8 Aralık 2014 Pazartesi

Mum ışığı...

     Mum ışığı insanı güzel gösterirdi zaten... mum ışığı, şarap ve aşk. Gözlerden girip kalbe inen ve alev alev yanan birşey vardı aralarında. Kadının gözleri ilgisini çekmişti adamın. Mum ışığının bu güzel kadını daha da yüceleştirdiğini sanki sadece kendisi için kutsal hale getirdiğini düşünüyordu. Kadın ise adamın sadece gülümsemesini istiyordu sanki herşeye bedelmiş gibi, ebedi mutluluğa yetermiş gibi.
     Masada bordo bir masa örtüsü, iki mum, iki kadeh ve bir şişe kırmızı şarap vardı. Arka fonda ise Edith Piaf'tan "La Foule". Adam dansa davet etti güzel kadını. Vals. Bu şarkıya vals çok yakışırdı. Kadından gözlerini alamadı adam müziğe uygun bazen hızlı bazen yavaş bir şekilde dans ettiler. Loş ışık tamamlıyordu. Masalardaki mumlar eşlik ediyorlardı ışıkları ile bu güzel çifte. Kadına ise adamın kollarında olmak yetiyordu. Karşısındaki insanın duygularını şiddetini bilmeden kuvvetli bir aşka kapılmaktı bunun adı...
     Bir insan bu kadar masumca bakabilir miydi bir adama, erkeğin sertliği yanında nasıl bu kadar ezilmeye müsait zayıf bedeni ve nasıl bu kadar güçlü dev gibi duyguları. Hem bu kadar kararlı olmayı nasıl başarabiliyordu bu kadın diye düşündü adam. Sanki yemin etmiş gibiydi  kadının gözleri. Gözlerine bakan bu erkeği katacaktı ruhuna var olan aşkı büyütecekti...
     

Melis ŞAHİN

Bana bu yazıyı yazarken eşlik eden o şarkı Edith Piaf- La Foule




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Piremses :)

İlişkiler karmaşık döngüler, benzer şemalar ve görünmez terazisi bulunan derin yapılardır. Değişen toplum koşulları, ahlak ve etik değerlerl...