8 Şubat 2015 Pazar

Biz Aynıyız.

Elini çenene götür belli belirsiz gamzeni fark edeceksin.
Sonra ellerini yanaklarında gezdir elmacık kemiklerini hissedeceksin.
Aynaya bak ve gül şimdi gözlerinin kısıldığını göreceksin.
Gülerken kocaman bir ağıza ve düzgün sıralı dişlere sahipsin.
Bak bana ne kadar benziyorsun. Fark ettin mi?
Gözlerinde canlandır şimdi.
Ben ellerimi yüzümde gezdirdiğimde her seferinde hatırlıyorum bunları.
Sana benzemeyi seviyorum.
Benzetilmeyi seviyorum, fotoğrafımızı gösterip birine sorduğumda...
Yanında minicik kalsam da, benzemese de cüssemiz bir gülerken aynıyız.

Melis ŞAHİN 

7 Ocak 2015 Çarşamba

Ey çocuk

bu sabah baskasının kollarında uyanmak isterdim,
seninle yasanmamış olmasını isterdim herşeyin.
ben bu sabah baska bir erkeğin gözlerinin içine bakmak isterdim
görmeseydim o iki kara elmas gözlerini.
teninde kaybolmak...
kollarının arasında kuytu koselere saklanmak güvenle,
yanmak belki de beni her öpüşünde
isterdim işte...
silmek herşeyi,
yakmak fotoğrafları, mektupları
atmak herşeyi çöpe
ve bırakmak geride geçmişi
yapamadım.
odamda öyle bir yerdeler ki şimdi
ben bütün hayallerimi, seni kattığım geleceğimi bir kutuya hapsettim.
senin haberin varmı?
bütün dualarımın öznesi, beddualarımın sebebi oldun.
çık kalpten diyince çıkmıyor insan
çıkmıyorsun işte.
neden yakıyorsun beni
neden hala hem varsın hem yoksun
sarma kollarını baska bedenlere, sarılma bana sarıldığın gibi
basma tam sol yanına sımsıkı, unutma
söz vermiştin bana "basım üstüne" demiştin...
ben gitsem bile orası bana ait çoçuk
orası hep benim...
bütün gülüşler yalan opüşmeler bizden harici...
en gerçek sendin... en gerçek bizdik
dokunabilir misin bir daha başka tene
ben yapamıyorum bunu...
katamıyorum kendimi baska bir kokuya
an duruyor zaman duruyor
şeytanın nefesini boynumda hissediyorum her daim yanımda
her daim bulandırıyor, katıyor geçmişi geleceğe mahvediyor beni
vazgeçiyorum her şeyden
sonra o söz geliyor aklıma "kalp kalbe ten tene değerse dönüşü olmaz..."
umudum yok hemde hiç yok ama yapamıyorum.
sen o kelimenin değerini bile hissetmiyorsun belki ama ben onun altında her gün ölüyorum
birinin "kadınım" dediği biri olmak...
o olmasada her gece onunla uyuyup, her güne onunla uyanmak
sen biliyor musun hissettin mi, kalbine aniden bir sızı girdi mi?
 işte onlar benim ahlarım çocuk...
seni ben yeri geldi yar yaptım yara oldun, baba yaptım kıymet bilmeyen çocuğa dönüştün
dağ yaptım ezdin geçtin ben canımı koydum ortaya şimdi sen neredesin?

                                   Melis ŞAHİN

5 Ocak 2015 Pazartesi

Acı gerçek...

          Buda oldu. "İthal Bilişimci" .   Evet duyduğunuz gibi ithal bilişimci tam 100 bin adet... Bilim, sanayi ve teknoloji bakanı Fikri Işık 100 bin bilişimci açığı olduğunu söylemiş. Güney Kore'de 122 milyar dolar yüksek teknoloji üretiliyormuş ve Türkiye'de ise 2 milyar dolar...
İnsanın aklına şu soru geliyor biz neyiz ya? Aynen böyle lakayt bir biçimde.
          Bazılarımız lisede öğrendi, temelini attı; bazılarımız üniversite öğrendi, kendini geliştirdi. İşin tuhaf tarafı ne biliyor musunuz lisede veri tabanı yada web tasarımı görmüş bizler, lisede verilen eğitimin üniversite verilen eğitimden kat be kat daha, iyi daha detaylı olduğunu düşünüyoruz. Kendimden örnek vermek istiyorum. Anadolu Meslek lisesi çıkışlıyım. Bölümüm "Bilişim Teknolojileri", dalım "Veri Tabanı". 12 kişilik sınıfta, öğretmenlerimizin özel ilgisi ile sevdik bu dalı. Herkes zor dedi biz yapacağız dedik, herkes karışık dedi biz öğreneceğiz dedik. Nitekim yüzlerini kara çıkarmadık. Çabaladık hem eğlendik hem öğrendik. Bilgisayardan, daha doğrusu birşeyler yazıp çizmekten korkmaz haldeydik. Öğretmenimiz, bu zamanın tabiri ile hocamız bize pek bilgisayarı gereksiz yere kullanmamıza izin vermezdi. Ders esnasında ekranlarımızı kendi bilgisayarına yönlendirir teker teker detaylarına kadar anlatırdı. Sonra tekrar tekrar anlamadığımız birşey var mı onu sorar, püf noktalarını not etmemiz için bize zaman verirdi. Üniversiteye geldik ilgimiz uçtu gitti. Gerçekten liseden bu bölümden çıkıp da gelen arkadaşlar yükseldilerse kendi çabaları sayesinde. Çünkü biz istedik ki üniversitede, lisede görülen eğitimin daha gelişmişini görelim. Olmadı. Lisede access, visual basic ve c# gördük. Üniversitede yine c# ile başladık. Sql gördük. Web tasarıma giriş yaptık evet kattıkları var üniversitenin ancak yeterli değil.
          Bilişim üzerine her branşın öğretmen eksiği çok fazla. Bir öğretmen bir sürü branşa hakim olmaya,  öğretmeye çalışıyor. Kalabalık sınıflarda projeksiyon aleti ile hızlıca bir ders görüyoruz. Bir kere sorsan bilemediğini bazen soramıyorsun ikincisini. İlk önce öğretmenlerimizi geliştirmek gerek belki de... Daha çok mesleğinde başarılı kalifiyeli öğretmen... Ve şu tablet dağıtılan kardeşlerimiz içinde küçük yaşta bilgi teknolojilerini öğretmemiz gerekiyor ki ellerindeki o teknolojik cihaz ile geleceğe başka ülkelerdeki yaşıtları gibi adım atabilsinler...

Melis ŞAHİN


3 Ocak 2015 Cumartesi

Dünyası olmak...

Birinin bütün dünyası olmak istiyorum,
Çarpan kalbi, gülen gözleri...
Birinin bütün dünyası olmak istiyorum,
Elleriyle tuttuğu yüz, baktığı bir çift göz...
Birinin bütün dünyası olmak istiyorum,
Huzurlu, mutlu cenneti,
Üzülüp kahrolduğu alev alev yandığı cehennemi...
Birinin bütün dünyası olmak istiyorum,
Bakmaya, sevmeye doyamadığı...
Ben bir adamın,
Ama adam gibi adamın kadını olmak istiyorum.

Melis ŞAHİN

28 Aralık 2014 Pazar

Kararlar

Uzun sohbetin bitiminde ortak bir payda da buluşabildiğimize sevinerek şu cümleyi tekrardan dolaylı ya da doğrudan söylüyorum. "Hayatlarımızı kararlarımız belirler." Boşluktan ya da finallerden önce kafa dağıtacak birşey bulamadığımızdan yine benzer mevzular üzerinde dolaşarak bu konuya odaklandık. Nasipçi ya da kaderci bir insana bu kavramı anlatmak zorladı beni ama başardım :) İlahi gücü kenara koymadan, onun anlayabileceği bir dilde, yaptığı planlardan başlayarak neden sonuç ilişkilerine girerek ve yaptığı ya da yapamadığı seçimlerin, verdiği ya da beceripte veremediği kararların ortaya çıkardığı durumlara göz atarak ona bu cümleyi benimsettim. Kararların önemini bir insana kavratabilmek ve farketmez diye birşey olmadığını ona göstermek. Mutluyum. Sanki büyük bir zafer kazanmışcasına. Şimdi uyku vakti. Yarın yopyoğun bir gün beni bekler. İyi geceler... :)

26 Aralık 2014 Cuma

Benim gözümden 'Dijital Avrupa'

Dijital deyince herkesin aklına geldiği gibi benim de elektronik aletler geliyor. Çok basit bir giriş cümlesi. Ama gerçek bu. Dijital dünya hayatımızın her yerinde bize kolaylık sağlarken bir yandan da esiri haline getirdi. Gecen gün okulumda düzenlenen sosyal medya okuryazarlığı semineri de bunun bir kez daha fark etmemizi sağladı. Teknolojinin yıllar içersinde nasıl geliştiği, hayatımızı nasıl, ne şekilde kapladığı ve bizim bu süreçte nasıl hareket ettiğimiz... Görülen o ki dijital dünya dediğimiz kavram internetin doğuşu ile yıllar içersinde geçirdiği evrimle bu duruma geldi. En başta insanlar ile iletişim diyerek başladık bu yolculuğa. Sonra bu internet denilen meretle neler yapabileceğimizi fark ettik. Bütün resmi, kurumsal, kişisel işlerimizi bu yol üzerinden halletmeye başladık. Şuan interneti kullanabildiğimiz bütün elektronik araçlar vasıtasıyla yapabildiklerimiz, fatura bilgilerimizi görebiliyoruz, her gün her dakika dünya gündeminde olanları takip edebiliyoruz hem de gazeteye ihtiyaç duymadan. Buna örnek verebileceğimiz Radikal gazetesi artık online gazete olarak basın dünyasında yaşamını sürdürmeye devam ediyor. E-kitap denilen olay ile yine kağıt israfına dur denilebiliniyor. Dijital imza ile elektronik belgelerimizi, postalarımızı ve ticari işlerimizi güvenli hale getirebiliyoruz. İnternet üzerinden eğitim alabiliyoruz. E-devlet üzerinden kurumsal işlerimizi halledebiliyoruz. Kısaca Dijital vatandaş oluyoruz. Bunlar sadece bu dijital dünyanın ufak bir parçasını oluşturuyor.
Bu konuma gelmemiz ülkece yıllarımızı aldı. Ve hala 6-7 yıl geride olduğumuz ayrı bir gerçek. Bizden istisnasız bir adım önde olan Avrupa.  Övündüğümüz Genç nüfusumuz olmasına karşı onlar yaptıkları ile bize örnek oluşturup kapı açıyorlar. Bizim dijital üzerine çalışmalarımız yok mu? Tabi var, ancak onlardan bir adım önce olacak kadar güçlü ve yoğun değil.  Avrupa birliğine girmek isterken dijital dünya kullanımını kısıtlayarak bunu yapabileceğimizi sanan bir ülkeyiz. Bu ayrı bir ironi. Nitekim bu duruma karşı Bilişim fuarları, seminerleri, konferansları, zirveleri düzenleyen dernekler ve öğrenci arkadaşlarımız mevcut. Bu yıl içersinde 6-9 Kasım  tarihlerinde Ankara Ticaret Odası (ATO) Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı'nda  düzenlenen gelenekselleşmiş Ulusal Bilişim Kurultayı’nın 31'incisi Bilişim 2014, Türkiye Bilişim Derneği (TBD) tarafından  bu yıl ilk kez CITEX'2014 Ankara Bilişim Fuarı'yla birlikte gerçekleştirildi  . Bu bir örnek oluşturabilir.  

Kısacası Avrupa Dijital Dünyayı hayatlarının her alanında aktif biçimde kullanabiliyor. Bunu insan hakkı olarak sayıp özgürce kullanılmasını sağlıyor. İnsanlarını bu dijital dünyada dijital vatandaş olarak görmeyi istiyor. Neden bizim vatandaşımızda böyle olmasın, nasıl yapabiliriz?

Piremses :)

İlişkiler karmaşık döngüler, benzer şemalar ve görünmez terazisi bulunan derin yapılardır. Değişen toplum koşulları, ahlak ve etik değerlerl...