç edende Onu kendine "nazım" yapanda sensin "süreyya"da Ve o verdiğin değerden ibarettir. 
Görmeli gözlerin...

Gerçekler hissedilmeyecek kadar acı, 
Bazen bazende gülüp geçilecek kadar sıradan

Bilmezler ki aslında çabaladığın her şeyi bir kalemde silebileceğini... 
Bilmezler bilmeyecekler..

Sensin ona aşkı veren ey kadın Sensin onu kendine can yapan Korkacak deli gibi korkacak Her bir zerreni yavaş yavaş kaybettiğini anlarken, deli gibi korkacak.
Düşün o an ki acısını...

Sen sadece mutluluğa yürüyen olacaksın.

O ise bir daha bir nazım, bir süreyya belki de bir turgut olamayacağını bilerek kahrolup gidecek.

Yazar Hatun

Piremses :)

İlişkiler karmaşık döngüler, benzer şemalar ve görünmez terazisi bulunan derin yapılardır. Değişen toplum koşulları, ahlak ve etik değerlerl...