Yazıklar olsun benim ülkeme... Şu son zamanlarda gündemimize gökten zembille düşen konu " KÜRTAJ". Ülkemizin kadınlarının, ailelerinin derdi devletimizi gerdi. İlk önce yatağımıza yorganımıza burunlarını soktular, sonra çoçuk sayımızı belirlediler. Hatta olmadı başka ülkenin çoçuk sayısınıda belirlediler. Hatta sanki bütün doğurduklarımıza bakacaklarmış gibi nutuk attılar. Şimdi de sıra kadınımızın "kürtaj"ına geldi. Ama kadınımıza ŞİDDET, TECAVÜZ, AİLE İÇİ BASKI söz konusu olunca hiç kimse çıkıpta bir tepkide bulunmadı. Bir 'KORUMA' görmedik. Biz ki günden güne fakirleşen ülkem... Biz ki "zenginle-fakir" arasında koca koca dağlar yaratan ülkem... Biz ki ülkesinin kadınını koruyamayıp, bacak arasına bakan ülkem. Ne haldeyiz biz? Ne olduk biz? Evliyken ya da evlilikdışı, istemdısı ya da bilerek hamile kalan kadınlarımız, eğer bakamayacak bir duruma denk geldiklerinden ne yapmaları gerek? Doğuralım camiye mi bırakalım, yurda mı verelim, çöpe mi koyalım ya da durun daha iyi bir fikrim var hükümetimize verelim sağlık bakanımız devletimizin bakacağını söylemiş. Korunma yöntemlerinden haberi olmayan ya da önemini bilmeyen çiftler varken söylermisiniz çoçuk yapmalarını/doğurmalarını söylemek mi gerek yoksa korunmayı mı öğretmek? Kürtaj istemiyorsa bir ülkenin bakanları korunmayı öğretmeliler. ;)
Aman ha doğururkende NORMAL DOĞUM. Doğumda ölürsek problem değil, önemli olan bebek doğsun ( isteyerek-istemeyerek). Sonra da "normal-sezaryen" doğuma geldi sıra. ( suda yapılan doğum unutulmuş.) Normal doğum yapamıyorsa kadınımız korkuyor ya da belki bedeninden kaynaklanan bir sorunu var bırakalım mı ameliyathanede nasıl doğurursa doğursun mu demeliyiz? Ya biz ülkece neyin kafasını yaşıyoruz? Ne eğitim sistemimiz düzenli, ne evlerimiz-okullarımız huzurlu, ne öğretmenlerimiz-ailelerimiz mutlu, ne de gençlerimiz geleceklerinden umutlu!!!! Yataktan yorgandan önce daha önemli meseleler var bence ;)
Melis ŞAHİN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder