10 Aralık 2012 Pazartesi

gördüm.

bugün karşımda oturan bi çift vardı.
bize benziyorlardı. oğlan bu gece gidicekti kız burada kalıcaktı. ikisinin de gözleri hafif nemli.
birbirlerine dokunuşları çok dikkatimi çekti mesela. elleri bilhassa...
biz gibilerdi işte anla.
elleri birbirlerinin ellerinde dolaşıp su gibi akıp gidiyordu, ayrılıyordu eller ve
birleşiyorlardı yine.
ben bu gece seni yaşadım orada.
ikiside sobanın yanında çökmüş çaresizlik içinde ayrılacakları anı bekliyorlardı. havada dolaşan muhabbete karışıp bazen gülüyorlardı, laf yetiştirme çabaları... bazen de o kahredici keskin susuş
ben bu gece bizi gördüm orda.
gözlerimin dolduğunu hissettim.
sonra oturdum tavla attım. zarlar bu gün elime yapştı nedense.
zarlarda senin yüzün vardı sanki hiçbiri gülmedi bana hiç denk gelmedi zarlar.
kıpkırmızı olduğumu hissettim belki içerdeki sobadandı belki sana olan kızgınlığımdan belki de her seferinde sana yenilmemdi.

Melis ŞAHİN

8 Aralık 2012 Cumartesi

....

herşeyi sıfırlamak istiyorum bazen. hayatıma en dibe çekip herşeye yeniden başlamak, inandığım şeyleri değiştirmek istiyorum. inandıklarımın işe yaramasını istiyorum. hayata güvenerek başlamak istiyorum. soru işaretlerinden arınarak mesela. geçmiş-gelecek ikisinide istemiyorum. ilerisini düşünmeden yasamak geleceğin ne getireceğini bilmeden ve istemeden yaşamak. an içinde bir sürü insanla birlikte olmak istiyorum.bir sürü insanı sevmek istiyorum mesela bir sürü insanı an içinde sevip an içinde silmek... hissetmek  ve doğru olanı bilmek, güzel olan ne varsa bana ve hayata dair. hayatın beni sevmesini istiyorum, beni koruyanın sadece o olmasını.  kalbime ağır gelen ne varsa silkinip üstümden atmak yeri geldiğinde dilimle yılan gibi sokmak istiyorum insanların kalplerini. Yaşadıklarımı yaşatmak yeri geldiğin nefretlerini kazanmak istiyorum. ruhumda dolmayan bütün boşlukları nefretle doldurmayı. sadece emin olmak istiyorum.

Melis ŞAHİN

12 Kasım 2012 Pazartesi

ellerine sağlık.

Yine ben gittim değil mi ? her zaman ki gibi.. Ama sormadın bir kere bile neden yapıyor bunu her seferinde beni bu kadar tanıyorken neden yapıyor? diye.. düşünsene bir kere ben çok mu memnunum. herşeyin mahvolmasından bu kadar korkarken nasıl pire için bi anda yorgan yakabiliyorum nasıl kendimi mahvedeceğimi bile bile kendimi ateşe atabiliyorum düşünsene. ben sadece seni yok etmiyorum kendimide yok ediyorum. bitiyorum ben. herşeye çok az kalmışken nasıl basardın bunu nasıl yaptın bekleseydin ya... biraz daha.. şimdi sıra unutmaktaysa eğer yap bunu, için rahatlıyacaksa mutlu olucaksan arkandayım. ellerine sağlık herşey için...

Melis ŞAHİN

28 Ekim 2012 Pazar

.....

Bağlanmadan sevmek... sana bağlanmayı beceremeden seni çok sevmek. Hayatımın dönüm noktasından geçtim. herşey değişti. baktım hala yanımdasın. belki de hep olucaksın. zaman...

boşlukta hissettin mi kendini? arayışlara girdin mi? farklı insanlarda yeni huylar, yeni özellikler, yeni beklentiler... hepsinden önce herşeyi unutup mutlu olmayı bekledin mi?
umarsızca, umutsuzca, karşılıksız mutlu olmayı. düşünmeden, acı cekmeden yeri geldiğinde hissetmeden mutlu olmayı. sırf gülümseyebilmek için beklentilere daldın mı? daldım dalıyorum. yeni insanlarda seni arıyorum farkında değil misin? gözlerime baktığında anlamıyor musun başkalarının gözlerinden izler yok mu gözlerimde.?

YazarHATUN

11 Ekim 2012 Perşembe

anla

ben senin yüzüne baktığımda sadece seni görmücem. yok saydığım geçmişini hatta bir dakika önceni görücem. gözlerinin içine bakıcam. doğrularını, yanlışlarını bir arada toplayıp önüne gelene umarsızca savurduğun o alaycı bakışlarını. ben sana zorda kalmadıkça sarılmıcam mesela sokulmucam, dokunmucam. çünkü yaparsam senden biraz daha nefret edicek kalbim, biraz daha üzülücek ve intikam isticek senin hakettiğin ama benim yapmaya kıyamadığım...
sen teninde ve kalbinde büyük bir aşkla geliceksin bana, başkasına ait, çokça inkar ettiğin. ben ise seni bütün samimiyetimle, elimden gelen sıcaklığımla karşılıcam. sen benim için seni gördüğüm o ilk andan itibaren aşık olduğum adam değil, sadece bir misafir olucaksın. çok eski bir arkadaş belki.. neden geldin gibisinden bakıcam gözlerine. neler bekliyor bizi. artık güvenmeyi geçtim inanabilirmiyim sana, başarabilirmiyim? güven gibi inançta tek kullanımlık çoğu zaman. bu zamanda onlardan biri şimdi. seni sevdim seni çok sevdim. ama artık geri dönüşü yok sen beni hiç istemediğim haketmediğim kalıpların içine soktun. sen bana sacma sapan sıfatlar yükleyip mahvettin. kaldıramam. bugüne kadar herseyi her seferinde sildim yok saydım, görmezden gelmeye çalıştım ama artık asla. sadece tek dileğim yasadıklarımı sana yasatmak. sadece beni anlamanı istiyorum. sadece beni.

YazarHATUN

25 Eylül 2012 Salı

Hoşçakal.

Ne demeliyim ki sana -ben gidiyorum- dedin. Senin için bu gayet doğal, normal birşeyken, bu senin için sadece şehir değiştirmek, ev değiştirmek, okul değiştirmekten ibaretken, bu benim için bir terkediş bir kez daha bitiş demek. Ben yine kafamda bir sürü soru işaretiyle sen ise vurdumduymaz gamsızken.. Ben seni bi kez daha bitirdim kalbimde, sen bir kez daha öldün bende.
Ben bi kere daha yanıyorum şimdi. Bir kez daha sensiz. Sen nerden anlayabilirsin ki. Ve bu son yazım. senin için, seni düşünürek yazılan. Sen ki kalbinde herkes yer açmıs, kimi sevdiği kime ne hissettiği hiçbir zaman belli olmayan yüce insan(!) hayattan ne istediğini bilmeyen, bazen kaybetmeye korkan, kaybetmemek için büyük bir cesaret gösteremeyen sen ... Hayatnda arafta kalmamı bekliyorsun. Yapamıyorum bunu. Sen beni sadece arafta koymadın, ruhumu hergün her sabah her gece girdaba attın .. girdap. senin hiç girmediğin ruhunun sıkışmadığı bir yer. Biz ki hiçbir zaman doğru düzgün anlamamış 2 insan. Ne ben senin istediklerini, söylediklerini anladım, ne de sen benim söylediklerimin altındaki anlamı kavradın. Ama ben bu kadar uyumsuzluk varken yine de çabaladım. Neden çabaladım işe yaradı mı? hayır. sen ki herşeyin üstünde atlayıp geçmek, cevapsız kaldığın yerleri söküp atmak isterken ben hep üstünde durdum. Boşa konuştum bazen boşa sustum.
Artık yolun açık olsun çoçuk. Kendine iyi bak. Benliğini kaybetme. Ne kadar benliğin bana ters olsa da sen onu kaybetme. Belki de seni -sen- yapan odur. Hoşçakal...

Melis ŞAHİN

24 Ağustos 2012 Cuma

gidiyorum ben.

Yarım, parçalara ayrılmış sevgiler tatmin etmiyor artık beni... kırıntılar doyurmuyor kalbimi. Soylenecek ne varsa yutuyorum şimdi.
Yorgunum. Yorgun düştü kelimelerim. Yolumu çizdim. Yolumuzu çizdik artık.
Yeter !!!
Soyleme artık, inanmamı bekleme inancından yoksun kalmış cümlelerine...
Sus !!!
Kendini anlatma bana, gerek yok. Yalanların doğruları olmaz hernasılsa...
ve....
Elveda.
Soylenmemiş ne varsa dilimde... bana dair, bize dair.. gidiyorum ben.

Melis ŞAHİN

14 Ağustos 2012 Salı

..............

Onümüzde koca bir sınav var. Dayanma, sabretme sınavı olacak bu. Burdan gidicez ve herşey yeniden başlıcak, hissediyorum herşey değişicek. Gitmeden bir sürü değişiklik yapmaya başladım. Eskilerin üstüne sünger çekiyorum. Bütün eski hatıra defterlerimi, yazdıklarımı, şiirlerimi yırttım attım. Binbir duygu vardı içnde ve yoruyordu. Okudukça yoruluyordum. Eski fotoğrafları rafların arkalarına sakladım, bazılarını cdlere çektim. Ortada kalmamalıydı geçmiş. Sonra hayatımdaki insanları gozden geçirmeye başladım. Ağırlık yapanları kalbimden attım. Bazılarınında yerlerini sağlamlaştırdım. Kalitesi artmalıydı ki kalıcı olsun. Anladım ki yıllanmış olanlar değil, bana değer verenler kalmalıydı. Mizacımı tekrardan sertleştirdim, kolay kolay kimse yaklaşmasın diye. Biraz duygusuz biraz da ruhsuz olalım dedik. Boylesi güzel mi denicez.  "Büyüdün" diye teskin ediyorum kendimi, gorende küçük bir çoçuğa diyorum sanır. Burdan gideceğimi düşününce artık gozlerim doluyor, eskisi kadar mutlu olamıyorum. Kardeşime her bağırışımda direk aklıma gelen "bağırmayı bile ozleyeceksin".. sadece bu. Gozlerim doluyor hemen sarılıyorum ona. Sanki olüme gidiyorum :D Anneme konusunu acınca oda kapatıyor, dayanamıyor. Ayrı kalmadık, kalamadık, dayanamadık :(
Şimdi neden anlatıyorum bunları bilmiyorum. İhtiyac belki de. Biliyorum ki benim bu hissettiğim duygu yumağının içinden onlarda dolandı geçti, basardılar. basarıcam. Ozlücem.

Melis ŞAHİN

4 Ağustos 2012 Cumartesi

Kimim ben?

Birbiriyle tamamiyle zıt olan 2 insanın kızıyım ben. Yüzüm bazen batıya donük, bazen doğuya... Ama kendimde oluşan zıtlıkları da seviyorum ben. Duygularımın, düşüncelerimin inişli-çıkışlı olması bu yüzden. Bazen kişiliksiz miyim ben? diye soruyorum kendime, oyle ki bu beden, içinde bir sürü insanı barındırıyor. Bana bağlı, bana benzeyen, benden uzak.. Ama ne hikmetse bütün hepsi tek bir kapıya çıkıyor.

Kopup gidiyorum, kendimin otesinde oluyor davranışlarım. Bunu yapan ben miyim? diye soruyorum kendime. Bazense kendimi çok dizginliyorum. Duygusuz, kibirli ve fazla gururlu olduğum zamanlar oluyor. Ben ki romantik komedinin, en basit aşk sahnesinde gozleri dolup, sonra hüngür hüngür ağlayan sıradan bir kızım. Etrafımdaki insanların çoğuda ruh halimin sık sık değişmesinden şikayetçi. Elimde değil.

Bazen sanki ne istediğimi bilmiyorum. Hiçbir zaman bir beklentim tam olarak gerçekleşmiş ve beni tatmin etmiş değil. Hayallerim var... Başarabileceğim meçhul olan. Çok yolum var...

Melis ŞAHİN

18 Temmuz 2012 Çarşamba

mükemmel aşk?

Hemen hemen herkese o mükemmel aşkı bulmak, yasamak hatta bazıları parmakla gosterilmek ister. Kısacası herkes mükemmel aşka sahip olmak ister, gel gor ki kimse o mükemmel aşka sahip olabilmek için mükemmel insan olmak istemez. Hep karşı taraftan beklenir fedakarlık hatta bazıları kendini kusursuz sanır. Unutulmamalıdır ki aşk 2 kişiyle tek ruhtan oluşur. Bu ruhun ritmini yapılan fedakarlıklar ve verilen değerler oluşturur. Bunun için sağlam, cesur bir karakter gerekir. Günümüzde bu sağlam ve cesur karakterlere pek rastlamamaktayız. Neden diye sordunuz mu hiç kendinize? Ben sordum ve cevap aynen soyle "Herşeyin ucuzlaştığı dünyamızda, mükemmel bir aşk yasamak mümkün deil :) " Cevap ne kadar acık ve net değil mi? Çoğu insan herşeyi basit, ucuz, elde edilebilir gorüyor ki bu yüzden yüzsüzce hatta terbiyesizce bu mükemmel aşkı yasabileceğini sanıyor. Yasanmaz efendim,  yasayamazsınız. Egolarınız tavan yapmışken olmaz. İlişkiniz için kendinizden fedakarlık etmediğiniz sürece o pahalı duyguya sahip olup, ona yakışamazsınız. Benim bile sevebilme kabiliyetim bu kadar geniş ve gelişmişken hala kendimi mükemmel aşka layık goremiyorum. Kat edilmesi gereken çok yol var onümde. Yasanacak bir sürü kişinin hayatı var. Tecrübe edilmesi gereken çok şey...

Melis ŞAHİN

12 Temmuz 2012 Perşembe

Yaşım 19 :)

Dün bir yaşa daha başlangıç yaptım. Bütün sorumlulukları, umutları ve beklentileriyle birlikte. Yine bol kahkalı, bol arkadaşlı, sürprizli bir yıl olucak benim için hissediyorum. 19 oldum ama şunu farkettim ki yasım kaç olursa olsun hiç büyümücem. Mesela dişilik abidesi, her günü topuklular üstünde geçen, wamp kadınlardan olmucam. Beceremem ki. Hem yakısmaz bence. Ben bütün herkesin yükünü basarıyla sırtlanan, her işin altından kalkan olgun kadınlardan da olmucam. Her seferinde bir sürü hata yapıcam. Yaptığım hatalardan otürü hep kendimi affedicem. Sonra da iyi ki yapmıssın Melis dicem kendi kendime. Dedim ya büyümücem ben. Hep hayallerim olucak bıkmadan sıkılmadan kurmaya devam ettiğim... Benim gülüşlerim olucak aldığım her darbeden sonra tekrar ortaya çıkan... Ve gozyaşlarım olucak kimseden çekinmeden dokebildiğim. Ama hepsinden onemlisi benim ruhum hep taze kalıcak... :)

Melis ŞAHİN

22 Haziran 2012 Cuma

başladık

kendi kendime konuşmaya başladığım bir yaza daha hoşgeldim. hayırlı uğurlu olsun. basım goğe ermiş. istediğimi yaptırmıs hür bir insanım artık. mutlu muyum? tabikide hayır. bazıları(annem dahil :) ) iyi olmus boşver derken ben hala garip durumdayım :D .burda yazarken azda olsa ozgür kalabiliyor ruhum. dilime hakim olmak zor ama. hernese ne kadar paylaşsamda sağda solda, muhterem kişi gormeyecek. rahatım bu yüzden. ne demeli nerden başlanmalı bilmiyorum. herkes kendince haklı demeliyim sanırım. haklıyım içimi acıtsada yapmak zorundaydım ben meraklı değildim boyle olmasını ya da deliler gibi istemedim aslında. kendi ellerimle bu sefer ben gonderdim seni ve sende ilk kez kırmadın beni. yalnız değilim, sensizde yaşayabiliyorum. ama o anda kendimi ortada kalmıs, bırakılmıs gibi tuhaf hissettim ilk kez boyle oldu. yanaklarım kıpkırmızı, sesim titrek, gozlerim dolu. azıcıkta yalnız. Ve sen. sen bensiz yaşıyorsun üstelik yalnız değilsin. boşver üzülmedin bile bu karar için hissedebiliyorum. aslında kafan rahatladı.şimdi okusan saf mısın kızım beni anlamıyorsun falan dersin. abi anlatmadın ki doğru düzgün sen kaçaktın ben açık kitap. ben kendimi ne kadar anlatıysam sana sen o kadar sustun aslında. senin hayatın senin kararların tabi ama benim hayatımda olmayı istemen belki bencillikti hiç bunu düşündün mü. hernese sen beni anlayamayacak kadar duygusuz ben seni anlayamayacak kadar mantıksızım. umarım unutmazsın beni.

Melis ŞAHİN

19 Haziran 2012 Salı

evet istiyorum.

Boyle kafa dengi birini istiyorum.. kimin ne soylediği umrumuzda olmasa ne olduğumuz ya da nasıl goründüğümüz mühim olmasa, biz yanlızca "biz" olsak mesela. Gizsiz sırsız biz, bedenimizle ruhumuzla biz olsak sadece.

Hem biricik dostum olsa hemde deliler gibi sevdiğim adam.. En sacma kuruntularımı, en dandik sevinçlerimi, en büyük üzüntülerimi ona acsam, çekse çenemi, beni. "Sen üzülme, ben hep varım" deyip sarılsa mesela hüngür hüngür ağlarken. Evet -ağlamak- gozyaşlarımı, içimdeki tek acizliği o gorse yalansız riyasız. Çok sinirlendiğinde sakinleştiği tek liman ben olsam, gozlerinin içine baktığımda anlasam derdini, kederini.

Yeri geldiğinde birbirimizin kavga arkadaşı olsak, bağırsak çağırsak birbirimize ama 5-10 dakika sonra sarılsak barışsak mesela çoçuk gibi. Benimle kütüphanede takılsa mesela fısır fısır konuşmaya çalışsa saçma sapan kitap muhabbetleri yapıp, sırf kapağını sevdik diye kitap okusak mesela :D Psikolojimize gore filmler izlesek, bazen kakır kakır gülsek, bazen hüzünlensek beraber. Sırf filmdeki o kadın sevdiği adama veda edemeden oldü diye ağlasak mesela :D Yanında utanmadan çekinmeden içebildiğim tek insan olsa kahkalarımı çekse... Herşeyden onemlisi en çok ona güvenebilsem mesela ve inansam sozlerine... çok mu zor, çok mu şey istiyorum?. Evet istiyorum . :)

Melis ŞAHİN

GİT.

Kimseye "git" deme, sen kabahatli olursun. Ancak sen gidersen de kabahatli olursun, en azından haklı ve yerinde bir kabahatlilik olur bu. Kendince nedenlerin, hataların vardır. Fazla uzatmaya gerek duymazsın gidersin. Bazıları seni haklı bulur, bazıları bu gidişine sitemler yağdırır, seni suçlar. Bazıları seni omrü boyunca nefretle anar bazen -haklılardır kendilerince- , bazen senin haklı olduğunu kabul etmezler, bazıları kızar ama yine kalplerinde seni sevgiyle yasatmaya devam ederler.
Hep yollar var hayatta gidilen, gidilmemiş, mutlaka gidilmesi gereken. Yollar uzun. Bazen çetrefilli, bazen bildiğin otoban. O yolu kıymetli kılan nedir? Çetrefilli oluşu mu yoksa seni oyalamayışı mı, hangisini seversin? Çabaladığını mı yoksa çarçabuk ulaştığını mı... Yolun sonunda ne olduğunu bazıları biliyor, bazıları merakına yol alıyor. Sonunda hangi duyguyla buluşucaz? Umduğumuz gibi mi çıkar herşeyi zaman gosterir...  Bazen de 2 yol arasında kalırsın. Seçim zordur. Ve bilirsin ki hangisini secersen geri kalan yolda oyle devam edecektir. Yine bilirsin ki bazı yollardan donüş yoktur.
Şimdi onümde yollar var hem uzun hem çetrefilli. Kıymetli. Ama o yoldan donebilir miyim? Bilmiyorum. Sıkılabilirim. İstediğimde yoldan donüp tersine gidebilir miyim? Bilmiyorum. Şimdiden yapacağım hatalar için ruhumu affettim :) Hoşçakalın...

Melis ŞAHİN

10 Haziran 2012 Pazar

Birisi var. Sana benziyor.

Birisi var. Sana benziyor, sana benzetiyorum, seni onun yerine koyarak ona yaklaşıyorum oyle dokunabiliyorum ona. Yoksa taamülüm yok bilirsin başkasına. Sonra bir bakıyorum ki ona, bakışlarınız benzemiyor, sesi sen değil, kokusu bambaşka. Tuhaf geliyor, yabancı olduğunu anlıyorum bir kez daha... Ama senden daha çok seviyor beni, üzmüyor mesela. Romantik, daha yaratıcı. Ama onunla susup uzaklara dalmıyorum, sokulamıyorum kollarına dedim ya kokusu farklı. Sozüne hem inancım hem güvenim var. Aldatmadı aldatmayacak hiçbir zaman, ama kollarında güven bulamıyorum. Onunlayken bana hiçbirşey olmayacak deyip elimi veremiyorum ona. Onu saat bası aramıyorum, mesaj atmıyorum hatta hergün konuşmasak bile olur dedim ya güvenim var ona, aldatmaz, kandırmaz. Oda bazen bundan şikayetçi. "Hiç mi kıskanmıyorsun beni?" diye soruyor arada. Yalandan "eh biraz" diyip gülümseyip, çeviriyorum yüzümü. Yüzümdeki tarifsiz ifadeyi gormesine gerek yok. Bilirsin acık kitap gibiyimdir. Herşey okunur yüzümden.

Melis ŞAHİN

30 Mayıs 2012 Çarşamba

Yazıklar olsun !!!

Yazıklar olsun benim ülkeme... Şu son zamanlarda gündemimize gökten zembille düşen konu " KÜRTAJ". Ülkemizin kadınlarının, ailelerinin derdi devletimizi gerdi. İlk önce yatağımıza yorganımıza burunlarını soktular, sonra çoçuk sayımızı belirlediler. Hatta olmadı başka ülkenin çoçuk sayısınıda belirlediler. Hatta sanki bütün doğurduklarımıza bakacaklarmış gibi nutuk attılar. Şimdi de sıra kadınımızın "kürtaj"ına geldi. Ama kadınımıza ŞİDDET, TECAVÜZ, AİLE İÇİ BASKI söz konusu olunca hiç kimse çıkıpta bir tepkide bulunmadı. Bir 'KORUMA' görmedik. Biz ki günden güne fakirleşen ülkem... Biz ki "zenginle-fakir" arasında koca koca dağlar yaratan ülkem... Biz ki ülkesinin kadınını koruyamayıp, bacak arasına bakan ülkem. Ne haldeyiz biz? Ne olduk biz? Evliyken ya da evlilikdışı, istemdısı ya da bilerek hamile kalan kadınlarımız, eğer bakamayacak bir duruma denk geldiklerinden ne yapmaları gerek? Doğuralım camiye mi bırakalım, yurda mı verelim, çöpe mi koyalım ya da durun daha iyi bir fikrim var hükümetimize verelim sağlık bakanımız devletimizin bakacağını söylemiş. Korunma yöntemlerinden haberi olmayan ya da önemini bilmeyen çiftler varken söylermisiniz çoçuk  yapmalarını/doğurmalarını söylemek mi gerek yoksa korunmayı mı öğretmek? Kürtaj istemiyorsa bir ülkenin bakanları korunmayı öğretmeliler. ;)

Aman ha doğururkende NORMAL DOĞUM. Doğumda ölürsek problem değil, önemli olan bebek doğsun ( isteyerek-istemeyerek). Sonra da "normal-sezaryen" doğuma geldi sıra. ( suda yapılan doğum unutulmuş.) Normal doğum yapamıyorsa kadınımız korkuyor ya da belki bedeninden kaynaklanan bir sorunu var bırakalım mı ameliyathanede nasıl doğurursa doğursun mu demeliyiz? Ya biz ülkece neyin kafasını yaşıyoruz? Ne eğitim sistemimiz düzenli, ne evlerimiz-okullarımız huzurlu, ne öğretmenlerimiz-ailelerimiz mutlu, ne de gençlerimiz geleceklerinden umutlu!!!! Yataktan yorgandan önce daha önemli meseleler var bence ;)

Melis ŞAHİN

27 Mayıs 2012 Pazar

tşk.ederimmm :)

   Herkesle uyuşamadığın bir zamana denk geldin mi ortada kaldığını yada onlardan sıyrılıp ayrıldığını bedenin onlarlayken sen aslında onlarla birlikte olmadığını hissettin mi? hissettim. rahatsız edici birşey ama yaşadım. uyamadım uymaya çalıştım belkide yakıştım ama aslında yapamadım. Sıkıldığımı hissettim bazen herkesin herşeyin boş geldiğini...  "Kendi kendime konuştuğum kadar, Kimseyle konuşmuyorum.
Sebep delilik değil, Sadece bilirim ki insanı sadece en iyi kendi dinler..." -Bob Marley- demiş. Belkide sırf bu yüzden... Kendi içimde yaşadım hep, binbir düşünce geziyordu kafamda herkesin yüzüne baktığımda binbir düşünce... Aslında hiçbirinin goründükleri gibi olmadığını soylemek isterdim ve hepsine aslında hayatımda olmadıklarını... Her bitişin bir başlangıç olduğunu hep bildim. Birden benim için varoldukları gibi bir anda yokolabileceklerini de... arkadaş, dost, sevgili... Onları bırakmalarımı ya da beni bırakıp gidişlerini izlemeyi sevdim. Her seferinde kendimi büyüttüm düşüncelerimi kahkalarıma gomdüm ve bana her seferinde devam etme cesareti verdikleri için onlara teşekkür ederim =)

Melis ŞAHİN

Yazdım

Metroda kapının kenarından çevremi izliyordum aslında ne kadar yabancıydı insanlar, ne kadar soğuk ve yalnız gozüme koltukta uyuyup kalmıs bir palyaço çarptı. Yanından eşyaları, goğsünde bir ayçiçeği takılı. Soluk alıpverişiyle çiçeği kıpırdatısını izledim. Yanındaki kadın umursamaz. Sanırım oda yalnız. Gazetesini okuyor. Yanındaki yayılmışlığın karşısında tepkisiz ve sakin. Sonra abimle hep gittiğimiz cafede buldum kendimi. Çayım notdefterim ve onun hatırası olan kalem. bugün  6. olüm yıldonümü. mezarını ziyaret ettik. yalnızdım. yalnızdık. aile olarak beraber olsakta yalnızdık. yalnızdım çünkü o yoktu. yalnıztık çünkü bizi bağlayan insan çoktan yokolmuştu. Eğer yaşasaydı 28 yaşında olucaktı düşününce tuhaf... Yazdım. Her hafta gittiğim bu cafede sadece onun için Yazdım. yazdım. bir keresinde parmak izlerimiz dokunduğumuz hayatlardan kaybolmaz. herkes için doğru mu bu, yoksa şairane bir saçmalık mı? demişti. Bilmiyorum. Henüz cevabını bulamadım.

Melis ŞAHİN

9 Mayıs 2012 Çarşamba

ZAZ

Zaz severmisin? Zaz severim.
Zaz candır. Onun sesiyle Fransızca kutsallaşıyor sanki. Kimlik kazanıyor.
Ruha anlam veriyor, değer katıyor.
1.Edith Piaf 2.Zaz sadece bu 2 sini dinlediğimde Fransızcanın sadece şarkı soylemek için yaratılmış bir dil olduğunu düşünüyorum.
Zaz'ın akustik olarak soylediği şarkılarda gayet dikkat çekici bence. Les passants mesela...
"...Passe, passe, passera, (...Geçecek, geçecek… geçecekler)
La dernière restera...        (En son gelen, kalacak geriye...) "

Kısacası " bırak geçip gitsinler, geriye son birtanesi kalacak..." diyor.

Zaz - Les passants (Türkçe altyazı) 

Melis ŞAHİN

5 Mayıs 2012 Cumartesi

zaman muhtaç

Bazen zamana muhtaç kaldığını hiç düşündün mü? İnsanlar... düşündükleri, hissettikleri, istedikleri belli olmayan dengesiz varlıklar...
Kabuğuna kapandın mı hiç? herkesle gülüp dururken birden soğudun mu yine o herkesten. Sustun mu, tepkisiz kaldın mı yeri geldiğinde, odün verdin mi gerçeklerinden en onemlisi kimliğinden? sen kendini kaybetmişsin o zaman... ben kendimi kaybetmişim o zaman. Ne olucak şimdi sevdiklerimize duvar mı orelim? saklayalım mı gerçekleri.. çok severken uzak mı duralım. yapamıyoruz işte. uzak duramıyorum işte. ama korkuyorm. sonra zamana muhtaç kalıyorum. kaldım. beni -ben- yapmasını bekliyorum şimdi. çünkü ozlüyorum.

melis şahin

26 Nisan 2012 Perşembe

Gerekirse sil !

   İnsanları anlamadığını düşündüğün anda başa sar herşeyi, gerekirse sil insanları. Tekrardan başla, tekrardan tanış, tanı onları. Gostermedikleri yüzlerini oğrenmeye çalış, sırlarını duy ama herşeyi sakla beyninde, kalbinde... sonsuza dek saklayacağına yemin et sevgini, saygını, sırrını, onların sırlarını... hatta sev düşmanı, dostunu, tanışacaklarını. Bekle geleceği, soyleme "keşke" sakın geçmişe, anı yasa şimdi... Ama gerektiğinde çok üzülürsen sil hepsini...

Melis ŞAHİN

23 Nisan 2012 Pazartesi

şarkılarr...

bazı şarkılar vardır seni dizelerine gomer çıkamazsınn... günlerce hapsolursun, melodisine yasaman için sanki sadece ona ihtiyacın varmıs gibi... seni mahveder. Bazen de bazı insanları hatırlarsın dizelerde. Ya gomersin onları, bir daha o dizelerden uzak durursun. Bazen de boğarsın o insanı o dizelerle, farkına varır gerçeklerin... farkına varır duyguların... sonra oda kopamaz o dizelerden. Bir bakmıssın aynı dizelerde sadece siz varsınız. Size ait, sizi anlatan cümleler... sonra da ikiniz tek bir şarkının esiri olmussunuz...

Melis ŞAHİN

15 Nisan 2012 Pazar

tşk.ederim

isyandasın, için ağlıyor, gözyaslarına gömmüssün ruhunu, çıkmazdasn...
isyandaym, kan ağlıyor içim, beni gozyaşlarına gömmüssün...
her bir çığlığında boşlukta yankılanıyor yarattığın sonsuzluk...
sana yapma! diyen sesler her tarafta... gözyasların... elin son kez değiyor sevdiklerine son kez bakıyorsun gözlerine.. doyamadın ki onlara doyamadın ki bana...
elveda sevgilim...
elini tuttuğumda çeksemde kendime seni işe yaramadı gittin,
kaybettim seni kelimeler yetmedi sevgilim yasatmama seni
seni çok seviyorum... ruhunu sonsuzluğa gömdüğünde benide yanında götürdüğün için seni seviyorum...
bende öldüm senle... serin sularda... beni sevdiğin için tşk.ederm....

melis şahin

12 Nisan 2012 Perşembe

bunlar şimdi sana son sozlerim.. bu yazıdan sonra ben olmucam hayatında ben olmucam cümlelerinde.. aslında hiçbiri benim olmamıştı ben bana ait saymışm. Bir kez daha yanıldığımı anladım. hoşçakal.. tanımsız insan.. bir sıfatın bile olmadı bende hiçbir kefeye koyup yakıştıramadım seni.. elveda... varlığımı hissetmedin  yada ben farkedemedim olsun zararın neresinden donersek kardır canım.. mutluluklar dilerim sana... aşklarınla sevgilerinle ve hakettiklerinle... sen benden vazgeçtin... şimdi sıra bende...

Melis ŞAHİN

10 Nisan 2012 Salı

yeditepeli şehir...

İstanbul'u ilk kez sevdiğimi hissettim. Bir şarkı var ki sevdirtti İstanbul'u... ve dizeler şoyledir...
"...İstanbulda bir çınar kendi kendine sorar
Nerdeyim derede yeşil gülyüzlüm yedi tepeli şehrim
Gözlerim göremez ki artık yüzünü güzelliğini
Bir yanın kirli güller içinde yoksulluk öbür yanın..." diye devam eder. Bir oğretmenim soylemiş bunu... dinledim... ruhumu aldı uzaklara gotürdü.. gozlerim doldu.
O an kendimi yaslanmıs bir çınar gibi hissettim. İstanbul'da doğmus, orada büyümüş ve omrünün son demlerini yine orada geçirmekte olan bir insan gibi hissettim. O kadar tuhaf ki sanki ruhum başka bir bedende hüküm sürmekteydi. Sonra kendimi Büyükada'da faytonla dolaşırken hayal ettim. O yaşlanmıs beynime bir sürü anı sığdırmış, onları teker teker anmaktaydım ve kulağımda bu dizeler...

Melis ŞAHİN

9 Nisan 2012 Pazartesi

gülerek...

Var olan düzende birşeyler ters gittiğinde düzeltmeye ya da daha iyisini, olması gerekeni yapmak isteyenlere ülkemizde anarşist denir. Bizim gibilerse Devrimci der. İster ipe ister kursuna bütün devrimciler olüme gülerek gider. Bazıları kahkalara kapılır, bazılarında ise huzur dolu bir tebessüm vardır ama herhalukarda gülerek...
Bunu neden yazdığım konusunda aslında net bir fikrim yok izlediğim filmler okuduğum kitaplar teşvik ediyor belkide... Ya da tam aksine içimdeki köz tekrardan alev alıyor var olan herşey bütüne kavuşuyor...

Melis ŞAHİN

24 Mart 2012 Cumartesi

susmak

Güçsüzlere yakışırdı çoğu kez susmak, bazen de söyleyecekleri çok olan susardı yorgun düşmemek için cümlelere... ben ne tam olarak anlatabildim kendimi ne de tam olarak susabildim ama söyleyecek çok cümlem var hala... ama sen hep susuyorsun çünkü güçsüzsün söylenecek cümlelerini silip geçmişsin. ama hala konuşmamı bekliyorsun yorumsuz, cevapsız, sadece susarak, her duyduğunu anında silip geçerek... sende var olmaktan ya da aniden yok olmaktan çok yoruldum yordu beni susuşların yordu görünüp kaybolmaların... sende hiçbir zaman var olmadım hiçbir zaman var olduğumu kendine ispat edemedin... sen bende hep oldun ama artık yoksun.

Melis Şahin

12 Mart 2012 Pazartesi

Gerçekleri goreceğimizi bildiğimiz için mi uykuya yatarız hep. Çekeriz ortülerimizi, yorganlarımızı üstümüze aman bize dokunmasınlar, kendi küçüçük dünyamızda aslını goremediğimiz yalancı gerçeklerle, yalancı insanlarla, sahte mutluluklarımız arasında gozlerimiz kapalı yasayalım bunu mu istemiştik en başta? Dürüst olmak.. herkesten çok kendimize dürüst olmak, dürüst kalmak için soz vermemişmiydik? Nerde sıkı sıkıya (!) bağlı olduğumuz sozlerimiz... uctular mı birer birer havaya... gerçeklerden kaçmak istesekte, her zaman peşimizden geleceklerini soylemediler mi bize? Korkuyorduk geriye bakmaya. Çünkü geriye dondüğümüzde yüzümüzü, gerçeklerin gorüntülerle, sozlerle, cümlelerle bariz ortada olduğunu bir kez daha gorecektik. hepsi bize bakıyor, bizden tepki bekliyordu ama biz sustuk. Kaybetmekten korktuk ama herhalukarda kaybettik...

Melis ŞAHİN

6 Mart 2012 Salı

şimdi içimdeki bütün duygularım birer birer olüyor feryat ediyorlar... gozyaşlarım karışıyor karanlığa sizin uğrunuza... darmadağın ediyorsunuz beni... sadece siz. herbir damlası sizlere ayrı ayrı.. kim bilebilir ki sizleri aranıza kayboluyorum şimdi... feryat havada. sınırda. uclarda, ben sonsuzda... sonsuzluğunuzda... okuduğunuzda anlarsınız belki, biriniz kulağıma çalınan bütün ibranice ezgilerin bana getirdiği geçmiş'İM... biriniz de sonlu sonsuzluğunda kaybolduğum gelecek'İM. size armağan bu yaşlar...  Adio Querida...

Melis ŞAHİN

4 Mart 2012 Pazar

utandı.

şimdi ellerimden dokülen cümleleri okuyorum. bakıyorum beni anlatmaya başlamışlar. beni harman yapmıslar kelimelerine. bakıyorum kendimden parçalar. içimi anlatıyor hepsi. insanlıktan soğmuşum. yakışmamıs bana bu taktığım tavır. soğutmuslar ama ben yapmadım ki. birden sustu kelimeler. artık bir yabancıyı anlatıyorlardı. benim tanıdığım hemde çok iyi tanıdığım bir yabancıyı. seni. bu sefer ben sustum, ben yazamadım. sana yakışan bir cümle bile bulamadım. ne demeliydim sana. utandı utanmaz.

Melis Şahin

suskun.

Sevmek engelli bir şey olabilir bazen, bazen de geçmiş... Bazen de soru işaretleri engel olur cümlelere, dile getirmek istediklerimize. Bazen en büyük cevaptır susmak. Bazen yorgunluk belirtisi olur tükenmiş kelimelere... Sadece keskin bir susuş. Sonra herşeye kaldığımız yerden devam.
Şu sıralar suskunum. Çünkü yorgunum cümleler kurmaya kelimelerim yetmez oldu. Çok yorgunum. Uyumak istiyorum.


Melis ŞAHİN

29 Şubat 2012 Çarşamba

garip mi ? evet.

Açıksozlü bir insan mısınız, herzaman mı? peki kime karşı kendine yada 'onlara' ? yada her seferinde yüzlerine bakarken binbir cümle kurup onları kafanızda yerin dibine sokup, zaferler aldınız mı çokça? yaptım çok yaptım. Bir insanın gozlerinin içine bakarken çok şeyler soyledim, onların düşünmemi istemediği çok şey düşündüm, çok kez onların ne mal olduklarını soyledim, onlara hep onları saydım sovdüm ama hep 'onlara'... onlar bunu duymadı. Çünkü aslında beni tanımadılar. Düşündüklerim ve davranışlarımın farklı olduğunu hiçbir zaman anlayamadılar. Onların her davranışlarından, soylediklerinden aslında benden ne istediklerini anladım. Canım kime nasıl davranmak istiyorsa ona gore davrandım. Şu sıralar neyin kafasını yaşadığımı bende bilmiyorum :D ne yapmak istediğimi bilmiyorum. Sadece salağa yatıp bekliyorum aslında neyi bekliyorum bende bilmiyorum. Uçlarda yaşamam gerekirken ortalarda takılıyorum garip dimi? evet.

Melis ŞAHİN

27 Şubat 2012 Pazartesi

Yolda giderken bır gun yanınızdan 'gecmis'iniz gecerse ne yaparsınız? Düşünseniza gozgoze geldiniz sizi farketti kafasını one eğdi. çok yakınınızdan geçti kolunun kolunuza değmesine ramak kaldı ama olmadı sıcaklığını hissettiniz sonra kokusunu sonra gozleriniz doldu birden. o yanınızdan geçti gitti siz arkanızı dondünüz ve ona baktınız eli ensesindeydi çünkü panikledi çünkü sizi gormek planda yoktu sonra eli indi ensesinden yine duruşunu dikleştirdi ve yürüyüp gitti sanki hiç karşılaşmamıssınız gibi sanki hiç hayatınızda olmamıs gibi sanki bir yabancıymıssınız gibi geçti gitti. elinize ne geçti bakınca o gozlere hiçbişi ve eminim hayatınızdaki onun yerine koymaya çalştığınız kişiler birbir gozününüzün onünden geçti ve eminim hiçbirini onun yerine koyamadınız. o anda onun yerine koymaya çalıştığınız kişilerin hayatınızdan defolup gitmesini istediniz. ben istedim. ama ben defolup gitmek istedim herkes herşeyden 'o' ndan bile... yasamaktan varolmaktan hissetmekten acı çekmekten defolup gitmek istedim. elime ne geçti ki bugüne kadar ya da ne kazandım ki hep başa sardı bu kalp her seferinde hep başa...

melis şahin

3 Şubat 2012 Cuma

Gençliğe Hitabe Kaldırılma Mevzusu

      Ak parti genel başkan yardımcısı Hüseyin Çelik, Gençliğe hitabe ayet mi neden kaldırılmıyor. Atatürk'ü koruma kanunu var. Peygamberi koruma kanunu yok. Boyle bir kanun Atatürk'ü tabulaştırır, dogmatik yapar ve tartışmaya kapatır... ve bir sürü şey demiş.       Boyle bir kanun olduğu halde Atatürk'ü eleştirmekten ve tartışmaktan kaçınmayan bir sürü insan var. Peygamberi koruma kanunu yok. Hangi bir gün gordünüz Hz. Muhammed (s.a.v)'in eleştirildiğini. Okuyanlar farkındaysanız bu konu bilerek Mevlid Kandiline yakın patlak verdi. Benim gorüşüm daha çok dikkat çekmek için daha çok duyguları somürmek için. Bu devlet laik bir devlet ( ki ne zaman kadar boyle kalır bilinmiyor ) olduğu için Peygamberi koruma kanunu yok. Bu devlet için askeri, siyasi, devrim alanında büyük başarılara imza attığı için Ata'nın koruma kanunu var. İllaki kaldırmak isteyenler kaldırıcaz diyorlarsa kaldırsınlar. Bir kağıt parçasında yazması Ata'yı korumaya yetmez. Onemli olan zihinlerde kazılı kalması. Zaten bizim kalbimizde, yapacaklarımızla korunmaya devam edecek.
      Niye gençliğe hitabeyi kaldırma mevzusu gündeme geldi? Amaç gelecek nesillerin gençliğe hitabeyi okumayıp, Ata'nın isteklerini yerine getirmemeleri mi? Bu ve bunlar gibi bir sürü değişiklik yapılırsa gelecek nesiller: ( Atatürk düşmanı ) dindar ve ( Ata'ya sonsuza kadar bağlı ) dinsizler yetiştireceksiniz. Ya dinden soğutursunuz ya da dini tabulaştırırsınız ve din amacından sapar. Din ticaretine donüşür.
      İmam Hatip liselerinin yeni vizyonu " Dinine bağlı gençler yetiştirmek" olacakmış. Yılmaz Ozdil'in yazısı var bu konu hakkında linkini vereceğim. İnanın bana İmam hatip liselerinin normal liselerden farkı yok sadece din üzerine yoğunlaştırılmış eğitim veriliyor o kadar. Dinine bağlı gençlik keskin sınırlar çizerek gerçekleştirilmez. İnternetten gezerken bu konu hakkında bir kişinin yorumunu alıntılamak istiyorum.
"OKul köşelerinden ve duvarlarından kaldırabilirler ama zihinlerden asla... Andımız okunurken Alman olan Nu mutlu Alman olmak diyebilir. MAdem bu kadar hassas bu Sayın Çelik o zaman ezanlarda sussun. Sonuçta herkesın evınde saatı ve takvımı var...MEcbur mu Musluman olmayanların gunde bes saat ezan dınlemesı!!! " demiş. Yorum size kalmış.
     Yazımı okuyan herkes fikirlerimden ve dinim hakkında yorumlar getirebilir. Serbestsiniz. Ata'ya ve İlkelerine sonsuza dek bağlı, Elhamdülillah Müslümanım.
Herkese Hayırlı Kandiller.

Yılmaz Özdil-İmam Hatip Mevsuzu Alevlendi.

(Bu yazıya sansür uygulanmıştır, dili sadeleştirilmiştir ;) )

Melis ŞAHİN

30 Ocak 2012 Pazartesi

kaybettiğin herşey için...

Kaybetttiğin herşey için birgün üzülüceksin.
Sıkışıp kalıcaksın yazdıklarında, çizdiklerinde...
An gelicek nefesin yetmicek bir kelime bile etmeye.
Herşey için üzülüceksin
Pişmanlığın gelip sarıcak seni.
İçinde kalan soyleyemediklerine üzülüceksin...
Keşkelerinde boğulup kaybolup gideceksin.
Birgün kendini anlatmaya hazır hissettiğinde
Anlatmak istediğin insanlarla arana bir sürü insan giricek
Bir sürü kişi geçicek onüne...
Ellerinden tutup çekmek isteyeceksin ama ulaşamayacak elin,
Artık vakit çok geç olacak
Kaybettiğin herşey için üzülüceksin...

Melis ŞAHİN

26 Ocak 2012 Perşembe

Yapamazsınız

Mutlu olmak için ne yapmalıyım,  nasıl mutlu olabilirm? Gözlerimdeki hüznü okuyabilir mi beni içten sevenler... Ya saklarsam herşeyi görmezden gelirsem, kahkalara boğarsam sizleri bilir misiniz içimdeki acımı, acılarımı? Yardım edebilirmisiniz samimiyetle, gözyaşlarımı silip kalk ayağa yanındayım diyebilirmisiniz hepiniz teker teker? En kötü günümde sığınak olabilir mi kollarınız sarar mı beni, yakalarınızı ıslatabilir mi gözyaşlarım izin var mı? Bağırıp çağırırken, küfürler ederken yadırgamayıp eşlik edermisiniz yakarışlarıma... kendimi kaybettiğimde ne yaptığımı ne söylediğimi bilmezken, uçlarda dolaşırken yalnızlığın beni sarsıp dön geriye ben burdayım diyebilirmisiniz teker teker? Ben burdayım, biz burdayız. Ne olursa olsun yanındayız... Biliyor musunuz aslında hiç biriniz bunu yapamazsanız.

Melis ŞAHİN

20 Ocak 2012 Cuma

gerçek yüzü

Bir insanın etrafında olan biten herşeyin farkında olması iyi mi kotü mü aslında henüz çozemedim. Mesela etrafındaki insanların ne yapmaya çalıştığının farkında olduğun halde izin verebiliyorsun nereye varacağını bile bile hemde, bazen soylediklerinin altındaki amacı farkediyorsun anlamamazlıktan geliyorsun, bazen gorür gormez ne olduklarını az çok kestirebiliyorsun ve hep doğru çıkıyor tahminlerin. Bir de bakıyorsun ki herşeyi biliyorsun ve mutlu olma şansın kalmamış. Herkesin gerçek yüzü ve yalanları etrafa saçılmış... İyi mi Kotü mü?

Melis ŞAHİN

19 Ocak 2012 Perşembe

AVEA

Aveaaa.. Hişt senn! evet sen, evet evet sen senden nefret ediyorum oğlum. Sen ne biçim bir operatorsün ki binlerce kişi senin yüzünden sms paranoyaklığı yaşıyor. Haberin var mı? Nerdeeeeee... sen kendi çapınca takılırken burada binlerce kişi sevgilisinden msj bekliyor. Sen hala neyin kafasını yaşıyorsun. Beni de şair yaptın kahrolasıca... millet forum sitelerinde kırılıyor bu sorunu çozmek için sırf senin yüzünden.. off düzelt şu durumu artıkk !

Melis ŞAHİN

Bul once

     Bana vereceğin zarar karşısında sert durabilirim; ama inan içimde fırtınalar kopar. Darbelerine henüz hazır değilim. Gitmen için vazgeçmem için çok erken. Okuyunca merak edersin kim bu bahsettiğim? Bir sor kendine kimsin sen? Ne istiyorsun hayattan benden, ne bekliyorsun? Amaçla birşeyler, soyle... kalıplara sok cümlelerini, paragraflar oluştur, dizeler doktür anlat bana kendini.Oku şimdi bu yazdıklarımı defalarca, kafanda binbir düşünce olsun, kendini bul once.

Melis ŞAHİN

18 Ocak 2012 Çarşamba

kabuğum.

Derin iç dünyam yüzünden, hayatın iniş çıkışlarında pek çok insandan daha fazla etkileniyorum ve sevinci de acıyı da daha fazla hissederek, herhangi bir kişiden daha fazla acı çekebiliyorum. Ben Boyleyim
Kimine gore anormal geliyor bu hallerim kimine gore fazla duygusalım. Kahkalara boğulmayı severim. Her güzel günüm için herkese gülümserim ben boyleyim. Bazıları dengesiz bulur, bazıları sempatik kimin ne dediği onemli mi aslında beni tanıyorlar mı? Hayır hemde hiçbiri. Hepsine farklı bir yüzümü gosterdim. Kendimi gosterirsem kırılırım; çünkü çok çabuk incitirler beni. Ben ve kabuğum biz bütünüz boyle...

Melis ŞAHİN

15 Ocak 2012 Pazar

_-_-_

      Bir insanın herkesle anlaşabileceğini düşünmüyorum. Eğer bir insan herkesle anlaşabildiğini iddaa ediyorsa bulunduğu ortamda -hemde herkesle- anlaşabildiğini, ya yalan soylüyordur ya da kişiliksizin tekidir.
Eğer -kişiliksizin- tekiyse, kendine ozgü fikir, durum, davranış oluşmamıştır. Eğer bu konuda yalan soylüyorsa, kendi düşüncelerini kendi benliğini ortaya koymadan var oluyordur o ortamda. Kabul edilmeme korkusu yaşıyordur, herkesin her dediğine sallabaş olmuştur, kendi fikrini ortaya koyarsa çıkıntılık yapacağı düşüncesi mevcuttur. Bu yanlış. Asıl yapması gereken ne olursa olsun ne durumda olursa olsun her ortamda kendi gibi olmalıdır insan. O zaman belki etrafındaki kişi sayısı azalacaktır ama onu kabul eden insanları gorücektir. Bir insan sizi bütün huysuzluklarınıza bütün kaprislerinize ve yanlışlarınıza rağmen sizi değiştirmeden olduğunuz gibi kabul edebiliyorsa işte -gerçek- budur, burdadır. Sizde bunun aynısını ona yapıyorsanız yani olduğu gibi kabul ediyorsanız onu. -Gerçek Bağ- budur. Aranızdaki gerçek iletişim budur.

Melis ŞAHİN

13 Ocak 2012 Cuma

Vatan ELden Gidiyorrrr !!!!!

     19 Mayıs'ımızda elden gidiyor. Bahanelere bakarmısınız neymiş efendim çoçuklarımız üşüyormus(ona kısaca açık sacık giyiyorlar hoşumuza gitmiyor desene), ailelerle okul yonetimi arasında sorunlar oluşuyormus(yalan külliyen yalan bende görev aldım 19 Mayıs Törenlerinde(GURURLA) hiçte boyle bir olay görmedim), derslere ilgi azalıyormus( öğrenci bu torenlere katılsın katılmasın mayıs gibi zaten hep ilgisi dağınıktır ki çünkü hava SOĞUK DEĞİL aksine SICAKtırda ondan). Başımıza gelen her türlü olay yaratılan her türlü bahane Milli Bayramlarmıza dolaylı yoldan ATA'NIN İLKE ve DEVRİMLERİNE uzanıyor. Benim KöR milletim olanı biteni göremeyecek kadar derin bir uykuda vatan elden gidiyor. yavaş yavaş el atıyor kendini bilmez cumhuriyet, laiklik ve en onemlisi Atatürk karşıtları !
     Hiçbişiden haberi olmayan bir insan bile yüzeysel olarak herşeyi anlayabilecek kapasitedir bence. Sen 3 maymunu oynayan 'evet'çi halkım sen bilmez misin bu vatan yıllar once uuzzzuunn yıllar once ne durumdaydı senin ataların ne durumdaydı? Sen nasıl 'TÜRK' sıfatını taşıdığını sanıyorsun kimin sayesinde? Ne uğruna? biliyor musun? Aslında 'evet' biliyorsun; ama sen hala kendini bilmezlere oy veriyorsun. Yazık! ÇOK yazzıııkkkkk ! Yıllar sonra dönüp baktığında arkana olur olmaz insanlara verdiğin oylar için üzülüceksin güzzzeeelll halkım çok üzülüceksin ve bu günlerini bile arayacaksın. En büyük pişmanlığın Ata'mın ilkelerini ve devrimlerini korumadığına, beceripte koruyamadığına üzülüceksin.
Uyumaya devam et sen rahatsız olma. İyi Geceler.

Melis ŞAHİN

11 Ocak 2012 Çarşamba

"Yorgunsun" dedi. Beni tanımasına bilmesine o kadar ihtiyacım olduğu zamanlar vardı; ki buda onlardan biriydi. "evet" dedim. "yaslan koy basını omzuma" dedi. Yaptım. "Uzun zamandır gorüşmüyoruz. Değişmişssin ozledim seni" dedi. Ozlemek... neyi, kimi, ne zaman, neden ozlemek? ozledim mi acaba onu bilmiyorum sadece şuan güvende olduğumu hissediyorum. "neler geçti başındna anlat. Yazı bitirdik eylül geçti ee sonrası?" dedi. Sanki masal anlatıyordum ben ona. Masalı yarım kalmış çoçuk gibiydi sesi meraklı sonucu bekleyen... "2-3 belki daha fazla oldu, bitti. Detay onemli değil şuan biri var hayatımda" dedim. Korktu sanki beklemiyordu. Aslında bende korkmuştm ama onun bu ani suskunluğuna daha çok korktum. Hep benden uzaktı çok uzaktı ama herzaman da yakındı çok yakındı. Ten kadar yakın, ruh kadar yakın... Beni tanıyordu herşeyi hissetmiş olmalıydı. "Ne olucak?" dedi "Ne ne olucak, mutluyum." dedim gülümsedim. Biraz rahatladı belki de zorunlu bir rahatlıktı bu bilmiyorum. "Alış buna." dedim "seni paylaşmak, herhangi biriyle seni paylaşmak..." dedi. "zor değil, sen hep yanımdasın en onemlisi kalbimdesin o sadece yakın bana" dedim. "nereye kadar devam edicek" dedi. "bilmiyorum devam ettiği yere kadar, onun benden vazgeçtiğini hissedene kadar, gozlerinde o ışığı goremediğim ana kadar hep benimle olucak" dedim. Rahatsızdı istemiyordu hayatımızda. "Diğerlerine ne oldu? Biliyorsun hayatına girdiler, bişiler sana bişiler oğretip geri gittiler...".  "Diğerleri hep otekiler olarak kaldı" dedim. "masal devam ediyor mu?" diye sordu "evet ediyor sonu biz yazıcaz" dedim sımsıkı sarıldı. işte bunu seviyorum =)

Melis Şahin

DipNot:
' Şuan ne kadar bunları yazsamda okumayacaksın belki fırsat bulamayacaksın belki de korkacaksın buraya adım atmaktan. ama iyi ki benimlesin =) '

8 Ocak 2012 Pazar

gozlerine...

Hala sana ait şarkılar dinliyorum.
Sırf seni hatırlayabilmek için,
Yaşadıklarımı birdaha yaşayabilmek için,
Güneş ışığı, hava, gün batımı, tenime çarpan rüzgar...
Yollar, mekanlar, kelimeler, verilen vaadler ve
                                                 KAYBOLUŞLAR...
Havada asılı kalmış cümleler...

Mesela hala okuduğum şiirler sana ait.
Seni anlatıyor mısralar.
Senden sonra hiç kimse için şiir okumadım.
Var olan birkaç kıta içinde geçen şahıslar oldu,
Onlar hep kotü şiirlere kahramanlık ettiler.
Senin gibi değildi onların şiirlere konu olmuş mısraları...

Hala fotoğraflara bakıyorum mesela.
Korkuyorum yolda gorüpte gormezden gelirsem diye.
Tekrar tekrar bakıyorum yüzüne, inceliyorum,
Dikkatlice bakıyorum gozlerine...

Melis ŞAHİN

2 Ocak 2012 Pazartesi

Yollar...

    Hayatınızda bir gün sadece bir kere oturup otobüs terminalindeki insanları izlediniz mi... amaçsız, boş bir şekilde? Ben bunu defalarca yaptım ya da önünden geçerken durdum birkaç dakika orayı izleyip yoluma devam ettim. Orada ki insanları düşündüm: çalışanlarını, yolcularını ve terminal içindeki esnafları... empati kurun ve çalışanlarının yerlerine koyun kendinizi. Hergün yüzlerce surat... heyecanlı, üzgün, sıkılmış, yorgun, mutlu bazen de umutlu yüzlerce surat. Sonra esnafları düşünün yolcuların yakınlarına aldıkları onlarca şey, otobüse yetişme çabası bazen çoçuk sesleri. Birde en önemlisi yolcuları var. İnen-binen yüzlerce yolcu... ne türlü hikayeleri vardır hepsinin kimbilir. Bazısı üniversiteye gider, bazısı sıcacık evine döner, bazısı çoluğuyla çoçuğuyla babaocağına, bazısı sevgilisine kavuşma ümidiyle biner o otobüse, bazısı anılarıyla birlikte uzaklarda kaybolup gitmek için... Ben hep yolcu oldum. Terminalin içinden geçerken heyecanlı oldum, biletimi alınca mutlu ve otobüse binince umutlu oldum. Bazen esnaflarda oyanalıp otobüse yetişme stresini bende yaşadım ellerim dolu dolu binişimi pohaçalarım, suyum ve gazetelerim. Bazen bir kulaklık eşlik ederdi bana, bazende annemin güzel yüzü güzel sohbeti. Ben yollarda umutlarımı büyüttüm, vardığımda istediğim yere, verebilmek için sevdiklerimle... ve biliyorum beni hep yollar bekler...

Melis Şahin

Piremses :)

İlişkiler karmaşık döngüler, benzer şemalar ve görünmez terazisi bulunan derin yapılardır. Değişen toplum koşulları, ahlak ve etik değerlerl...