31 Mart 2016 Perşembe

Ben Bilirim

Loş odalarda bırakın beni,
Kulağım, kimsenin duymadığı ezgilere dolansın.
Beni kağıda, kaleme boğun,
Kalbim ellerimden aksın...
Dilim söylesin, duymadıklarınızı;
Görsün gözlerim, kimsenin görmediklerini.
Bütün güzellikleri bana getirin,
Şekillensin ruhumla,
Gösterebilirim size gerçekleri...
Gerçekler, bir mum ışığının değmesidir kadehe,
Gerçekler, bir sevgilinin silüetidir boş duvarda
Ve gerçekler dolanmaktır Edith'in sesine...
En nihayetinde teslim etmektir Aşk'ı kara mürekkebe...



'  Yazar HATUN  '

25 Mart 2016 Cuma

...

Sarar mısın belimi esen rüzgara karşı?
yolun son'una gelmiş gibi...
Bütün kötü günler geride kalmış gibi...
Bakar mıyız son kez uzaklara
arkamızı dönüp gidebilir miyiz mutluluğa?
küçük bir evimiz olur mu hayalini kurduğumuz gibi...
Ben gömebilir miyim yüzümü sonsuza kadar sol'una?
Sarar mısın beni,
Korur musun mutsuzluğa, kötülüğe ve göz yaslarına karşı?
Ama mutluluk için akan hiç bir damlaya engel olma !
bizi huzura boğan her gülümsemeye kapımız acık olmalı
Masamızdan çiçek hiç eksik olmamalı
Yüzümde öpücüklerin,
Yüreğinden ise aşk'ım...
Her gün anahtarını evde unutmalısın mesela
senden önce, senin için koşarak eve gitmeliyim
sırf sana açabilmek için neşe kapısını
Her gün gülerek karşılayabilmek için can bildiğimi.
Huzuruna gömebilir misin?
Var mı kalbinin derinliklerinde benim için
kapısız dört duvar?
Çok yorgunum.
Bankta oturup denizi izleyen bir insanın çaresizliğini düşün...
hem yolun son'undasın,
hemde hiç bir şey yapmamışsın gibi...
öyle çaresiz,
öyle başı boş
Neredesin?
Bak, bıraktığın yerdeyim,
O banktayım.
Hem halsiz ve bir o kadar üşümüş,
Gelirken ceketini de getirir misin?
Kokunu öyle özledim ki...

Yazar Hatun

Tek Yer!


Gecenin O En Derin Yerine Hapsettiğin Kadın’ın
Boynunda Saklayabilirsin Bütün Anıları,
Fısıldadığında Tenine Değen Sırlarını...
O Kadın'ın Boynunda Yaşayabilirsin En Unutulmaz Geceleri.
Gözyaşlarınla Bezeli Acılarınla Sığınırsın,
Gömer Tenine Seni, Sinersin Kalbine...
İnceliğinde Gizlidir Narinliği
Huzur Bulduğun,
Onun Boynunda Sadece Senin İçin Sakladığı
Son’dur Kokusu
Şarap İçerken Dikkatlice İzle Onun Boynunu
O Şarabın Boğazından Geçişini Görebilirsin;
Kırmızı.
Biliyorum...
Olmak İstediğin Tek Yer Orası…


Yazar Hatun

21 Mart 2016 Pazartesi

kim?

can kesikleri var ruhumda
sonsuzluğuna güvendiğin insanların
son olmasından korkarak
yaşıyorum ben'i.
aşk canını yakanı inatla sevmek miydi,
yoksa umutlara boğduğun küçük bir zaman dilimi mi?
neydi aşk sahi,
hayallerin mutlu etmesi mi onu düşününce hissettiğin
yoksa tarifsiz huzur mu?
adım adım huzurunu senden çalan seni gerçekten sevebilir miydi?
ya ruhunun bütün sırlarını bile bile bunu yapıyorsa,
ya yaralarını göre göre yaralarını açıyorsa...
rüyalarında, gününde, an'ında, dakikanda, salisende
gözünün önünden gitmiyorsa geçmişin,
peki ya yaralarını sarmak yerine daha çok yara açarken sevdiğin
geçirmeyi bile başaramıyorsa acılarını...
kim daha çaresiz şimdi?
bahanelere bulanan bir insan mı en çaresiz,
yaralarını kalbini yumruklaya yumruklaya acıtan ben mi?

Yazar Hatun

14 Mart 2016 Pazartesi

İnsanlarımız,
Hayatları -sudan ucuz- insanlarımız.
Karşı konulmak istenmeyen bir terör
Toprağı, dağı, taşı ve şehirlerimizi kana,
Kine, nefrete, öfkeye bulayan terör...
Sağa sola ürkek bakan gözler...
Ne olacak bize?
Nasıl döneceğiz evimize yuvamıza?
Bize de bir şey olacak mı?
Herkesin aklı ailesinden sevdiklerinde...
Artık rüyalarıma giriyor,
Her gün aklımı kurcalıyor.
Her gün daha fazla özlüyorum annemi,
Daha fazla öpmek istiyorum kardeşimi...
Ve tepemizde cirit atan büyükbaşlar,
Sakin olun diyen utanmaz yüzler,
Bencil diller...
Evler, saraylar, gemicikler...
Belki de dünür'cükler...
Sizi yönetenlerin sizin halinizden anlamaması,
Bir şey yapmak istememesi,
Kuklaları yöneten birer oyuncudan ibaret olduklarını göstermez mi?
Sizin halinizden anlamayan, bir şey yapmayan,
Hangi hakla sizleri yönetir?
Ve sizler ey halkım sizlerrrr !!!!
Daha ne kadar biricik ananız babanız,
Canınız kardeşiniz,
Sevdiğiniz yarinizden ayrılmak zorunda kalacaksınız?
Uyan ey halkım!!!
İnsan eceliyle ölmek ister oldu...

Yazar Hatun


12 Mart 2016 Cumartesi

Aydınlığa...

Bir küçük kız koştu yamaca,
Elinde rengarenk balonlar.
Kaldırdı kafasını batan güneşe
Vurdu güzel yüzüne terk eden güneşin son ışıkları.
Arkasında ona yaklaşan bir adam
Umutla döndü adama, baktı. 
masumiyetle parıldıyordu kızın gözleri
ona yürümeye başladı yavaşça
sonra birden koşmaya...
Durdu birden karşısında 
Uzattı elini adama,
Yüzü güldü adamın birden.
Aniden çekti küçük kızı, sarıldı sımsıkı...
Güneş son kez bu denli parıldadı.
Teker teker saldı balonları gökyüzüne,  
terk edip giden hayalleri gibiydi hepsi de...
O küçük büyümeye başladı hızla.
Büyüdükçe kız, battı güneş,
Yağmur çiselemeye başladı.
O küçük kız artık bir kadındı;
Koca yürekli küçük kadın...
Gök gürlemeye başladı.
Hızla çarpan yürekleri gibi...
Şimşekler çarpmaya başladı, kızgın...
Yağmur hızlandıkça adam daha sıkı sarılmaya başlamıştı.
Bir süre sonra dayanacak gücü kalmamış, 
kolları koca yürekli küçük kadını bırakmaya başlamıştı yavaştan.
Yağmur eşlik etti kadının sicim gibi inen gözyaşlarına.
Çarpıyordu ruhuna saplanıyordu bıçak gibi her bir damla
Etraf zifiri karanlık
*sonsuz*luğa bıraktı kadın kendini
derin, acılı bir uyku...
_____________________________***________________________________

Sonsuz sanılan uykunun son'uydu artık.
Açtığında gözlerini yapayalnızdı şimdi.
Islak zemin, karışmış saçları ve yorgun yüzü...
Neredeydi masumiyeti?
Karanlık boşluktan ibaretmiş aydınlık son'suz
Uzaktan gelen güleç yüzlü bir adam gördü.
Her adım atışında dağıldı bulutlar
Açıldı gökyüzü, 
Güneş uzun zamandır ilk kez bu denli parladı.
Oturdu yanına kadının, inceledi yüzünü.
Kadının gözleriyse güneşte idi
Ne hasretti bu güneşe duyduğu...
Sonra baktı adamın gözlerine
Gördüğü huzurdu
Gülüşü masumdu
Daha derin baktı gözlerine..
Adamın gördüğü ise cesaretti
Belki *sonsuz* okyanus,
belki karanlık bir dehliz.
Kadın anlattı gözleriyle, gösterdi yaralarını
Ve dokundu adamın kalbine...
Sahibi, sebebi, her şeyi olmak istediği tek yerdi orası
Orası öyle bir yerdi ki; 
Mutlak *sonsuz*luğundan daha büyüktü...
okşadı kadının saclarını
Döktü karanlığı, saçtı acıları orta yere
Uzandı usulca yanına, dayadı başını kadının yüreğine
Dinledi onu...
Sarıldı.
Yine küçük bir kızdı kollarında,
Her sarıldığında...
Sarıldıkça açtı çiçekler...
Bazen beyaz masum Yasemin, 
Bazen sarı narin Nergis, 
Bazense zarif bir Şebboy...
Yar oldu yaraları sardı,
Can oldu kalbinin içinde...
Her şey'i oldu...
Bir gün kadın fısıldadı adamın yüreğine:
"Beni hep sevebilir misin?"
Adam ise ...
"Evet"...


Yazar Hatun







Piremses :)

İlişkiler karmaşık döngüler, benzer şemalar ve görünmez terazisi bulunan derin yapılardır. Değişen toplum koşulları, ahlak ve etik değerlerl...